Bir diğer nokta da, Kıbrıs meselesinin doğurduğu Türk-Yunan gerginliğinin, aynı zamanda Türk-Amerikan münasebetlerine de tesir etmesidir. Kıbrıs meselesi Türk-Amerikan münasebetlerinin de yapı ve mahiyet değiştirmesine sebep olmuştur. 1964 Haziran ayında Amerika Başkanı Johnson'ın Türkiye başbakanına gönderdiği manasız ve sert mektup, Türkiye'yi, 1945'ten beri münasebetlerinin gayet soğuk olduğu Sovyetler Birliği'ne yaklaşmaya ve bu ülke ile münasebetlerine yeni bir şekil vermeye sevk etmiştir. Onun içindir ki, 1965'ten itibaren Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki münasebetlerde, bilhassa ekonomik alanda, birdenbire bir sıçrama müşahade edilmiştir.
Keza Arap dünyasına yaklaşma da yine 1960'ların ortalarında oluşmaya başlamıştır ki, 1963-1964 Kıbrıs Buhranı bir bakımaTürk dış politikasını "çok kutupluluğa" doğru itmiştir demek yanlış olmayacaktır.
1967 Kıbrıs Buhranı, Türk-Amerikan münasebetlerine fazla tesir etmemiş ise de Türk-Yunan münasebetleri için yeni bir darbe olmuştur. Türk-Yunan münasebetlerinin bozulması 1967 buhranında bir merhale daha ileriye gitmiştir.
Fakat 1974 Kıbrıs Buhranı hem Türk-Yunan hem de Türk-Amerikan münasebetlerine en ağır darbelerini indirmiştir. Hele Amerika'nın 1975'ten itibaren üç yıl sürecek olan, Türkiye'ye tatbik ettiği silah ambargosu, tesirlerini günümüze kadar devam ettirecek bir. Bu ambargo, Türk-Amerikan münasebetlerinin çok muhtaç olduğu "güvenilebilirlik" faktöründe çok ağır bir yara açmıştır.
1975'ten itibaren Türk-Yunan çatışmasına, kıta sahanlığı, kara suları ve hava kontrol sahası gibi unsurları içine alan bir "Ege Meselesi" de ilave olacaktır.
Sayfa 472