𝕭𝖆𝖟ı ş𝖊𝖞𝖑𝖊𝖗, 𝖚𝖋𝖆𝖈ı𝖐 ş𝖊𝖞𝖑𝖊𝖗; 𝖍𝖊𝖗 ş𝖊𝖞𝖎𝖓 𝖙𝖔𝖕𝖑𝖆𝖒ı𝖓𝖆 𝖊ş𝖉𝖊ğ𝖊𝖗.
"Son Yıldız", "5. Dalga" serisinin son kitabıydı ve böylece seriyi bitirmiş oldum. Aslına bakarsanız bu seri hakkında ne diyeceğimi bilmiyorum çünkü hem güzel hem de saçma ve tutarsız geldi. Genel olarak şöyle diyeyim eğer bilim kurgu ya da kıyamet senaryolarını içeren kitapları okumaya yeni başlıyorsanız size uygun olabilir.
Ama ben bu tarzlarda çok kitap okuduğum için bir sürü saçma şey dikkatimi çekti ve ne kadar okurken onları takmayıp keyif almaya baksam da sinir oldum. Bu tarz kitapların yazılırken çok dikkatli yazılması gerektiğini düşünüyorum. Bilim kurgu yazmak çok riskli çünkü olmayan bir gelecek ve teknoloji yazıyorsunuz. Eğer bir yerde bunu es geçerseniz komik durumlara düşebilir kitabınız.
Bu yorumun devamını seriyi okumadıysanız okumayın derim çünkü SPOILER içerebilir. Diğer kitaplarda gördüğüm bazı hataları zaten yazmıştım o yüzden burada sadece bu kitapta gördüğüm hataları yazacağım.
Örneğin uzaylıların güçlendirilmiş insan vücudunda olmasından ilk kitapta hiç bahsedilmemişti. Sonra ikinci ve üçüncü kitaplar ise bunun üzerine kuruluydu. Aslında susturucular çok iyi nişancı değil neredeyse ölümsüzler! Bu sanki yazarın sonradan aklına gelmiş de hadi bunu ekleyeyim ve bunun üzerinden gidelim demiş.
İkinci kitapta Hileci'nin üzerinden gidilmesini sevmiştim ama bu kitapta sevemedim çünkü asıl ana karakterimiz olan Cassie'nin kitabın sonuna kadar hiçbir önemi kalmamıştı. Sadece kardeşiyle kalıyor ve Evan'ı öldürmek istediğini söylüyordu. Aaa, pardon bir de Evan'a tokat atmak istediğini söylüyordu ve atıyordu da, tabii herkese attığı triplerle beraber. Cassie önemini bir süre sonra o kadar yitirdi ki yardımcı karakterler Cassie'nin aslında ne kadar güçlü olduğunu düşünmek zorunda kaldılar her sayfada, kız hiçbir şey yapmadığı halde. Çünkü arada öyle bir karakterimizin de olduğunu hatırlayalım diye sanırım. Ayrıca Cassie her düşüncesinde sayfa sayısını çoğaltmak için aynı şeyleri söyleyip durdu.
Bunlardan başka sanırım Ben dışında hiçbir karakteri gerçekçi ve iyi bulmadım. Hiçbiri bana samimi gelmedi. İlk iki kitapta daha iyiydiler ama bu kitapta onlara daha da alışmam gerekirken resmen onlardan soğudum.
Sonra bıçaklandığında falan bile kanı akmayan Evan, tıraş olurken çenesinde çizik açtı diye kan akışını durdurucu krem sürdü yüzüne. Yani ne alaka demeden duramıyorum. Sonra adam bıçaklanmış, vurulmuş, yanıkları var, bileği kırık, kolu çatlak; ama Cassie'nin tek takıldığı ve düşündüğü şey biz hepimiz bu kadar acı çekiyorken burnu bile kırılmadı Evan'ın. Yani adam ne yapsın senin için anlamadım.
Ve tabii Evan'ın Cassie'ye bu kadar bağlı olması da beni bazı yerlerde yordu ve sinir etti. Hayır benim Cassie'yi sarsasım, daha fazla saçmalamadan sus diyesim geldi ama Evan ona gözlerinden kalp çıkararak bakıyordu. Bana bu aşk çok tek taraflı ve basit geldi. Hatta seride tam olarak bir aşk bile göremedim. Ya itiraf edilemeyen basit duygular vardı ya aşırı takıntılar...
Sonra yazar bu uzaylıların uzaylı olmadığı işini de sonradan çıkardı ve kitabın sonunda yine anlamadım ne olduklarını. Uzaylılar mı değiller mi?
Sonra Vosch, yine saçma sapan bir kötü karakter olmaya mahkum bırakıldı ve düşmanını güçlendirerek sonunu getirdi.
Her kitapta bunlar gibi bir sürü şey vardı ama bu kitapta artık yazarın bunları toparlayacağını sanırken yazar bu sorunların içinde daha da batmıştı.
Bunun dışında serinin sevdiğim bir tarafı yardımcı karakterlerdi ve hepsi de teker teker öldü.
Bu kitabınsa tek sevdiğim kısmı sonuydu sanırım. O da biraz olsun gerçekçi bir şeyler olduğu içindi.
Dediğim gibi benim gibi çok kitap okuyan birisiyseniz yazarın kendi dünyasını iyi kurgulayamaması ve içine girememesi sebebiyle siz de bu seriyi okurken acı çekebilirsiniz -tabii bir de yazarın kız karakter yazamama sorunu var. Ama bu türlere yeniyseniz size iyi gelebilir çünkü oldukça sürükleyici ve maceralı bir seriydi. Zaten ben de bu yüzden verdiğim puanları yine de çok düşük tutmadım...