Zekât ve Sadaka Verin
Namazı kılın! Zekâtı verin. Güzel bir ödünçle Allah’a
ödünç verin! Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz
iyiliğin, Allah katında hayrını daha çok, ödülünü daha
büyük olarak bulacaksınız. Allah’tan af dileyin.
Hiç kuşkusuz, Allah çok affedici (Gâfur), çok
esirgeyicidir (Rahîm).
73 Müzzemmil Suresi Ayet 20
Kelime manası itibariyle ‘temizlenme’ ‘arınma’ gibi anlamlara
gelen zekât ile ‘doğrulamak’ ‘tasdik etmek’ gibi anlamlara
gelen sadaka, Kur’ân ayetlerine göre yerine getirilmesi
gereken emirlerden biridir. Yüce Allah kullarını çeşitli rızıklar
ile nimetlendirmiş, rızıkta kimini üstün tutmuş kimini ise
fakir kılmıştır. Kur’ân’a göre bu durum Allah’ın imtihanının
bir neticesidir. İnsanların maddi nimetler açısından farklı kılınması
zengin olanın malından sarf ederek ihtiyaç içindeki kişileri
bu maldan nasiplendirmesi içindir (16/71). Yani Kur’ân’a
göre sahip olduğumuz şeylerde ihtiyaç sahiplerinin de hakkı
vardır. Malın ve paranın yeri geldiğinde insanın kendi canından
bile değerli olabildiği günümüz dünyasında zekât ve sadaka vermek pek çok insana zor gelebilir. Oysaki zekât ve sadakalar
insanın günahlarından arınması için bir vesile kaynağıdır.
Verilen zekât ve sadakanın insanların başına kakılmaması ve
yardım gören insanlardan her hangi bir talep içinde olunmayıp
karşılığın sadece Allah’tan beklenmesi gerekir: “Sadakalar;
Allah’tan bir lütuf olarak yalnızca şunlar içindir: Yoksullar,
düşkünler, kendini hayırlı işlere adayan memurlar,
kalpleri (dine) ısındırılacaklar, özgürlüğünü kaybetmişler,
borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Bilendir
(Alîm’dir), Bilgeliğin Kaynağıdır (Hakîm’dir)” (9/60).
Toplumun hem sosyal hem de ekonomik açıdan rahat ve
huzurlu olabilmesi ve bireylerin temel insani ihtiyaçlarını karşılayabilir
bir seviyeye gelebilmesi için zekât ve sadakaların
teşvik edilmesi ve gerçek anlamda işlevsel bir hale getirilmesi
gerekir. Yukarıdaki ayetten de görüldüğü üzere zekât ve sadakaların
kimlere verileceği ifade edilmektedir. Verilen zekât
ve sadakanın yardım gören kişiye bir eza (sıkıntı/eziyet) haline
getirilmemesi (2/262) ve mümkün olduğunca gizli bir şekilde
verilmesi gerekir: “Sadakaları açıklarsanız bu da güzeldir.
Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu
sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter.”
(2/271).