Gönderi

72 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Didem Madak- Grapon Kağıtları, İnceleme
Söyleşileri, hakkında yazılanlar, hayatı hakkında daha da derin incelemeler sonrası geldim buraya. “Grapon Kağıtları” okumam daha sıcağı sıcağına duruken, “Ah’lar Ağacı” ve “Pulbiberi Mahallesi” alıntılarının arasında mekik dokuduktan sonra geldim. Bir şair, kaleminden akan mürekkeple kendisini, kağıdını, okurunu nasıl boğabilir? Yaşam ona kapılarını erken mi kapatmıştır? Yetmezmiş gibi her koşulda acımasız mı davranmıştır? 13 yaşına geldiğinde yıllardır süren güzel bir rüyadan uyanmış gibi acının ne demek olduğunu öğrenmiştir. Bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olamayacağı gerçeğini, daha çocuk yaştayken tanıştığı ölüm ona açıkça göstermiştir. Anne kaybı nedir bilemem, tahminlerim gerçekle uyuşamaz. Tahmine kalkışmak, bilmediğim konunun sorusuna cevap vermek üzere atlamak gibi gelir. Nankörümdür de annemi sevmek konusunda. Ne büyük küstahlık! Anne kaybı, ne büyük bir acıdır ki bir kadını şairliğe sürüklemiş. Geçmişin sızıları, tazeliği korunmuş haliyle bir bodrum katında, herkes uyuduktan sonra ağlayarak kağıda dökülmüş. Şair olmak için değil, annesiyle konuşmak, yalnızlığını gidermek için yazmış durmuş. Bu yüzdendir ki her bir dize okunduğunda kalbi acıtıyor. Sahtelik yok. Saf acı dolu. Tüm bunlar olmuş, olanlar ve henüz yaşanmayanlar bin kesik etkisi yaratan şekliyle sayfalarda kendine yer bulmuş. ‘Kendi acısıyla dalga geçen ve gülerek acı çeken bir kadın.’ olmuş.Ancak böyle yaşam denen koca çınarın dallarına tutunabilmiş. Şiir denen, ona herkesten ve her şeyden çok özgürlük vaadeden efendinin yanında yöresinde yer almış ki iyi ki de yer almış. 2002’de Varlık Dergisi için Müjde Bilir’le yaptığı söyleşide, Çizgili olsun, buruşsun yüzü,/Şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmayacağım” dizesi hatırlatılınca hemen açıklığa kavuşturuyor: “Yaşlandığım vakit, şiirimin değişebileceğini düşünüyorum. Gecenin bir vakti kimsenin ilgisini çekmeden bir meyhaneye oturup, herkesin suratını inceleyebilirim o zaman.(...)Yaşlanınca daha rahat ederim diye düşünüp, yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmıyorum. Ne kendim ne de şiirim için. Ben sanırım yaşlanınca şu kabına sığamayan, çatlak ihtiyarlardan olacağım.” Yüzünün buruşmasına, çatlak ihtiyar olarak anılmasına vakit kalamadan göçüp gitti.Yaşlandığında ‘kötü bir efendinin elinden kurtulmuş bir köle gibi’ olamadan. Annesi Füsun Hanım gibi vakitsizce. Henüz vaktinizin varken Didem Madak ile tanışsanız, dizelerinde onu hissetseniz ne güzel olur. Birtakım görüşlerini daha iyi anlamak, şiir yazma amacını kendi ağzından çıkanlarla okuyabileceğiniz ve daha nicesini vaadeden bir söyleşi bırakayım buraya.Belki de Didem Madak hayranısınız, siz de buyrun. edebiyathaber.net/didem-madakla-s... (...) Hüzün neydi sanki o zaman Artık kullanılmayan dikiş makinesi annemden kalma. Ölüm neydi sanki o zaman Bir önseziden başka. Evden kaçabilirsin çocuk, ama kaderden asla! (Grapon Kağıtları, Sayfa 59)
Grapon Kâğıtları
Grapon KâğıtlarıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 201214,3bin okunma
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.