Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

736 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Balina yağının temel aydınlatma ve eczacılık malzemesi olduğu dönemde Amerikalı ve Avrupalı denizciler arasında balina avcılığı yaygınlık kazanmıştır. İhtiyar Amerikalı Kaptan Ahad, böyle bir deniz seferinde dev balina Moby Dick ile karşılaşmış, Moby Dick Ahad’ın bir bacağını koparmıştır. Sadece bacağı değildir Kaptan Ahad’ın Moby Dick’e kaptırdığı, ruhunu da kaptırmıştır bu balinaya. Adeta bitmez bir cinnet halinde yaşayan Kaptan Ahad’ın tek hedefi ölümüne savaşarak Moby Dick’ten intikamını almak olmuştur, onu tek bacağıyla ayakta tutan tek şey bu kindir. Ancak bizzat kendisinin söylediği gibi “savaş acılara götürür insanı; kin de mutsuzluğa.” Farkındadır içinde bulunduğu delilik halinin Ahad, ancak öyle bir iradesi ve etkisi vardır ki mürettabattan hiç kimse karşı koyamaz ona, ikinci kaptan Starbuck hariç. Kendisine kafa tutmasına rağmen insanlığını yitirmediği için Kaptan Starbuck’a minnet duyar adeta Kaptan Ahad ve şöyle seslenir ona: “Yaklaş! Yanıma gel, Starbuck. Bir insan gözüne baksın gözlerim. Denizi, gökleri seyretmekten daha güzel, Tanrıyı görmekten daha güzel, bir insan gözüne bakmak. Yeşil topraklara yemin! Pırıl pırıl ocak başlarına yemin! Büyülü bir aynadır insan gözleri. Karımı görüyorum, çocuğumu görüyorum senin gözlerinin içinde. Hayır, hayır, sen benimle gelme, sen hep gemide kal! Gemide kal! Lanetli Ahab, Moby Dick’in ardına düştüğü zaman, indirme sandalını denize. Sen uzak dur tehlikeden. Hayır, hayır, sen gelme! Gözünde gördüğüm ocak başı, dursun yerli yerinde!” Uzun deniz seferi sonunda karşılaşır Kaptan Ahad Moby Dick ile ve kaçınılmaz son vuku bulur. Tabir caizse “tuğla gibi” büyük olan bu eser adeta bir destansı şiir. Melville sadece bir edebi eser ortaya çıkarmakla kalmamış; okuyucuya temelde denizcilik olmak üzere zooloji, felsefe ve dini mit alanlarında da yoğun bilgi sunmuş. Yazarın benzetmelerde kullandığı Doğu ve Türk unsurları da dikkat çekiyor: “Pequod, buzları, buzdağlarını hep ardında bırakarak, sıcak ülkelerin bitmez tükenmez ağustosunun eşiğinde, ışıklı bahar denizlerine yüzüyordu. Ilık, taze, pırıl pırıl, çın çın öten günler, İranlıların gülsuyu karlarıyla dolu billur şerbet kâselerine benziyordu.” (S.181. Burda sanırım kar ve gülsuyu şerbeti ile yapılan “bici bici” tarifleniyor.) “Dünyanın uçsuz bucaksız denizlerinde bir tek balinayı bulacağını sanmak delice bir düşünce değil mi? Bu balina beyaz sakallı İstanbul Müftüsü mü ki, hınca hınç sokaklarda bile kolayca bulunsun?” (S.266) “Kızılderili, ipin öteki ucuna tutunarak kendini koyuverdi ve balinanın kafasının tepesine ustaca indi. Oradan, kendisinden bir hayli aşağıda duranlara bağıra çağıra bir şeyler söylerken, minareden Müslümanları namaza çağıran bir Türk müezzine benziyordu.” (S.419) “Sandal, iki kocaman kara gövdenin arasındaki daracık bir boğazda sıkışıp kalmıştı nerdeyse. Ama umutsuz bir çabayla, bu Çanakkale Boğazı’ndan bir yolunu bulup kurtulmaya çalışıyorduk.” (S.472) “Dişi balina okullarına kavalyelik yapan, tam gelişmiş ama yaşlı da olmayan bir erkek balina vardır her zaman. Bir tehlike karşısında bu erkek balina geride kalan bayanların kaçmasını sağlayarak yiğitliğini gösterir. Aslında bu sayın bay, keyfine düşkün bir Osmanlıdır. Bir haremin gönül eğlenceleri ve cilveleri arasında, dünya Okyanuslarını gezer durur. Bu Osmanlı ile cariyeleri arasında insanın dikkatini çeken büyük bir ayrım vardır çünkü kendisi, en iri boydan bir deniz ejderhasının; bayanlar ise ne denli gelişmiş de olsalar, orta boylu bir erkek balinanın ancak üçte biri kadardır.” (S.474) “Ahab, düşmanın sulardan hafifçe yükselen kafasındaki kırışıklıkların hepsini görebiliyordu. Bir Türk halısı yumuşaklığıyla tatlı tatlı kabaran denizin üstünde, balinanın bembeyaz koca alnı ta uzaklara dek yansıyordu.” (S.656) “Zıpkın atıldı; vurulan balina fırlayıverdi ileri. Bir ateş hızıyla boşalan ip, birden takıldı bir yere. Ahab ipi kurtarmak için eğildi; kurtardı da. Ama tam o sırada ipin fırlayan bir halkası boynuna dolanıverdi ve onu Osmanlı cellatları gibi sessizce boğup, gemicilerin görmesine bile vakit bırakmadan, aldı götürdü sandaldan.” (S.684)
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.