Gönderi

408 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
“Öyle ya kişi kendini bilmezse ya nice okumaktır?” Ne güzel söylemiş okurlara, ilim tahsil eden biz talebelere Yunus Emre hazretleri... KİTABIN GÜZELLİKLERİ Turfanda üzümünün tadı ekşidir; tatlılaşması için güneş altında sabırla beklemesi gerekir. Şüphe insana güç verir; sayki insan bedeninde bir aslandır. Alemde sevgiden büyük bir umut da, sevgiden öte bir korku da yoktur. Sevgiliden korkmak, korkunun en yüksek derecesi, sevgiliden umut etmek umudun en yüksek kertesidir. Hiçbir acı yavrucağımın soğuk yüzünü öperken çektiğim acıya benzeyemezdi. Bütün insanlar doğru olsaydı yiğitliğe lüzum kalmazdı. Çünkü her kaçış hasret gibi, gurbet gibi, firkat gibi acıları, terk etmek, gözden çıkarmak, vazgeçmek gibi fedakarlıkları vardır. Bunun için kalbi kırık olur kaçanın, içinden hasretlikler büyür. Vatandan, topraktan, sevgiliden yana hasretlikler... Zalimin karnından aşı eksilmeyegörsün, mazlumun kanına ekmek doğrar da yer. Ama umutsuz olmamak lazımdır. Ayak kırıldı mı, Allah kanat ihsan eder. İktisadi teşkilat ahlaki teşkilattan sonradır. İlim ve irfan bu kadar zengin ve bereketli olmasaydı toprağımızla birlikte ruhumuzda savrulur giderdi. Bildim ki insan sevinince üzüldüğünden daha şiddetli ağlarmış. Hak bir gönül verdi bana “Ha!” Demeden hayran olur Bir dem (soluk) gelir şadan (neşeli) olur Bir dem gelir giryan (hüzünlü) olur İnsan ruhunu bir su gibi düşünüyordum. Bazıları suyun akışkan halini, bazıları da suyun durağan halini tercih ederler. Her ikisinde de yarar olduğunu inkar etmiyorum elbette. Bir göl elbette insanlara çok yarar sağlar. İçinde balıklar üstünde gemiler kıyısında manzaralar için pek çok insan göle koşar. Ama çırpınarak, kıvranarak, dökülerek, düşerek, başını taştan taşa vurarak akan ırmak da elbette insanlara yararlıdır. Tarlalar sular, ekinler büyütür, köyleri ve şehirleri birbirine bağlar... Şarap sarhoşu gece yarısında uyanır, ama saki’nin sarhoşu ta mahşer sabahında... “Keşke ne biz büyüseydik, ne de kuzular!” İnsan oğlu için en kutsal ibadet çalışmak, doğruluk ve insan sevgisidir. Parmağını kalbimin üzerinde gezdirerek’ “Burada bir siyah nokta vardır. Canın canı, sevenin cananı buradadır. O nokta yoğun bir damla kandan ibarettir. Adına ‘süveyda’ ya hut ‘sevda’ derler. Siyaha çalan rengi yüzündendir bu isim. Çünkü Sevda, kara talih içinde, o kara kan damlasında büyür. Bütün tecelli denizleri, bütün aşk fırtınaları, işte o bir damla kanda dalgalanıp çırpınır. Aşırı sevgi bu damlayı tahrip edip dağıtırsa, parçaları bütün vücuda dağılır. Aşk işte, bu dağılmanın adıdır ve o dağılırsa aşık artık ne yaptığını bilmez olur.” Denge madde lehine bozulunca insanın nefsi, mana Lehine bozulunca ruhu öne çıkıyor, biri diğerini bastırıyor.. Her ne ki arıyorsun; aradığın ancak sensin... iyinin de, kötünün de fidanı senin içinde büyür... her meyvenin içi, kabuğundan yeğdir... sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir... Nefessiz gidilen yolun sonu bulunmaz. Taşı sıksa suyunu çıkaracak yiğitlerin yokluk ve yoksulluk elinde zebun oluşlarını gördüm... A gönüler sultanı! İşte canımı senin önüne attım; ister beni bağışlayarak dirilt, ister boynumu vurdur, işte koyun misali boynum. Ey ay yüzlü! Senin önünde kesilip ölmek, başka yerde dirilip sultan olmaktan yeğdir. Bin kere denedim ki sensiz yaşamak acıdır. Ey gönlümün istediği! Sur’a üfür gibi seslen bana ki yeniden hayat bulayım.’ Biçare aşık hazırlandı, dostlarına ‘ben o sevgiliye gidiyorum, artık ne olucaksa olsun!’ Diyerek Seher rüzgarına arkadaş olup yola koyuldu. Ben susuzluk hastalığına tutulmuş bir insanım; su beni çekti getirdi, suyun beni öldüreceğini bilsem de şimdi sudan kaçmam. Yüzlerce kez ölsem de, bin kez can versem de bu böyledir. Üstelik bir zamanlar sevgiliden kaçtığım için de çok pişmanım... O zamanlar gönlüm çalkantılı bir denizde bir sandaldı. Ne yana gideceğini bilmeyen, küreği ve yelkeni kırık bir sandal... İnsanların hakikatı görmesi için gözleri kör mü olmak zorunda acaba?.. Dağ ile konuşmak, ağaçlar ile konuşmak, rüzgar ile konuşmak aslında insanın kendisi ile konuşması demekti. Bazen balta vurulan kuru odunlar hüzünleri, bazen dalları çiçeklenen ağaçlar sevinçleri, bazen uğultulu esen rüzgarlar sancıları dillendirir de kah sizi ağlatır, kah sevindirirler.
Od: Bir Yunus Romanı
Od: Bir Yunus Romanıİskender Pala · Kapı Yayınları · 201741.9k okunma
·
29 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.