Gönderi

168 syf.
9/10 puan verdi
En iyi itiraf ayna karşısında sahnelenir.
Hala kişisel gelişim kitapları okuyor musunuz? Bir kitabın insanı değiştireceğine inanıyor musunuz? Şimdi ilk sorunun cevabı muhtemelen evet, ikinci sorunun cevabı da açık yüreklilikle hatta içten gelen koca bir evet. Niye okuyorsunuz? Bu tür kitaplar insanı nasıl değiştirebilir ya da ne sunabilir. Hiçbir şey! 'Yahu kardeşim zaten okuma oranının az olduğu bir ülkede insanların ne okuduğuna karışmayın bari!' Yahu okumak nedir önce orada bir anlaşalım. Bu soruyu sesli bir şekilde soralım kendimize. Bir kitap seni kaldırıp yerden yere vurmuyorsa, içine şüphe tohumu ekmiyorsa, yerine koyduğunda sana acı vermiyorsa, ya da yarınına etki etmiyorsa, düşünce dünyana etkisel tepkimeler sağlamıyorsa ne diye kitap okursun? Sal gitsin! Her insan istediğini yapmakta özgür. Tabii bir yere kadar. Bir yazar oturur 'e' harfini kullanmadan kitap yazar, bir insan istediği kitabı okur. Burada bir farkındalık yaratma peşindeyim. Ne için? Çünkü harika bir kitap okudum. İçimde yukarıda saydığım maddelerden birkaçını salgılayabildim. Sizi de severim, aynı muhitin çocuklarıyız, salgılanmaya muhtaç olduğumuz şey kitapların damarlarında gezen bilgidir. Bir insan nasıl değişebilir? *Şehre bir yabancı gelir, *Dost Kitapevi'ne gidilir, *Kitapyurduna girip sipariş verir, *Bin nasihattan değerli bir müsibeti olur, *Hayal kurar *Sever İnsan kişisel olarak gelişmez, insan önce değişir, sonra değiştikçe gelişir. Hiçbir gelişim yoktur ki aynılıkla mümkün olsun. Her gelişimin ruhunda bir değişim vardır. Vücudunda gezen kan bile sirkülasyona uğramadığı müddetçe seni zehirler. Değişim, insanın makyajıdır. Ancak kalıcı olması ve kendi kendine bir standardı olması gereken bir makyaj. Yüzünü yıkadığında çıkardığın bir maske değil. Atalet denilen lanetin yenilmesi gerek dostum. Hem de şimdi. ''Ama kardeşim CORONA var.'' Olsun, dün de domuz gribi vardı, SARS vardı, kolera vardı. Bunlar gelip geçer, ancak kalıcı olan içinde gezen hareketsizlik virüsüdür. Öldürmez ama yaşattığı da söylenemez. Tüm değişimlere karşı bağışıklık kazanmış gibiyiz. Yalnızca tembellik hakkımız var. Ona karşı derin bir sahiplenme duygusu içindeyiz. ''Peki kardeşim ne yapabilirim? lafı uzatma!'' Haklısın, lafı uzattığımın farkındayım. O sebeple konuya gireyim. Mesela ilk olarak Rousseau'nun iş bu kitabını almalısın. Alamıyorsun, biliyorum. Çünkü bir kitabın eline ulaşması epey zaman alıyor. O zaman pdf oku! Nakkal Yayıncılık, Bordo Siyah fark etmez. Netten bulman mümkün. Bazı tecrübeleri edinemeyecek kadar kısa bir hayat yaşıyoruz. Ortalama 70 yıllık ömre sığdırdığımız 7 etkin yıla sahibiz. Bunu ben söylemiyorum, Rousseau söylüyor. Söyledikleri derin bir tecrübenin ürünü. Kitap bir yığın itiraftan ibaret. İtirafların adamı diyorum ben Rousseau'ya, ilk değil son değil bu kitap :) Yanılmışlıklar, pişmanlıklar, ne yapmalı'nın virtüözü sanki (kitap) Kişi kendi özyaşamını daha sanatsal nasıl anlatabilir. Sanatsal denince ''felsefe dili'' olarak bilinen beynin hemen akledemediği cümleler aklınıza gelmesin. Aslında çıplak bir anlatım, olabildiğince sade. Okurken sayfa aralarında, o şifalı cümlelerin içinde kendinizi bulma telaşının yanısıra edebi bir tat da söz konusu. Felsefi soruşturmalar, anlam arayışları, yaklaşan vade, doğayı duyumsama, iyi ve kötünün çemberinden geçmiş vs vs. bir insan var karşınızda. Burada yanlamaya, yalana kesinlikle yer yok. ''İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle baş başayım; artık ne kardeşim var, ne benzerim, ne de dostum.'' böyle başlayan bir kitabın sizi yanıltma imkanı pek yok gibi. Bu kitapta melankolik haz diyebileceğim, sadece gerçek okurların (manyakların) anlayabileceği bir hava var. Kendi hayatı üzerinden ne kadar ders verebilirse onu içten, pazarlıksız veriyor. Kitapla ilgili hatta Rousseau'nun hayatı ile ilgili getirebileceğim eleştirilerin başında tekrarlar geliyor. Ancak bu anlaşılabilir. Bizim hayatımızda tekrarlardan oluşuyor sonuçta ve burada bir özyaşam söz konusu. Anlayamadığım kısım ve beni çok şaşırtan kısım ise evlatlarını yetiştirme yurduna vermesi ve ona getirdiği gereksiz, anlamsız gerekçelendirmeler. Ardından da çocuk sevgisine olan hasretini dışarıda aramalar. Hani önce saçmalarsın da sonra saçmalıklarını bir tartıya koyabilmek adına iyice sıvarsın. İşte buydu hissettiğim. Bu bahsettiğim durum dışında leziz bir kitap okudum. Kendime sorgulamalar ısmarladım, düşünceler ısıttım. Kabuğunda çıkmayı bekleyen planları tasarladım. Bir aslan burcu olarak 'kır zincirlerini gel aşka kanalım seninle' diyorum aklıma. Lütfen siz de bu kitaba bir şans verin arkadaşlar. Pişman olmayacaksınız. Keyifli okumalar. Olmazsa olmaz Abel : youtube.com/watch?v=wSZgwdm...
Yalnız Gezenin Düşleri
Yalnız Gezenin DüşleriJean-Jacques Rousseau · Bordo Siyah Yayınları · 20044,076 okunma
··
400 görüntüleme
L Büşra A. okurunun profil resmi
Güzel sorulardı,Kişisel gelişim kitaplarından hazetmeyen biri olarak diyorum. Dünya klasikleri en güzel geliştiriyor bence.İnsan kendi içine bakması gerekiyor. Zaten davranışlarımızla,algılayışlarımızla gelişiyoruz bunun farkında olmasakta.Güzel noktalara değinmişsiniz. Emeğinize sağlık. :)
Homeless okurunun profil resmi
Ömrümüz sorulara cevap aramakla geçecek sanırım. Teşekkür ederim :)
Esther. Sema okurunun profil resmi
İnsan değişir değiştikçe gelişir geliştikçe bambaşka boyuta evrilir. İnsan hayata. Özgürlük insanın neresindedir? Nedir düşlerin sınırları ve gerçekliğe yansıması? Neyse en iyisi susmalıyım. Yoksa daha cümlelerce soru sıralanır. Eline sağlık:)
Homeless okurunun profil resmi
Bütün sorulara cevap var Rousseau'nun dünyasında. Doğrudur, yanlıştır kendi zihnimizde değerlendirmesini yapalım işte. Teşekkür ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.