Gönderi

650 syf.
8/10 puan verdi
Platon'un en geniş kapsamlı şekilde bilgi üzerine, bilginin oluş ve biliş yolları üzerine yapmış olduğu analizlerinin toplandığı kitap olmuş. Cornford bu noktada harika bir kaynakça kitabı oluşturmuş diyebilirim. Platon'un epistemolojisi üzerine başka bir kaynağa gitmeye gerek bırakmamış. Platon epistemolojisini, ''nasıl biliyoruz?'' ile ''bilgi çeşitleri nelerdir?” sorunsallarına verebildiği cevaplarla ortaya koymaktadır. Platon bilgiyi en basit anlatımla duyulanlar ve düşünülenler olmak üzere iki oluş alanını birbirinden ayırarak ele alır. Duyulanlar her insanın bilebileceği, insana has özellikler yoluyla elde edebileceği bilgilerdir, bu bilgiler tasnif olabilir, bozulabilir, değişebilirdir der. Düşünülenler evreni ile de insanın tamamen öznel bir değerlendirmesiyle var olan ve sadece ''öyle olduğu düşünülen'' şeydir der. Bilginin iki temel özelliğinin olduğunu anlatan Platon, bu tespitiyle bugün bile insanoğlunun yaşam alanının tamamının ortaya çıkmasını, oluşmasını sağladığı tespitiyle karşımızdadır. Öznel doğrunun kendisi olmak ile varolan gerçek hakkında olmak. Platon bu noktada ayırdığı bu iki oluş alanının birbiriyle nasıl bir bağ kurduğunu matematiksel bilgi ile kurar ve böylece insanoğlu gidimli düşünme bilgisini hayatının tam merkezine koyacaktır. Kitap Platon'un bu özel ve üzerine tartışılması gereken konuyu en geniş kapsamıyla ele almaktadır. Buraya kadar nesnel bir kitap analizi yapıp, bundan sonrası için kendi öznel analizime geçmek istiyorum. Bundan sonrası kitap ile değil Platon'un kuramsal çıkışı ile ilgili olacak. Platon, salt bilinebilen ve bilinmesi düşünülen olarak iki türe ayırdığı bilgiyi ortaya atarak aslında insanı sınırlamıştır. -ki bunu bilgi kuramı dışındaki yazınlarıyla özellikle devlet eseriyle de görebiliyoruz. Erdem ve bilgi arasında bir bağ kuran Platon, ölümsüz ruhun adını koymuş, ve bunu biliş yolunu anlatmıştır bizlere. Peki böyle bir doğru bilgi var mıdır? Bilginin niteliği sorusunun ardından Platon'un buna verdiği cevaplar daha derin sorulara neden olmuştur. İnsanları mayasına* göre devlet kademelerinde bir yerlerde olması gerektiğini düşünen Platon maya* bilginin edimini nasıl saplayacaktı? Bu noktada insanın sınırlanışı başlamaktadır. ve ortaya pragmatizm çıkmıştır. ne ki çıkarınadır, kim ki çıkarınadır o iyidir. Burada ciddi bir teori-pratik dengesizliği mevcut. Platon'un bu kuramı, daha net ifadeyle kuramının özü olan bu teorisi bir çöküşten başka bir şey değildir. Teoride oldukça makul görünen bir kuramın pratikte hayli çelişki doğurması teorinin çökmesi anlamına gelir. Ancak yine tezat o ki bugün tüm inançlar, holdingler ve devlet mekanizmaları bu kuram üzerinden varlıklarını devam ettirmektedirler. İnsanın karşısına sürekli iyi-kötü dengesini (farklı formlarla) çıkaran düşünce hangi bilginin iyi olduğu hangi bilginin kötüye götüreceğini insanı güdüleyerek pratiğe dökmektedir. Ancak neyin iyi ya da neyin 'neye göre' kötü olabileceği düşünülmemektedir. insanın baz alması gereken husus aslında iyinin ve kötünün ötesine geçerek, yozlaştırır mı geliştirir mi? diye düşünmesi karşılaştığı durumun iyi-kötü koşullanmasını ortadan kaldıracaktır. Teoride ve pratikte en eşgüdümlü işleyen düşünce biçimi aslında böyledir. Ancak gelin görün ki hristiyanlık, Platon'un bu kuramı üzerine yapısal formunu oturtmuşken ve sistem tamamen bunun üzerinden işlerken insanların bu noktadan kopuşunu gerçekleştirip öz bilinci ile düşünmeye başlaması bireysel anlamda oldukça zor. Ancak yinelemekte fayda var, en büyük yükselişler en büyük yıkımlardan doğacaktır.
Platon'un Bilgi Kuramı
Platon'un Bilgi KuramıFrancis MacDonald Cornford · Gündoğan Yayınları · 201232 okunma
·
52 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.