Gönderi

Felsefe ve Huy
Felsefi dizgeler kişisel, tarihsel ve kültürel bir boşlukta yer alan salt zihinsel etkinliğin ürünleri değildirler; tersine bireysel felsefi dehaların başarımlarıdırlar ki yalnızca yazarlarının huy ve kişiliklerini değil ama benzer olarak içinde ya­ şadıktan kültürel, tarihsel ve felsefi ortamı da yansıtırlar. Her dizge onun hem öğretisel önemini hem de yapısal örgütlenmesini belirleyen sayısız etkinin yakınlaşma noktasıdır. Bu etkilerden kimileri salt entelektüel ve felsefidir bir felsefeci bilinçli ya da bilinçsiz olarak felsefesine ona felsefi öncelleri tarafından aktarılan anlayış ve öğretileri kattığı ve onları mantıksal tutarlık uğruna ya da ahlaksal, dinsel ve estetik deneyimin istemlerini doyurmak için değiştirdiği zaman olduğu gibi. Ancak bir felsefi dizgenin felsefe tarihçisinin gözardı edemeyeceği bir başka biçimlendiriri etkisi daha vardır, ve bu felsefecinin yaşamöyküsü tarafından ve içinde felsefe­ nin doğduğu toplumsal ve kültürel bağlam tarafından belir­ tildiği biçimiyle kişiliğini içerir. Şu soru sorulabilir:"Neden belli bir felsefeci, ayırıcı bir yapı ve düzenlemeye sahip bir dizgeyi ortaya koyan böyle bir felsefe öğretisi oluşturabilmiştir?" Bu sorunun yanıtı iki doğrultu üzerinde ilerler: Bun­ ların biri dizgeyi meydana getiren kişisel ve kültürel unsurların sıralamasını içermektedir; diğeri ise düşünürün konu­ munu kabullenişirıi ortaya koyan ayıncı felsefi düşünce ya­ pılandır. Bir dizgenin "açıklama"sı bu iki türü karşılıklı ola­rak tamamlayıcıdır ve felsefenin herhangi bir tarihsel dizge­sinin anlaşılabilmesi için her ikisi de gereklidir. Bir felsefenin kişisel motivasyonu ve tarihsel yaratılış, fel­sefi anlam ve mantıksal düzenlemeler için önemli ipuçları olarak görülmektedir. Bir felsefenin yorumlamasının tarihsel ve genetik türü, genel olarak yaşam öyküsel, toplumsal, politik ve kültürel et­kilerin büyük karmaşasını çözmeye yöneliktir. Felsefe alanında kişisel unsurların da büyük bir önemi bulunmaktadır. Bireysel bir beyinin yaratıcı düşüncesi, herhangi bir grup bi­lincinin oluşumunda önemli bir katkıda bulunabilmektedir. Felsefe dizgesi bireysel başarıların ötesinde bir yapıdır. Bi­limsel kuram ve teknolojik buluşlar çoğunlukla işbirliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Nevvton'un ya da Einstein'ın yaşamöyküleri yerçekimi kanunu ya da görecelilik kuramının anlaşılması konusunda çok fazla önem taşımaz. Ancak Spinoza'nın pantastik naturalizmi (kamutanrısal doğalcılığı) ya da Schopenhauer'in voluntaristik idealizmi, eğer oluşturucularının kişiliklerinden soyutlanırsa görünümlerinden çok şey kaybederler. Bir felsefe dizgesi, oluşturucusunun kişiliğini yansıtmaktadır ve bu dizgenin anlamı yalnızca bu bireysel kapsam içinde düşünüldüğüde tam olarak anlaşılabilir. Bu bakış açısıyla göz önünde tutulduğunda, felsefi dizgeler bilimsel kuramlar ya da teknoloji ve buluş ürünlerinden çok, sanatsal, müzikal ve edebiyat yaratım ürünleri ve din ve törel dizgelere daha yalandır.
Sayfa 6 - İzdüşüm YayınlarıKitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.