Gönderi

590 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
Kaliteli romanın yokluğundan bahsedilirse, eleştirim her daim okuradır. Eğer kaliteli okur kitlesi varsa iyi yazarların çıkması işten bile değildir. Zira yazar ne kadar kaliteli olursa olsun kitapların değerleri okuyucu tarafından sahiplenilmezse maalesef yazar tüketilmiş olur. Bir verir, iki verir, üçüncü ürünü vermeye şevki kalmaz. Burada önemli olan yazarın tabi oda eğer iyiyse (zira birçok saçma insanın çok-sattığını görmüştür bu gözler) sahiplenilmesi diğer deyişle sadık okuyucu kitlesi yazara kazandırılmalı buna istinaden de yazardan yeni ürünler yeni eserler beklenmelidir... Bu, karşılıklı yürüyen güzel bir iştir. Bu dediklerime binaen Ahmet Ümit değerlendirilecek olursa.. Evet, ortada kaliteli bir yazar var. Sadık bir okuyucu kitlesi var. Ve belli bir nebze de olsa kaliteden ödün vermeyen ürünler var... E buda popüler okur-yazar arasında ki en iyi bağlardan biridir. İstanbul Hatırası sadece bir polisiye değil. Arkadaşlar kitaplar fayda verenler ve vermeyenler olmak üzere ikiye ayrılır. Eğer kitap sana gerçekten bir nebze dahi olsa bir şeyler katmıyorsa başka bir yazımda ifade ettiğim gibi ondan "ancak atlet arasına teri geçirmemesi için konulan kâğıt yığını" olur. Bundan siz günümüz gençlik (!) romanlarını da algılayabilirsiniz benzeri diğer yığınları da. Kitap, roman dahi olsa ilk önce fayda üzerinden değerlendirilmelidir. Bu bağlamda İstanbul Hatırası’na bakacak olursak belirttiğim hususlara güzel bir örnek görmüş oluruz. Kitabın hoş vakit geçirtiyor olması tartışılacak mevzuu değil. Zira polisiye türünden bahsediyorsak ve buna imza atan Ahmet Ümit ise bunu tartışmak nitelikli okura yakışı kalmaz. Bunun yanında diğer bir husus olan “fayda verici” olmasına gelecek olursak. Bunda da bir romana yakışır nitelikte doyurucu olduğunu görebiliriz. Tarih ile uzaktan yakından alakası olmayan birine dahi "Allah Allah tarih bu kadar güzel işlenebiliyor muymuş" dedirtecek nitelikte tarih kurgunun içine serpiştirilmiş. Olayın güzel tarafı sana anlatıcılık yapmaması. Başkarakter değerli mahalledaşım Başkomiser Nevzat olsun Yardımcısı Ali olsun ve Zeynep olsun mevzua en az okuyucu kadar yabancı. Tarih öğretmenliğine soyunan Topkapı Sarayı müdiresinin anlatımları ile bir kitabı daha devirmenin hazzını yaşadığınızda fark ediyorsunuz ki Aziz İstanbul’un tarihine dair birçok hususta bilgi sahibisiniz. Kitabın amacı katili bulmak değil de size İstanbul’un tarihini anlatmak sanki. Evet, yedi ayrı ceset var ama yedi farklı tarihe ait yedi farklı para birimi de var. Bu sayede yedi maktulle birlikte yedi tarihi döneme de bakış atmış oluyorsunuz. Başta demek istediğim de tam da bununla ilgili. Sadece bir roman okuyup hoş vakit geçirmiş olmuyorsunuz, kaliteli bir roman okumanın tadına varırken hem güzel zaman geçirmiş oluyorsunuz hem de birçok müfit bilgi ile donanıyorsunuz.. İşte, eğer bahsettiğimiz tür Roman ise okurda bunu sağlamalıdır der geçerim… (Umberto Eco’ya selam olsun, toprağı bol olsun.) Evet, kitapta Ahmet Ümit izi ilk sayfalardan itibaren belli oluyor diyebiliriz. Şöyle ki, benim gibi Ahmet Ümit'in siyasi fikirlerine dünya görüşlerine katılmıyor olabilirsiniz ama şunu temin ederim romanında tek başına bir Ahmet Ümit göremezsiniz. Değerli iktisatçı ve romanperver Mustafa Özel'in şöyle bir sözü vardır: "Kaliteli romancı, romanında en az gözükendir." Ahmet Ümit popüler bir yazar dahi olsa bunu iyi başaranlardan. Toplum üzerine olan analizlerinin elinden geldiğince tarafsız bir dille yazıldığı fark edilecektir. Bir fikir yoktur, birçok fikir vardır. Karakterler üzerinden belirtirsen Nevzat başka der Ali başka der Zeynep başka der falanca başka der. Bu toplumun her kesiminin fikrini romana taşımaktır. Romanı tek bir dünya görüşü üzerinden aktarmayıp belli fikirlere olanak sağlaması ve dahi bu fikirlerinde toplumda yer aldığını göstermesi bakımından Ahmet Ümit'i tebrik ediyorum.. Kitabı okudu iseniz hatırlayacaksınız. Katil ile ilgili işaret/şüphelerden dolayı Fatih Çarşambaya yolları düşer Nevzat ve Ali’nin. Demek istediğime en iyi örnek o bölümdür. Ali'nin fikirleri keskin ve serttir yani Ali üzerinden bir toplum anlayışı lanse edilir. Öte yandan Nevzat vesilesi ile de "ya kardeşim sen böyle düşünüyorsun o öyle" denmektedir. Romanın kurgusu bakımından söyleneceklere gelecek olursam. Tek kelime olarak, mükemmel yetebilir. (Bunun bir üstü -ki en üsttür- muazzamdır.) Benim gibi bir polisiye tutkunu dahi başından sonuna kadar hep ters köşe olmuştur. Katil beklediğin adam ertesi gün maktul çıkıyor vs. Ama burada benim kusurum az, Ahmet Ümit'in ki çok. Zira sonuca bir kez dahi bariz vaziyette işaret etmiyor. Ve sonuç itibarıyla "yok artık" dedirtiyor. Kurgu'ya mükemmel dedik zira kitabın sonunda hiçbir soru cevapsız kalmıyor, ve her şey mükemmeliyet çerçevesinde birbirine bağlanıyor.. Bu ve benzeri romanların çoğalması dileğiyle ve... Selametle. İyi okumalar...
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935.4k okunma
··
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.