Hikaye tam anlamıyla bir Robin Hood'culuk hikayesi. Hikayeyi bu yöne sokan Baba Dubrovski'nin gururu ve Kirila Petroviç'in aşırı kibri ve kendini beğenmişliğidir. Baba Dubrovski'nin yerini oğul Dubrosvki'nin almasıyla Robin Hood sahneye inmiş olur ve asıl hikayede buradan itibaren başlar. Bir kahraman bulunan her hikayede olduğu gibi burada da bir gönül macerası görüyoruz ama bu macera mutlu sonla bitenlerden değildir. Cüneyt Arkın filmi gibi bir hikaye özetle. Hani Cüneyt abinin ailesine kötülük eder kötü adam, katleder ailesini hatta o da ormanlarda yaşar çetesiyle birlikte kötülerin karşısındadır iyilerin yanındadır her zaman. Bunlarla uğraşırken bir de en büyük düşmanının kızına kaptırır gönlünü ya işte böyle bir hikaye. O zamanların senaristleri belki de çok sevmişlerdir Puşkin'i kim bilir. Beğendim ya da beğenmedim diyemiyorum kitap için. Okudum çok bir şey kazanmadım siz okumazsanız çok şey kaybedeceğinizi düşünmüyorum.