Başta yaklaşık 100-150 sayfa boyunca basit bir hikâyeyi anlatıyor izlenimiyle çok hızlı akan, bundan dolayı diğer incelemelerde abartılmış mı sorusunu kafamda uyandıran, bittiğinde okuduğuma pişman etmeyen bir kitap oldu.
Konu iki farklı hikayeden ilerleyip finalde çok farklı bir yere bağlanıyor. Final kısmı, bağlandığı yer özellikle güzeldi.
İlerleyen sayfalarda özellikle "bilmek" ve "inanmak"a ilişkin açıklamalarını, karşıt görüşleri konuşturmasını çok sevdim.
Gayet akıcı, yalın bir dili olmakla beraber özellikle kitabın sonlarına doğru ister istemez yavaşlıyorsunuz. Bu yavaşlama söylenenleri düşünmek ya da satırların altını çizmek için oluyor.
Konusuna gelirsek kısaca modern çağ insanlarının bilinmeyen bir nedenden ötürü kendi aralarında yaptığı savaş sonrasında sınırlı bir alanda kurulan yeni dünya düzeni anlatılıyor diyebiliriz. Bu yönüyle distopik bir eser diyebiliriz.
Bu distopya kısmını okurken aklıma şu soru geldi: Dünya felaketle yok olurken yeni kurulan ya da kurulmaya çalışan dünya düzenine ilişkin ütopik eserler yazılmış mıdır acaba?
Velhasıl inanç ve bilmek kavramlarıyla ilgili roman eşliğinde bir zihinsel jimnastik yapmak isterseniz sizi fazlasıyla tatmin edecektir diye umut ediyorum.
Keyifli okumalar dilerim...