Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
Dikkat! Spoiler İçerir ve olay örgüsü içermeyen bir kitap olarak alıntı da içerir!!! ‘Popüler Kültür’ kavramının açıklanarak olumlu ve iyimser bir popüler kültür düşüncesinin paylaşıldığı kitap John Fiske’nin önemli eserlerinden. Kot pantolonun popüler kültürü temsili ile başlayıp siyasetteki popüler kültür temsilleri ile son bulan yedi bölümden oluşuyor. Bu bölümler; Amerika’nın Kot’lanışı, Metalar ve Kültür, Üretken Hazlar, Saldırgan Bedenler ve Karnaval Hazlar, Popüler Metinler, Popüler Beğeni, ve Siyaset. Popüler kültürü tanımlamaya dair temelde iki yönelimin olduğundan bahsediyor yazar. Bunlardan ilki, yazarın daha az verimli olarak betimlediği yönelimdir. Bu yönelime göre toplumsal farklılıklardan bir uyum üreten popüler kültür, toplumsal farklılıkların yönetiminde uzlaşıma dayalı bir model olarak öngörülür. Diğer model ise ilkinden farklı olarak popüler kültürü bir iktidar modeline oturtur. Fakat egemenlik altına alma güçleri üzerine öylesine fazla yoğunlaşmıştır ki, gerçek bir popüler kültürün varolmasını bütünüyle olanaksız hale getirmiştir. Yazar burada popüler kültürün kitle kültürünün yerine konulmasından şikayet eder. Kitle kültürü hareketsiz, edilgen bir halk kitlesi, toplumsal yapıdaki konumlarıyla bağları zayıf, sınıf bilincinden uzak, onun ve çeşitli toplumsal, kültürel dayanışmaların farkında olmayan, bu nedenle de bütünüyle güçsüz ve aciz mi aciz kalan bir zerrecik bireyler toplamı üretir(s.32). Yazarın üzerinde durduğu ve kitap boyunca görüşlerini açıkladığı bir üçüncü yönelimdir. Bu yönelim popüler kültürü bir mücadele alanı olarak görür. ‘İktidarın’ egemenlik elde etmek adına ‘tabilerin’ üzerinde kurduğu baskıyı kabullenirken, popüler kültürün bir direnme aracı olarak, tabilerin iktidarla baş etmede ve onlardan sıyrılmada kullandıkları popüler taktikler üzerinde yoğunlaşır. Fransızca populaire ‘’ Halka ait, halka uygun, halkça sevilen’’ anlamlarına gelecek şekilde kullanılan kelime Latince aynı anlama gelen popularis sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Latince populus ‘’Halk, kamu, cumhur’’ sözcüğünden türetilmiştir. Kelimenin köken olarak anlamına da bakılacak olursa halkın temsili popüler kültürün anlamlandırılması ile sağlanır. İlk bölümde kot pantolonun kullanılmaya başlaması ve nasıl popüler kültürün önemli temsillerinden birsi halime geldiği anlatılmıştır. 1850'lerde çadır bezi üreticisi olarak çalışan Levi Strauss’un ortaya attığı fikir ile madenci ve petrol işçilerinin pantolonlarının daha dayanıklı hale getirilmesi için çadır bezinden ürettiği pantolonlar ile kendisine tarihte yer edinen kot pantolon, Amerika'da bir blue jean akımı başlatması ile popüler kültür serüvenine dahil oldu. Pantolon ilk etapta işçiler için üretilse de zamanla cinsiyetsiz, sınıfsız, gayri resmi gibi üst anlamlarında temsilcisi olarak ‘kendini özgürleştirme’ aracı olarak simgeleştirildi. Giysiler bireylerin iç devinimlerinin görselleştirilmiş halleri olarak önemli dışa vurum aracılarıdırlar. Kot pantolon ise kültür ve doğa, resmi ile gayri resminin resmedildiği ölçekte bir nevi ötekinin temsiliydi Kot pantolonların kovboya ve Westerne ilişkin mitolojik çağrışımları hâlâ güçlüdür. Batı’nın 1980’lerin öğrencileri için önemini korumasına yardım eden anlamlar yalnızca tanış olduğumuz özgürlük, doğallık, dayanıklılık ve yoğun çalışma (yoğun boş vakit) değil, aynı zamanda ilerleme, gelişme ve hepsinden önemlisi Amerikalılıktı(s.14) Popüler kültürün çelişkilerle dolu olduğunu ve tanımının yapılmasının zor bir kavram olduğunu sık sık dile getirir Fiske. Yırtık kot pantolon giymek, direnilenin zorunlu olarak ona direnin içinde mevcut olduğu popüler kültürün tipik çelişkilerinin bir örneği olması da bu duruma bir örnektir. Popüler kültürü tabiler ile güçsüzlerin kültürü olarak belirtir Fiske. Bu nedenledir ki iktidar ilişkilerinin izlerini içerisinde barındırır ve güce direnmenin ondan sıyrılmanın belirtilerini de gösterir, popüler kültür kendi içinde çelişkilidir. Bunun bir temsili olarak yırtık kot pantolon hem iktidarın hem de direnişin bir simgesidir. Göstergebilimsel açıdan bir anlam zenginliği vardır ve bu bireysel ve toplumsal olarak farklı bakış açılarını gözler önüne serer. Geçmişte her ne kadar farklı amaçlarla üretilmiş olsalar da günümüzde bütün metalarda olduğu gibi sahiplerine para kazandırma kaygısı güden, pazarda kendisini en etkin şekilde yer etmeyi amaçlayan konuşan markalar haline gelmişlerdir. Markasız Kot Pantolonlar; sınıfsız bir toplumun, taşra da yaşayanların, toplumsal olanın, cinsiyetsiz bir yapının, çalışmanın, gelenekselin, değişmeyenin temsilidir. Batı ile ilişkilendirilir ve doğanın aracısıdır. Markalı Kot Pantolonlar ise; üst sınıfın, kentte yaşayanların, toplumsal bakımdan ayırt edici olanın, dişilin (ya da çok nadiren eril), boş vaktin, çağdaşlığın ve geçiciliğin temsilidir. Doğu ile ilişkilendirilir ve kültürün aracısıdır. Toplumsal cinsiyet farklılığı ile sınıf farklılığı birlikte ilerler. Markalı kot pantolon reklamlarından çoğunun kadınları hedeflemesi önemlidir, çünkü ataerkil toplumumuzda erkeklerden daha fazla kadınlara toplumsal kimliklerini, özgüvenlerini ve cinselliklerini bedenlerinin görünüşünde sergilemeleri öğretilmektedir(S.19). Meta üretiminde güç tüketiciden ziyade üreticiden yanadır, kar etme arzusu tüketiciyi sömürülen konumuna indirger. Kapitalizmi metaları aracılığıyla “yaşarız”; yaşayarak da onu geçerli kılıp güçlendiririz(S.23) Kot pantolon üreticileri olsun dağıtıcıları olsun kendi ürünleri aracılığıyla kapitalist ideolojiyi ilerletmeyi amaçlamazlar. Bilinçli propagandacılar değillerdir. Kitlesel üretimi ve kitlesel tüketimi belirleyen ekonomik sistem kendini daha çok kendi metalarıda ideolojik olarak yeniden üretir. Her meta, kendisini üreten sistemin ideolojisini yeniden üretir: İdeolojiyi maddileştiren metadır(S.26). İdeoloji tek bir kültür yaratarak kapitalist düzeni doğallaştırmayı amaçlar. Kot pantolonun yırtılması ile kişi kendine ait bir kültür oluşturur. Fakat bu varolma eylemi zamanla sisteme dahil edilir ve evcilleştirilir. Böylelikle muhalif olan tehdit edici olmaktan çıkar. Kültür bu süreçte yaşayan bir organizma gibidir ve herhangi bir güç tarafından dayatılamaz. Popüler kültür halk tarafından oluşturulur, onlara dayatılamaz: yukarıdan değil içeriden, aşağıdan doğar. Popüler kültür, sistemin sağladıklarıyla idare etme sanatıdır (de Certeau, 1984). Sistemin ister kültürel isterse maddi metalan sağlıyor olması gerçeği tek başına, bu metaların tüketim sürecinin, insanları endüstri baronlarının insafına terkedilmiş tektip bir kitle olarak metalaştıran bir süreç diye layıkıyla betimlenebileceği anlamına gelmemektedir. İnsanlar kot pantolonlarını yırtabilirler, yırtıyorlar da zaten(s.38). Bu süreçte halk bilinçli olarak dayatılanı değil kendi kültürünü oluşturur. Kültürel farklılıkların kitle kültürü haline gelmesinin nedeni ise reklamlardır. Televizyonların bunun özelinde reklamların asli görevi ise izleyicilerin(tüketicilerin) meta üreticilere satılmasıdır. Reklamcılık, kültürel metaların anlamlarını mali ekonominin çalışmalarına olabildiğince iyi bir biçimde uydurarak onları denetim altına almaya çalışır. Reklamcılık, toplumsal farklılıkları kültürel farklılıklarla, kültürel farklılıkları da ürün farklılıklarıyla örtüştürmeye uğraşır(S.42). Bireylerin alışveriş merkezlerine gitmekteki amaçları sadece malları satın almak değildir der Fiske. Harcayacak paralan olmasa bile bol vakitleri olan işsiz gençler metaları değil, mekânı ve imgeleri tüketmekteydiler. Bu gençler karşıt kültürlerini canlandırmak, toplumsal farklılıklarını ve egemenlik altına alınmış saldırgan toplumsal kimliklerini korumak ve hissettirmek için bu büyük alışveriş merkezini kendi uzamları haline dönüştürmüşlerdir(S.53). Hile yapmak zayıfın sanatıdır. Ve bireyler hile yaparak iktidara ben buradayım diyebilme zevkine kavuşur. ‘’La Perruque’’, işçinin işvereni için çalışıyormuş gibi gözükerek kendi işini yapmasıdır. Aşırmadan ayrıldığı tek nokta, ortada çalınan herhangi maddi bir değer olmamasıdır. İşten kaytarmak sayılmaz, çünkü işçi resmi olarak işinin başındadır. La Perruque, sekreterin “mesai zamanında” aşk mektubu yazması kadar basit bir mesele olabileceği gibi marangozun kendi oturma odasına mobilya yapmak için bir tornayı “ödünç alması” kadar karmaşık olabilir. Marangoz, makineyi asıl işi için kullanması gerekirken, bedava ürünler yaratmanın bir yolunu bulmaktan kurnazca haz alır(S.56). Alınan bu haz, tabi olanın hile ile kendini dışa vurduğu bir sanattır. Popüler okumaların hem direnilecek olanı hem de baş gösteren direnişleri bünyesinde barındırması gerekir. Bu nedenledir ki popüler kültür ele avuca gelmez bir kavramdır: Metinlerinde ve okurlarında sabit bir şekilde konumlandırılamaz. Aynı insan, farklı anlarda, toplumsal dayanışmalar düzenlerken hegemonyayla suç ortaklığına girebileceği gibi direnişçi de olabilir. Kadınların ve proleterlerin zevklerini aynı alt başlık altında inceleyebiliriz. Bunun nedeni her iki grubun da güçsüzleştirilmiş sınıflar olmasıdır. Gündelik yaşam popüler kültür pratikleri tarafından oluşturulur, onu tanımlayan en temel özellik, son kertede iktidara teslim olmayı reddetmekle birlikte, zayıfın güçsüz kılan sistemin sağladığı kaynakları kullanmadaki yaratıcılığıdır. Yazar popüler hazların hegemonyacı hazlara karşı duruşları üzerinde durur. Popüler hazzın işleyişi iki temel biçimde gerçekleşir: Sıyrılma(beden) (ya da saldırıya geçmiş) ile üretkenlik. Russell kültürün doğaya teslim olduğu anda ortaya çıkan şeyin bedensel haz olduğunu savunur. Foucault’nun “insanlar kendilerini ve ötekileri yönetirler” şeklindeki etkili deyişinde parmak basılan öz-denetiminden/ toplumsal-denetimden sıyrılma, kurtulma hazzıdır. Bu haz, anlamdan kaçma hazzıdır, çünkü anlam daima toplumsal olarak üretilmekte dahası öznede bulunan toplumsal güçleri yeniden üretmektedir. Bir şeyleri anlamlandırma daima, ister oturmamış ister göçebe olsun, özneye dönük anlamların oluşturulmasını gerektirir. Bir ev kadını düzenli olarak aşk romanları satın almakta ve eşinin bunu onaylamamasında birtakım hazlar bulmaktadır -bir aşk romanı satın alarak, hem parayı ailesine harcayacak yerde kendisi için harcıyordur (ev kadınlığı ideolojisinden hoş görülebilir bir sıyrılma) hem de kendisine ait bir kültürel mekânı satın alıyordur. Okuma edimi sıyrılmacıdır: Kadın, kadınları sırf öteki insanlarla bağlantıları içinde, özellikle de aile içinde görmelerini sağlamak amacıyla disipline sokan dişilik ideolojisinden sıyrılmasına aracılık eden kitapta kendini “kaybeder”. Bu kaybolma jouissance'ın ayırt edici özelliğidir, kadının kendisini egemenliği altına alan güçlerden sıyrılmasını olanaklı kılar, bu da başka türlü bastırılması gereken bir güçlenme duygusu ve enerji üretir. Bu sıyrılmacı hazlar metne özgü değildirler: Kadını toplumsal benliğinin dışına taşıyabilmeyi becerebilen herhangi bir kitap da bunları üretebilir. Bu tür bir sıyrılmacı haz biçimini üreten, özgül metnin kendisinden çok okuma edimidir. Ama yalnızca kadının toplumsal konumuyla bağlantılı belli kitaplar bu hazzı verebilirler(s.72). Barthes’ın Jouissance kavramı bedenin toplumsal ve kültürel denetimden kurtulduğu haz anı olarak kuramlaştırılmaktadır. Popüler hazları ikiye ayırır Fiske. Beden üzerinde odaklanan, toplumsal açıdan rahatsız ediciliğe ve skandala neden olmaya eğilimli sıyrılma hazları ile toplumsal kimlik ve toplumsal ilişkiler üzerinde odaklanarak anlam üreten, toplumsal bakımdan hegemonyacı güce göstergebilimsel direniş aracılığıyla toplumsal olarak işleyen hazlar(S.73). İnsanların kültürel metaları kendi ilgilerine uygun hale getirme eğilimindedirler bunun yanında kendi toplumsal kimliklerini ve toplumsal ilişkilerini anlamlı kılmak için kullanırken aldıkları haz biçimleri dikkate değerdir. Bu anlamlar, tabilerin oluşturdukları anlamlar oldukları, tabilerin ilgilerine uygun düştükleri ölçüde iktidar bloğu ile onun ideolojik pratikleri tarafından desteklenen anlamlara karşı çıkarlar. Ne var ki egemenlik altına alınmaya karşı direniş çeşitli biçimler alabilir; bunlardan yalnızca birkaçı karşıt anlamlar üretimi içinde yer alır. Egemen tabinin boş vaktini ve hazlarını denetim altına alamaya çalışır. Bunu ise boş vakitleri denetim altına aldığı sahiplenme stratejileri ile yapar. Fiske karnavaldan ve karnavalın popüler kültür temsillerinen de bahseder. Karnaval, Bakhtin’e göre, kahkahayla, ölçüsüzlükle (özellikle bedenin ve bedensel işlevlerin ölçüsüzlüğü), niteliksiz zevkle, saldırganlıkla, aşağılamayla tanımlanıyordu(S.103).Karnaval, rütbenin ya da toplumsal hiyerarşinin söz konusu olmadığı bir dünya, “bürokrasinin dışında ikinci bir dünya, ikinci bir yaşam” (Bakthin, 1968: 6) inşa eder. Bakhtin (1968: 5, 11), halk karnavalının üç temel kültürel biçimi olduğunu ortaya koyar. Bunlar; Törensel gösteriler, Komik (sözlü) kompozisyonlar -tersine çevirmeler, parodiler, alaycı taklitler, aşağılamalar, saygısızlıklar, komik krallar ile komik kral olmayanlar ve Edepsiz dil kullanımının çeşitli türleri -beddualar, yeminler, popüler sövgülerdir(S.106). Karnaval bedenlerle ilgilenir. Bireysel bedenlerle değil, “beden ilkesi”yle, bireyselliği, tinselliği, ideolojiyi ve toplumu önceleyen, tam da bunların temelinde yatan yaşamın maddiliğiyle ilgilenir. Beden, iktidar-taşıyan toplumsal ve cinsel normallik tanımlarının gerçek anlamda cisimleştiği, bunun sonucu olarak da bu normlardan sapmanın disiplin altına alınıp ve cezalandırıldığı bir merkezdir(S.114). Karnaval, popüler basıncın denetim altında boşaltılmasına izin veren, bu yolla da tabilerin bastırılmalanna daha kolay bir şekilde uyum sağlamalarını olanaklı kılan bir güvenlik supabı olarak hareket eden bir kendine katma stratejisidir. Giyim, kozmetik, diyet ve sabah koşuları, kuralları cisimleştirmenin, bedeni metinleştirmenin araçlarıdırlar. Güzel beden ile çirkin beden, sağlıklı ile sağlıksız, iyi giyimli ile kötü giyimli, temiz ile pasaklı, kaslı ile göbekli arasındaki ilişki, kurallar ile sapmalar doğrultusunda gerçekleşen toplumsal ilişkilerdir, dolayısıyla da toplumsal oluşum içinde en fazla gücü olanların kurallarını bedende doğallaştırmayı hedefleyen siyasal ilişkilerdir. Sağlığın anlamlan bedensel değil toplumsaldır, güzelliğin anlamlan estetik değil siyasaldır: Sağlık da güzellik de aynı ölçüde sosyopolitiktirler, bundan dolayı da toplumsal iktidarı uygulamaya yönelik söylemlerdirler. Bu bağlamda şişmanlık feminist bir tutumdur. Estetikleştirilmeyi reddeden beden (zira estetik, topu topu güzellik, simetri ve mükemmellik eğretilemeleri arasında yer değiştiren sınıfı disipline sokucu bir iktidar olduğu için) kültürel olarak hem tabilerin (tabi kılmanın değil) dili hem de tabilerin kültür biçimlerine katılımının araçları olarak iş görür. Temizlik düzendir -toplumsal, göstergesel ve ahlâkî (hepsinden önemlisi de imana yakındır)- kir düzensizliktir, tehdit edicidir ve disiplinsizdir. Beden doğal olarak “kirli”dir: Bütün gözenekleri kir üretir - yani kir bedenin kategorik sınırını aşan, ben ile ben-olmayan arasındaki farkı tanımayan, bedenin ayrıklığını, dolayısıyla da bir kategori olarak saflığını kirleten bir maddedir. Kir, beden kategorisini tehdit ederken aynı zamanda bedenin doğallaştırıcı bir eğretileme olarak yansıttığı birey kategorisini de tehdit eder. Kuşkusuz, onca bedensel işlev ve fiziksel hazzın “kirli” suçlamasıyla disiplin altına alınması gerekmektedir. Fiske metin içeriklerinden ve popüler bir metnin nasıl olması gerekiğinden bahseder; Popüler bir metnin yapımcıl* (procfucerly) olması gerekir. Kısaca söylemek gerekirse, okurcul bir metin, metnin önceden yapılanmış anlamlarını benimseme eğiliminde olan, özünde edilgen, hemen kabulle- «nen" disiplinli bir okuru çağırır. Görece olarak kapalı, kolay o- kunan, okurundan özel bir istemde bulunmayan bir metindir. Bunun karşıtı ise yazarcıl metindir.Bu tür metinler okuru sürekli olarak metni yeniden yazmaya, metinden anlam çıkarmaya zorlarlar. Kendi metinsel yapılanımlarını ön plana çıkartıp okuru anlamın yapımına katılmaya çağınrlar. Barthes bu metinsel eğilimleri incelerken temelde edebiyattan hareket eder. Okurcul metinlerin daha kolay erişilebilir ve daha popüler oldukları, yazarcıl metinlerin ise daha zor, daha avangard (yenilikçi), bu yüzden de azınlığa daha bir çekici geldikleri sonucuna varır(S.129).Aralarındaki fark, yapımcıl metnin, yazarcıl etkinliği gerektirmeyişi ve etkinliği denetleyecek kurallar koymayışıdır. Bunun yerine, kendisini popüler üretime sunar; istemeyerek de olsa seçili anlamlarında kendi zayıflıklarını, sınırlılıklarını ve kusurlarını sergiler kendi seçtikleriyle çatışan sesleri bastırmaya çalışırken bunları kendi bünyesinde barındırmaktan da geri kalmaz; denetiminden kaçan eksik yerleri vardır, anlamları disiplin altına alma gücünü aşar, boşlukları, içinde yeni metinlerin üretilmesine yetecek denli geniştir yapımcıl metin tam anlamıyla kendi denetiminin dışındadır. Söz oyunları yapımcıl okumalara davet çıkarırlar. Popüler kültürün aşırı olmaya eğilimli olduğunu söyler, fırça darbeleri kalın, renkleri parlaktır der. Kitabın birçok yerinde ‘Dallas’tan’ bahseder yazar. Dallas kültüre, topluma, yapıya göre farklı okunup farklı anlamlar çıkarılabilir. Popüler kültür metinleri gediklerle, çelişkilerle ve yetersizliklerle dolu metinlerdir yazara göre. Popüler hazlar bastırılmış olanların hazlar olmak zorundadırlar. Bunlar muhalif, sıyrılmacı, skandalımsı, saldırgan, bayağı ve direnç öğeleri içermek zorundadırlar. Egemenler tarafından önerilen hazlar sessizleştirici ve hegemonyacıdır; bunlar popüler hazlar olmadıkları gibi popüler hazlara da karşıt olarak işlerler. İnsanlar, metnin ayırt edici özelliklerince olduğu kadar kendi toplumsal konumlarınca da yönlendirildiklerinden, endüstriyi de çoğunluk gafil avlayan bir süreç içerisinde kültür endüstrilerinin ürünleri arasından kimilerini seçerken kimilerini reddederek bunlar arasında ayrıma giderler. Popüler beğeni, nitelikten çok işlevsellikle ilgilenir, çünkü metnin gündelik yaşamdaki potansiyel kullanımlanıyla ilgilidir. Bu seçim sürecinin altında yatan üç temel ölçüt şunlardır: İlintililik, göstergesel üretkenlik, tüketme biçiminin esnekliği. Popüler kültür, kapitalizm tarafından sağlanan kültürel kaynaklar ile gündelik yaşam arasındaki ara kesimde üretilir: İlintililiği bunu tanımlar. Gerek okul gerekse hapishane bütüncü kurumlardır; bunlar tutuklulannı oldukları ya da olmak istedikleriyle örtüşmeyecek, tersine toplumun olmaları gerektiğini düşündüğü türden insanlara dönüştürmek için vardırlar. Orta sınıftan ahlâkçılar, televizyondaki toplumsal şiddeti “kınayarak”, en şiddete dayalı ve en çok suç unsuru taşıyan eylemleri gerçekte tahrik eden şeyin kendi ayrıcalıklı toplumsal konumları olabileceği şeklindeki rahatsız edici düşünceyi ele almaktan kaçınırlar. Şiddet, toplumsal egemenlik altına almanın ve tabiliğin somut bir temsili olduğundan, dolayısıyla da bu egemenlik akma alınmaya direnişi temsil ettiğinden ötürü popülerdir. Kültür endüstrilerinin metalarının popüler olabilmesi için yalnızca çokanlamlı olmaları yani, değişik anlamlar, değişik hazlar üretebilmeleri yeterli değildir, tüketim yordamlarının da aynı şekilde açık ve esnek olan medya tarafından dağıtılmaları gerekir. Son bölümde ise Siyasette popüler kültürün temsilinden bahseder. Özellikle sol kesiminden kullanımından. Halk bu gündelik direnişler için övüleceği yerde, popüler kültür ürünlerinden haz ve doyum alan kültürel ahmaklar olarak aşağılanmaktadır. Popüler kuşkuculuğun, popüler direnişin ve popüler sıyrılmanın siyasal alandan çok daha açık olarak göründüğü popüler kültür üzerinedir Popüler kültür, halk kültürünün aksine, kısa sürede siliniveren, oldukça kısa ömürlü bir kültürdür. Onun süreklilik gösteren tutkulu yenilik arayışı, halk oluşumlarının sürekli değiştiğinin, sonuçta da içinden popüler kültürlerin üretilebileceği ve yeniden üretilebileceği durmadan değişen bir kaynak bankasına gereksinim duyulduğunun kanıtıdır. Popüler kültür, halk kültürünün aksine, gelişmiş, sanayileşmiş toplumlar tarafından üretilir, karmaşık, genelde de çelişkili biçimlerde deneyimlenir. Popüler kültür nutuk çekmemelidir. Popüler kültür ağzına kadar çelişkilerle doludur ve “sözlerindeki” “çelişki” öğesi yapımcıl metinlerinin yapımcıl okurlanndan (istemeye istemeye) türemektedir. KİTABIN ADI: Popüler Kültürü Anlamak YAZARI: John Fiske YAYINEVİ: Ark Yay./ 1. Basım/1999
Popüler Kültürü Anlamak
Popüler Kültürü AnlamakJohn Fiske · Parşömen Yayınları · 201230 okunma
··
309 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.