Gönderi

İnsanlar, kaslarına, beyin hücrelerine, damar ve sinir sistemlerinin karmaşıklığına rağmen ne kadar da önemsiz yaratıklar olarak görünüyorlardı. Çıp­lak bir gözle bile görülemeyen küçücük bir mikrop, bur­nun içinde nefes alıp verebiliyor ve ciğerlerin hücreleri­ ni yiyip bitirebiliyordu. Tanımlanamaz bir virüs tesadü­ fen ortaya çıkmış ve karaciğerin, dalağın ya da vücudun başka bir organının hücrelerini çılgınca bir hızla çoğal­ tarak onların etrafındaki her şeyi tahrip edebilmişti. Bademciklerden kalbe gitmenin yolunu bulan küçük bir ya­ pışkan damla doğrudan felce yol açabiliyordu. En küçük parmağa batan küçük bir iğne konuşma, görme ve duy­ ma yetisini hepten ortadan kaldırabiliyordu. Öylesine bir hava kabarcığı tesadüfen kana karışıyor ve vücut bir­ denbire pis pis kokup çürümekte olan bir köpek ya da at gibi hareketsiz bir cesede dönüşüyordu.
·
1 görüntüleme
mustafa erdinç