Gönderi

394 syf.
9/10 puan verdi
Sosyal Reform mu? Devrim mi?
#66908076 (Kişisel Olan Politiktir) ile çapraz okuma yaparak belli başlı politik sancıların daha net anlaşılmasını sağlamak adına yazmak istedim bu incelemeyi. Rosa Luxemburg'un sorduğu bu soruyu başlığa koyarak başlayalım. Çünkü hali hazırda verilmekte olan mücadelenin henüz ekonomi-politiği ortaya koyulmuş değil, ve bu mücadelenin akış yönü doğrultusunda çok ciddi sekteler yaratmakta... Rosa Luxemburg şunu soruyor aslında, radikal feminizm mi yoksa sosyalist feminizm mi? Bu noktada kitaba değinip ortada duran politik karmaşanın çözümlemesine devam edeyim. Kitap radikal feminizm üzerine detaylı bir sorgulama barındırıyor. Batıda gelişen feminist hareketin bakış açısını en iyi yansıtan kitaplardan biri diyebilirim. Gelelim batı ve doğuda gelişen feminist hareketin realitedeki yansımalarına... Radikal ve sosyalist feminist kuramlarda ataerkillik olgusunun çözümlenmiş olmasına rağmen, günümüz post-modernist feminist hareketler ataerkil olgusuna karşı eleştirel bir duruş sergilemişlerdir. Bu da yapılmış olan çözümlemeyi sekteye uğratmakta ve mücadeleyi aksatmakta. kimi post-modernistler bu kavramın çok global ve tarih dışı olduğunu öne sürmüş, kimi de toplumsal cinsiyet olgusu ve mücadelesinin gücüne inanmış, kimi de ataerkillik kavramı kökten reddetmiştir. Mesela Rowbothom, ataerkillik karşısında eşit olunamayacağını ve onun her şeyi bertaraf ettiğini öne sürerken, Gayle Rubin ise feminizmi cinsiyetler arası ilişkiler ve toplumsal cinsiyet noktasında ele alıyor (bu noktada şahsi karşı çıkışlarım var). Mesela Fine ise ataerkillik olgusunu kökten reddetmiştir. Bu isimler aynı kuşak feminist düşünür ve aktivistler olmalarına rağmen üç ayrı akım görüyoruz. 80’lerden sonra ortaya çıkan post-feminist hareket (özellikle de amerika kökenli hareket olan siyah feministler) batının radikal feminizmi ve doğunun sosyalist feminizminin yapmış olduğu çözümlemelere etno-merkezci yaklaşarak eleştirmişlerdir. Beyazların egemen olduğu her yerde siyahlar zaten ikinci sınıf diyerek zorlu bir mücadele alanını iyice yokuşa sürmüşlerdir. Ortaya çıkmış olan eleştiri ve yadsımalara rağmen ataerkillik olgusu feminist kuramın en önemli kavramı diyebiliriz. Bugün dahi ( post-feministlere rağmen :) ) kadın mücadelesinin en önemli politik silahı ataerkillik olgusudur. Bu noktada Maria Mies’i anmadan geçmemek gerekme diye düşünüyorum. Kendisinin de dediği gibi ''ataerkillik, kadınların mücadelesini geçmişe bağlar ve bu nedenle geleceğe yönelik umutları yeşertir; eğer ataerkilin tarihte belirli bir başlangıç noktası varsa aynı şekilde bir sonu da olacaktır.'' Nİ UNA MENOS!
Feminist Bir Yaşam Sürmek
Feminist Bir Yaşam SürmekSara Ahmed · Sel Yayıncılık · 201875 okunma
·
204 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.