Gönderi

304 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Bu gergin günlerde iyice gerilmek için sevdiğim yazarlar listesinde ilk üçte olan Jean - Christophe Grange'ın yeni kitabı "SON AV"ı okudum. Hoş daha Ölüler Diyarını okuyamadım ama olsun. Kitaptan önce kapak hakkında bir şeyler söylemek isterim; etkileyici, ürpertici bir kapak olmuş. Tasarlayan Serkan Yolcu'nun emeğine sağlık. Orijinal kapağa benzemekle birlikte çok daha dikkat çekici ve etkileyici olmuş. Ölüler Diyarı hariç tüm kitaplarını okumuş bir hayranı olarak; bence Grange kitaplarının bir özelliği ( bize öğretilen standart yazma kuralında: giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olmalı) standartlara uymadan, giriş bölümü olmadan, ilk sayfada olaylar başlıyor. Bir anda kendinizi cesetle ve onlarca soruyla, karmaşa içinde buluyorsunuz. Bir bölümde: "İyilik yapmak adına her şeyi yasaklamak isteyen toplumdan artık tiksiniyordu. İçten pazarlıklı, mide bulandırıcı, vicdanları rahatlatmak için başvurulan bu en berbat diktatörlüğe asla ortak olmayacaktı." diyor. Yasaklayarak iyilik yapma kavramını anlamamakla birlikte aslında düşünmek lazım. Bu iyilik kimin iyiliği? Herhalde yasağı koyanın iyiliği... Kraldan çok kralcı olmak, iyilik adına yasak getirmek ne kadar doğru? Yasaklamak, empoze etmek yerine; eğitmek, bilgilendirmek, zorlamadan seçenek sunmak daha iyi değil mi? On beşinci bölümde; Mozart'ın Requiem parçasından bahsediliyordu. Hemen buldum ve bu bölümü parça eşliğinde okudum. Sonrada Requiem'in hikayesini araştırdım. İlginç bilgiler vardı ama bunlarla konuyu dağıtmayacağım. Nasıl adlandıracağım bilmiyorum; tesadüf / kader / kısmet nasıl adlandırmak isterseniz? Mozart, Requiem'i bitiremeden ölüyor ve eşinin isteği ile öğrencileri tamamlıyor. İlginç olan ise Requiem'in anlamı: Ölü Ruhlara Dua. Bu parça içerik olarak kitaba uymuş, ne de olsa konu av olmakla birlikte ölüm ve ölüler. Okurken çok zorluk çektim. Neden derseniz? Olaylar "KARA ORMAN" da geçiyor. Bu zorluğun sebebi zannettiğiniz gibi korku ya da gerilim değil... İştah!!! ( aman cinayetlere imrenip, iştahım kabardı zannetmeyin) Çocukluğumun / gençliğimin en sevdiğim pastası, Divan'dan Kara Orman ( Forêt Noire). O dönemde sadece Divan'da vardı, sonrasında başka yerlerde yaptı ama hiç biri onun tadında olmadı. Okurken canım pasta çekti... Kontes Laura Geyersberg'in sahte mütevaziliğinin ardındaki kibri, ırk, soy ve kan üstünlüğüne inanması, Nazi yöntemlerini ve köpeklerini kullanması bu zihniyetin hala devam ettiğini gösteriyor. Üstün ırk, diktatörlük gibi kavramların insanlığa verdiği bu kadar zarara rağmen hala rağbet görmesi acı. Tabii soylular ve aristokratlara karşı nefret dolu olan yetimhanede yetişmiş polis Ivana Bogdović’ hikayenin denge unsuru olmuş. Komiser Niémans'ın da geçen 20 senede yaşlanmış olması doğallığı, inandırıcılığı arttırıyor. Kitap bitince yorumlara göz attım; olumsuz olanlarda vardı. Bence beklentiyi çok yüksek tutmamak gerekiyor. Kendimizi düşünsek her işi her zaman aynı performansta yapamıyoruz. Yazarında ara sıra düşük performans çıkarması normal. Şöylede bir durum var. Bu kitap Grange standartlarının altında olabilir ki bence iyiydi. Piyasadaki birçok kitaptan çok daha güzel. Grange'ın kötüsü bile piyasanın üst çizgisinde. Bu sefer katil baştan belli gibi olsa da, yan sorularla hedef şaşırtılmış olsa da aslında en baştan cevap aranan soru: katil kim? değil; cinayet neden işlendi?
Son Av
Son AvJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 20203,354 okunma
··
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.