"Korkuyu Beklerken" Oğuz Atay'ın birbirinden etkileyici, dokunaklı, bir şeyleri fark ettirmeye çalışan ;karakterleri, üslubu ve olayları birbirinden bağımsız sekiz hikayesinden oluşmaktadır.
Kitaptaki her hikayenin üzerinde ayrı ayrı durup düşünülmesi gerek. Atay'ın bu hikayelerde toplumsal sorunlar sebebi ile kendini hayattan veyahut insanlardan soyutlayan, yalnızlaşan, problemli insanlardan bahsettiğini söyleyebilirim. Bu kurgulanan karakterler;değil bir tek çevreden,kendi gölgelerinden, adımlarından korkan kişilerdir. Yaşamak ile yaşamamak denilen çizgide olan kişiler de denilebilir.
Umutsuzluk, karamsarlık bunların yanında hayat ile mücadeleyi ;normal, kısa gibi görünen hikayelerinde anlatmıştır Atay. En çok ağır basan konu ise korkulardır. Mesela aileyi geçindirebilmek için korkar ve iş arar çalışırız, iyi yerlere, iyi mertebelere gelmemekten korkar bunun için çabalar ve okulumuza gideriz veyahut herkes ile iletişime geçmeye çalışırız bu da ; toplumdan uzak kalıp dışlanma korkusudur. Herkesin bir korkusu ,yaşanmışlığı vardır. Atay da her bir karakterde bunları tek tek işleyerek anlatmıştır.
Ayrıca değinmeyi unuttuğum ayrı bir konu da hikaye kahramanlarının belli ve kendine özgü kalıcı bir isminin olmamasıydı. Bunlar da bana toplumdan uzaklaşan veya uzaklaştırılmış insanları çağrıştırdı. (Tabi bu herkese göre değişir)
Son olarak ;Korkuyu Beklerken ve Babaya Yazılan Mektup beni -en çok- etkileyen hikayelerden oldular. Bazı bölümleri okurken çok zorlandım belki bu türü pek okumadığım içindir. Ya da Oğuz Atay bu üslup ve işleyiş ile daha çok mesaj verebildiğini düşündüğündendir. Hazmederek okunması gereken bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Kitap bitimi ise şöyleydi : "Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?" Bunu da yazarın bize sitemi olarak varsayıyorum.
Ve keyifli okumalar diliyorum...
:)