Gönderi

680 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
Catch 22... Yaklaşık 20 bölümü ingilizce okudum, kulüptekilere yetişemeyince türkçe okuyarak devam ettim. İlk defa okurken hiçbir şey anlamadığımı zannettiğim ama birçok şey anladığım bir kitap oldu. Başlarda acaba ingilizce o yüzden mi anlamıyorum diye düşünmüştüm. Ama ana dilinde okuyan insanlarda kitabı okumakta zorlanıyoruz deyince tek bende sorun olmadığını anladım. Aslında yazar durumu, olayları, hisleri o kadar betimlemiş ki yaptığı betimlemeleri anlayamıyorsun ve çağrışım yapamıyorsun. Ama zaman geçtikçe kitabı anlamaya başlıyorsun tabi. Bir savaş kitabı. Savaşın içinden... Askerlerin savaşta neler yaptığını anlatan bir kitap. Basit bir cümle oldu ama öyle. O kadar çok karakter var ki... Her birine ayrı bir bölüm ayırmış, Joseph. Verilen uçuş görevleri bittikten sonra eve gitmeye niyetlenen ama sürekli görev sayısı arttığı için eve gidemeyen askerin, askerlerin öyküsü. Ee tabi bazıları şaşırtıcı bir şekilde kalmak ve daha fazla görev yapmak istiyordu. Kitabın sonlarına doğru kitaptaki her karakterin delirdiğini düşündüm. Yossarian özellikle. Neyse kötü birşey yapmadan kurtuldu, umarım kurtulmuştur -fingers crossed-. Bazı diyaloglar o kadar komikti ki... Hemen bir örnek vereyim: Hemşire Duckett onu itttirdi. Dunbar hakkında acil haberleri vardı. "Onu kayboltacaklar" dedi. Yossarian anlamadan, gözlerini kısarak baktı. "Ne yapacaklar diye sordu şaşkınlık içinde ve huzursuz huzursuz güldü. "Bu ne demek oluyor?" "Bilmiyorum. Bir kapının arkasında konuşurlarken duydum." "Kimin?" "Bilmiyorum. Onları göremedim. Yalnızca Dunbar'ı kayboltacaklarını duydum." "Hiç mantıklı gelmiyor. Dilbilgisi açısından bile doğru değil." Birini kayboltmak neyin nesi oluyor?" "Bilmiyorum." "Tanrım çok faydan oldu doğrusu!" Daha bir sürü yer var... İlk bölümlerde Orr ve Yossarian'ın diyalogları vardı. Onlarda çok komikti. Bir de Milo'nun dolandırıcılık işlerini devretmek isterken Albay Catchart ile olan muhabbetine yıkıldım.Ya albaylar, yüzbaşılar, generaller vs. yetkili her kim varsa ne kadar sahtekar, düzenbaz, menfaatçi, zalim, bencil, kafadan kontak ya. Nasıl kötü davrandıklarının, kötü yaptıklarının farkında olmayan insanlar... Korkunç insanlar... Özellikle Madde 22. Var olmayan şeyleri oluyormuş gösteren ve ona dayanarak davranan insanlar.. Belli bir noktadan sonra "bir asker benim ne işim var burada?eve gitmek istiyorum" diyebilir. Ama madde 22 bir hastalık gibi. Ee tabi komutanların menfaatleri de olunca...Eve gidemiyorsun. O yüzden empati kurup Yossarian'ın kurtulmasını istiyordum. Bilmiyorum ama kitabı bir tüm olarak düşününce savaşın içindeki insanların bakış açısını , nasıl düşündüklerini görebiliyorsun. Komutanların sadece popüler olmak için yaptığı şeyler, göz yumduğu suçlar...Milo'ya en iyi sahtekarlık dalında oscar verilir. Uzun kitapları okurken her zaman dizi izliyormuş gibi olurum. Sadece merak ettiğim birşey var. Yossarian kitabın başında papaza ilk görüşte aşık olmuştu. Sonuç belirsiz hatta hiç birşey yok. Evet ileri ki zamanlarda sohbet muhabbet iyi ama o kadar. Acaba aşk derken yazar başka birşeyi mi kastetti bilemiyorum. Bu kitabı bir daha okuyacağım...Şimdilik görüşmek üzere.
Madde 22
Madde 22Joseph Heller · İthaki Yayınları · 2017533 okunma
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.