Gönderi

235 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Eleştirel aile kuramı kitabında 6. bölüm olan “Eleştirel Bir Aile Kuramının Ögelerine” Poster şöyle bir giriş yapmıştır: “Ailenin tarihi üzerine olan çalışmanın ilerlemesi, uygun malzeme kaynağının varlığına ve kullanımına bağlı olduğu kadar modellerin ve hipotezlerin formülasyonuna da bağlıdır.” Tony Wrigleyin bu sözleri çerçevesinde ailenin gelişim tarihinin ilerlemesi bu süreç içerisinde elde edilen bilgilerin modellemesi ve hipotezlerin doğru yapılandırılması, kaynak ve kullanım gibi diğer ögeler dışında bu formülasyonla mümkündür. Poster`ın eleştirel aile kuramı kendini gözden geçirmekle kuramın inşa edilmesini ailenin çağdaş durumu çerçevesinde temellendirmekle başlar. Poster ailenin artık bir zamanlar olduğu duygusal konumdan uzaklaştığını söyler. Aile var olan kutsallığını yitirmektedir. Boşanmalar, çocuğa yönelik tecavüzler, alkolizm, tek ebeveynli aileler, tek kişilikli haneler ve akıl hastalığı gibi ailenin istikrarsızlıklarının göstergeleri gittikçe artmaktadır. Bu durum sosyal bilimcileri söz sahibi eder. Eleştirel aile kuramı “Ailenin” tanımlanmasında eleştirilerin ve göstergelerin geçerliliğini sınayabilmeli ve değerlendirebilmelidir. Poster “Kuram alternatif aile yapılarının arzulanabileceği olasılığını dürüstçe karşılayacak bir tarzda aileyi tanımlamaya gerek duyacaktır.” Kuram araştırmacının sorgulanan nesnenin somut biçimleştirimini keşfetmesini sağlamak için bir dizi kategorik kural veya ilke sağlar. Kuramsal incelemenin iki açıklama düzeyi vardır: Eşzamanlı ve artzamanlı. Eşzamanlı düzeyde nesne yapısal olarak verili bir zamanda nesnenir. Nasıl işleyeceğinin taslağını çizen bir dizi kategori tarafından belirlenir. Artzamanlı düzeyde nesnenin yapısal biçimdeki değişimler açıklanır. Aile tanımlaması dönemden döneme farklılık göstermiştir. Sanayi öncesi Avrupada aile haneye, soya, sonra bile göreli olarak belirsiz bir toplumsal kategoriye işaret ediyordu. Çağdaş dönemde ise toplumun çarpıcı bir birimi olarak tanımlanıyordu. Ancak aile bireylerinin sınırlandırma eğilimi vardır. İlkel toplumlarda akrabalığın aileyi neredeyse bütünüyle egemenliğine aldığı görülmektedir. Bu bağlamda Poster, freudcuları ve parsonscıları çağdaş aile biçimleştirmini norm olarak almak ve geçmişe yönelik olarak düşündükleri için eleştirir. Freudcu psikoloji, aile yapısının duygusal örüntüler itibariyle tanımlar. Poster, Freudun psiko-seksüel gelişme kuramı- oral, anal ve genital devreler- verili bir aile yapısına özgü yaş ve cinsiyet hiyerarşisi bağlamına yerleştirebilir olduğunu savunur. Bu bağlamda bazı sorulara değinir. Bunun dışında Poster, Alice Rossinin biyolojik savlarına "türün varkalımı" olgusuna ve çocukluk durumunun olması gerektiği biçimine otorite ve sevgi bağlamında yer vermiştir. Freudcu bir çocuk tarihcisi olan Lyoyd ve Mausenun ailenin çocuğa olan yaklaşımları ve bağlantı kurabilecekleri tarzların önerimlerinide değerlendirmiştir. Özet olarak bu bölüm çözümlenmenin üç yüzeyde ilerlediği eleştirel bir aile kuramının taslağını sunmuştur. Birinci düzeyde aile psikolojik bir yapı olarak tasarlanmıştır. Bu düzey aileyi tanımlamış ve aile üzerine bir çalışmanın sosyal bilime yapabileceği katkıları göstermiştir. 2. ve 3.düzeyler yani günlük yaşam ve toplumla bağlantı birinci düzeyin bütünleyicileri olarak kavramlaştırılmıştır. Duygusal yapının kavranışının içini doldurarak zenginleştirmişlerdir. Kuram herhangi bir aile yapısının yaş ve cinsiyet hiyerarşilerini pekiştirmek veya bertaraf etmesinin sınırlarını kavramaya yol açması itibariyle eleştireldir. Kuramdaki örtük yargı yaş ve cinsiyet hiyerarşilerinin bütünü ile bertaraf edilmese bile en az düzeye indirilmesi için aile yapısının yeniden biçimlendirilmesi gerektiğidir. Son olarak poster "aile tarihi küçük karı koca evliliği birimine yönelik bir devrim olarak araçlı ve dışavurumcu işlevlerin artan bir farklılaşması olarak veya üretim tarzına bağlı olarak artan bir ataerkillik biçimi olarak kavranamaz Bunun yerine aile tarihi yaş ve cinsiyet hiyerarşilerinin farklı yapılarının birçok tarihleri olarak kavranmalıdır bir yapıdan diğerine değişim her biri kendi durumuna uyan farklı açıklayıcı stratejileri ihtiyaç duyacaktır." Der. 2-Aile yapısı modelleri Eleştirel aile kuramının “19.yy`ın ortasında burjuva ailesi, 16.ve 17.yy`ın aristokrat ailesi,16. ve 17.yy`ın köylü ailesi ve sanayi devriminin başlarında işçi sınıfı ailesi olmak üzere dört aile yapısı modeli vardır. Burjuva ailesi 1750`den günümüze kadar demografik yapısının düşük doğurganlık, düşük ölüm örüntüsünü korumaktadır. Burjuva ailesindeki ilişkilerin katı cinsel rol bölüşümü tarafından düzenlendiğini, kocanın ailedeki egemenliği ve otoriteyi temsil ettiğini kadını ise kocaya bağımlı bir varlık olarak göstermektedir. Ve kadınları yalnızca çocuklarının varkalımına yönlendirmekte hatta bir zaman çocuk ile derin bağ kurmak adına burjuva kadınlarını yaşamlarının önemli bölümlerinde eve kapatmakta olduğunu belirtmiştir. Burjuva çocuğunu ise Freud’un üç evresiyle birlikte duygusal bir biçimlendirmeyle ele almaktadır. Burjuva aile yapısı özellikleri çocuk için ilk kez Freud'un ifade ettiği psişik yapı türünün gelişiminin koşullarıdır. Oedipus Kompleksi nosyonunun özgüllüğü ancak Poster’ın çizdiği aile yapısı itibariyle görüldüğünde gerçekten anlaşılır olmaktadır. Erkek çocukları için anneyi sevmenin ve babanın karışmasına kızmanın babaya taklit etmek için bilinçdışı bir ihtiyaç geliştirmenin ve anne yerine konan bir vekil bularak kızgınlığı çözümlemenin hepsi derin içselleştirilmiş otorite düzeyinde duygusal bir dinamiğin yakalanmasında burjuva ailesinin özel sonuçlarıdır. Poster Freud'un düşüncesini burjuva ailesinin ortaya çıktığı bağlama yerleştirmeye çalışmıştır. Ve bu aile yapısını niteleyen toplumsal ve psişik ögelere özgü karışımı öne sürmüştür. Burjuva ailesi yalnızca ilerici, ahlaki olarak yararlı bir sevgi yuvası, eve ve aileye bağlılık “özgür olma arzusu” ve bireycilik olarak değil, yeni egemen sınıfın çıkarlarının tutulmasına ve yaşla cinsiyet çatışmalarının benzersiz bir tarzda kaydedilmesine hizmet eden belirli bir duygusal örüntünün tesis edilmesi olarak anlaşılmalı demiştir. İkinci olarak Avrupa aristokrat ailesi ele alınıyor. Aristokrat ailenin merkezi karı koca birliği değil evin statüsüdür. Günlük yaşamda da kamusal mübadeleye dayanan bir koşuşturmadır. Aristokrat aile ne ailenin idaresi ile ne de çocuk yetiştirme ile ilgileniyordu. Hanedeki otorite hiyerarşik olarak düzenleniyordu ve göreli olarak dış karışmalardan bağımsızdı. Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren hizmetçilerin ellerindeydi. Babalar ve anneler özellikle ilk gelişme yıllarında çocukları ile hemen hemen hiç uğraşmadılar. Çocuk bakımının aristokrat bir kadının asaletine yakışmadığı düşünülüyordu. Çocuklar küçük hayvanlar olarak düşünüyorlardı. Çocukların dadılarla bağ kurmaları çocukların süper-ego yerine şiddetli dışsal, toplumsal normlarla geliştirildiğini göstermektedir. Üçüncü olarak köylü aile yapısına bakacak olursak temel olarak aslında köy, köylünün “ailesidir.” İbaresi ile tanımlamak yanlış olmasa gerek. Çünkü bu zamanda toplumsal otorite evin babasında değil, köyün kendisinde bulunmaktadır. Evlilikler karı-koca, çocuk ilişkileri köylüler tarafından etraflıca incelenmektedir. Kadınlar bu dönemde boyunduruk altındalardır ve görevleri gereğince ailenin ve toplumun varkalımı için büyük mücadele içindelerdir. Daha sonra devlet “ataerkil” ideolojisini öne atarak evliliklere müdahale etti ve bu şekilde anne babaların çocukları üzerinde hakları arttırılmıştır. Köylü aile yapısı belli belirsiz olsa bile burjuvazininkinden çok farklı görünmektedir. Otorite çocuğun yaşamına katılan çok sayıdaki yetişkinle birlikte köy içinde yayılmıştır. Bu otoritenin insafsız olması ve çocuğun ihtiyaçlarına kayıtsız kalması muhtemeldir. Hiçbir yerde 19. Yüzyıl orta sınıfının derin annelik sevgisine benzemese bile çocuğun karşı karşıya geldiği sevgi örüntüsü de geniş bir akraba ve köylü farklılığı üzerinde yayılmıştır. Ariesin de işaret ettiği gibi köylü çocuğu ilk yaşlarından itibaren köy yaşamının bütün alanlarına katılmıştır. Bu suretle çocuk bütün köyün duygusal biçimleştirimine katılmıştır. Gelişiminin ilk 3 devresi boyunca çocukla uygun belki rastgele ama geleneksel bir usulle ilgilenildi. Anne babalarla çocukların arasındaki ilişkiler yakınlıkla veya duygusal yoğunlukla tanımlanmadı cezalandırma sevginin geri çekimi tehdidiyle değil, fiziksel cezalandırmayla uygulandı. Son aile modelimiz olan işçi sınıfı aile modeline bakacak olursak burada sanayileşme öncesi yüksek doğurganlık yüksek ölüm örüntüsünü izlediğini görmekteyiz. Bu dönemde pek çok çocuk anne babalarıyla beraber maden veya fabrikalarda çalışıyorlardı. Çocuklar annesinin denetimi ve ilgisi olmadan eski, enformel şekilde yetiştiriliyordu.
Eleştirel Aile Kuramı
Eleştirel Aile KuramıMark Poster · Ayrıntı Yayınları · 19897 okunma
··
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.