Gönderi
Bu kitabı bitirmiş olmanın gururunu yaşayarak kitap hakkında düşüncelerimi yazmak istiyorum.
Her şeyden önce, kitaba başlamaya baya çekiniyordum. Kitabın sayfa sayısı oldukça fazla ve bu da benim gözümü korkutmuştu. Daha sonra kitaba gelen güzel yorumları da okuyunca iyice merak edip kitaba başlamaya karar verdim.
Kitaptan genel olarak bahsedecek olursam, kitabın ana konusu olan ‘sefillik’ o kadar başarılı bir şekilde işlenmiş ki, bazı yerlerde karakterlerin çektiği zorluklar karşısında çaresiz kaldım. Özellikle ‘Cosette’ adındaki karakterin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar içinde geçen çocukluğu yüreğime dokundu.
Kitabın olay örgüsü ve kurgusu muazzam. Kitap bir ana karakterin anlatılmasıyla başlıyor ama aslında tüm karakterler birbirleriyle bağlantılı. Bir karakterden diğerine geçmiş yazar ve bunun kitaba çok güzel bir kurgu kazandırdığını düşünüyorum.
Kitabın akıcılığına gelirsek, bazı yerlerde kitabı elimden bırakamadan soluksuz okudum fakat bazı yerlerde de elim gitmedi okumaya. Fransa’nın tarihi, yaşadığı savaşlar hakkında o kadar detaylı bilgi verilmiş ki tarihi seven, tarihe ilgi duyan bir insan olmama rağmen bu kısımlar beni yer yer sıktı. Okuyucuya çok fazla kitabın konusundan, olay örgüsünden bağımsız bilgi aktarımı yapılmış ve bu da okuru kitaptan uzaklaştırıyor. Okurken zorlandığım bir diğer kısım da kitapta çok fazla özel isme yer verilmiş olması.
Sefiller’ in neden Dünya edebiyatında ilk sıralarda yer aldığını kitabı okuyunca çok daha iyi anlıyorsunuz. Sefiller, okurken hem çabucak okuyup bitirmek istediğim, hem de hiç bitmesini istemediğim bir macera oldu benim için. Mutlaka okunması gereken bir başyapıt. Son olarak da Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ nın çevirisinde hiçbir sıkıntı yoktu fakat çok fazla detay, tarihi olaylar okumak istemeyenler farklı yayınevlerinden kısaltılmış metinlere de göz atabilirler.
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.