Gönderi

Kıpçak Obalarında Gerdanlık Düzü ile ilgili bir rivayet de şöyledir:Günlerden bir gün, Kuşhanlar Şahı'nın oğlu Kamber bir av dönüşü, Kıpçak yaylağından geçerken Akdere'nin kenarında nedimeleriyle dolaşan Celme Han'ın kızı Mihriban Sultan'ı görmüş. Han kızının güzelliği Şahoğlu Kamber'in aklını başından almaya yetmiş.Han kızı da han kızıymış hani, güzellikte ay ve güneşle yarışırmış. Şahoğlu'na bir görünmüş bir daha saçının telini bile göstermemiş. Sonunda yıldırım aşkı kara sevdaya dönüşmüş Şahoğlu Kamber'in kalbinde. Kamber, kızı almak için nice hanları ve beyleri aracı koymuşsa da fayda etmemiş. Sonunda kızın babası, Harezm Beyi'ni kıramayarak bu izdivaca evet demiş. Kırk gün kırk gece süren görkemli bir düğün yapılmış. Koskoca otuz dokuz gün geçmiş ama kırkıncı gün bir türlü geçmek bilmiyormuş. Gelin hanım odasında yolculuk için hazırlanırken kız kardeşi de ona yardım ediyormuş. Meğer kız kardeşi, İçten içe ablasını kıskanır ve onun güzelliğini çekemezmiş. Gelin, kardeşi duvağını hazırlarken bir ara ondan su istemiş. Kardeşi de ona su yerine zehirli şerbet ikram etmiş. Gelin hanım, zehirli şerbeti bitirir bitirmez olduğu yere yığılıp kalmış. Kıskanç kardeşi onu bir halıya dürüp kapının arkasına yasladıktan sonra kardeşinin duvağını kendisi giyinerek gelin atına binmiş. Hiç kimse hiçbir şeyin farkında değilmiş. Gelin alayı da ağır ağır ilerliyormuş. Lokman Hekim'in bahçesini geçerken kızın annesi durumu öğrenmiş öğrenmesine ama ne yazık ki kınalı kuzum dediği Mihriban'ını kurtaramamış. Ruhunu kaplayan derin bir üzüntüyle yüzünü gün doğusuna çevirerek "Kızım kızım, meğer sen kardeş değil kara taşmışsın! Dilerim üçler, beşler, yediler ve kırklar aşkına sonsuza kadar kara taş olasın!" diyerek beddua etmiş. Böylece hilekar kardeş, çaldığı duvağı ve gerdanlığıyla taşa dönüşmüş. O günden sonra, Lokman Hekim'in bahçesine Gerdanlık Düzü denilmiş.
·
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.