Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Krono-sinklastik infudibulum. Kurt Vonnegut'un hayal gücüne hayranım. Okurken çok eğlendim. Çoğu yerde güldüm. Olayları anlatışı sade, düz ama bir o kadar da komikti. Mesela Dayı'yı betimlerken; "Birinci Marslı Hucüm Piyade Tümeni'nin ikinci alayının üçüncü taburunun ikinci bölüğünün birinci müfrezesinin ikinci mangasındaki üçüncü adama da Dayı diye hitap ediliyordu." Başka bir örnek: "Dayı'nın tümen komutanı şimdi Dayı'nın alay komutanı ile konuşuyordu. Sonra Dayı'nın alay komutanı Dayı'nın tabur komutanıyla konuştu. Sonra Dayı'nın tabur komutanı Dayı'nın bölük komutanı ile konuştu. Sonra da Dayı'nın bölük komutanı Dayı'nın müfreze komutanıyla, yani Çavuş Brackman'la konuştu." Ya bu nasıl bir hayal gücü? Muhteşem. Favori yazarlarım arasına girişini yaptı. Olayları ifade ediş şekli ve bağlaması inanılmazdı. Bundan sonrası spoiler olabilir. İtiraf etmeliyim ki bir süre Dayı'nın Malaki olduğunu çakmadım. Aslında ilk Rumfoord ve Malaki konuşurken çocuğunun adının Krono olacağından bahsetmişti. Ama Dayı ve Rumfoord'un Mars'taki konuşmasında anladım ki -anlamamam imkansız- sonunda her şeyi açık açık söyledi. Benim için gizemli olan okuduğu mektuptu. Çok heyecanlandım. Malaki ve Beatrice, Rumfoord'un kehanetinden sonra adım adım kendi kaderlerine doğru ilerlediler. Benim anlamadığım şey Rumfoord nasıl bu duruma düşmüştü? Yani kronosinklastik infidibulum'a. Ve olacak her şeyi nasıl bilebiliyordu? Belki Vonnegut açıklamıştır ve bende anlamamış olabilirim bugünlerde algılarım kapalı. Aslında "Hep olmuş olan her şey her zaman olacak ve hep olacak olan her şey her zaman oldu" cümlesinde kitabının olay örgüsünü özetlemiş bence. Ama işte bazen okuyorum "haa diyorum" anlıyorum, bazen de anlamak için defalarda bu cümleyi okuyorum çok garip. Bu arada Mezbaha No.5'teki Trafalmadorlarla yine karşılaştık. Bu gezegende bir şey var. Kurt'un gerçekten de oraya gittiğine inanmaya başladım. Ayrıca Salo gibi makinenin de niye o kadar dost tribine girdiğini anlamadım. Götürdüğü mesaja niye dünyanın sonuymuş gibi davrandığını da anlamadım. Diyelim ki taşıdığı mesaj Contact'deki gibi bir çeşit galaksiler arası taşıyıcı taslakları olsun ne fark ederdi ki? Sonuçta nokta Trafalmadorlar için 'selam' demek ama diyelim ki o mesajı başka varlıklar buldu, başka bir anlam çıkarabilirler ya da çıkaramayabilirler. Aynı şekilde ellerine o taşıyıcı cihazın taslağı geçince de bir şey de yapabilirler ya da yapamayabilirler. Salo'ya o kadar Dünyayı izlemiş biri olarak yakıştıramadım yani. Elçiye zeval olmaz diye bir deyiş duymadı galiba. Yalnız Trafalmadorların insanları kullandıkları düşüncesi de çok ilginç. Dünya'daki mesajlaşma yolları da gizemli. Çin Seddi'ni uzaylılar yapmış olabilir düşüncesi aklıma girdi bir kere. Ya bu arada astronomi bilgilerimi de bu kitabı okurken güncelledim ve bir sürü şey öğrendim. Merkür'e gelecek olursak, çok ilginç varlıklara sahip bir yer. Ama boğucu ve sıkıcı. Boaz orada acaba bizim göremediğimiz ne gördü? Ne anladı da orada kaldı değil mi? Noktasal bir tabirle, Teşekkürler Kurt....
Titan'ın Sirenleri
Titan'ın SirenleriKurt Vonnegut · Can Yayınları · 2018198 okunma
·
177 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.