Gönderi

272 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
Burada inceleme yazan insanların yazılarını okudukça kendi yazdıklarım bana basit kaçıyor gibi geliyor ancak yine de bir şeyler yazmayı istiyorum. Türkiye’nin sayılı cerrahlarından olan kadın hastalıkları ve doğum hocam Sayın Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz’un önerisiyle bu kitabı aldım ve okumaya başladım. Kitap beyin ve sinir cerrahının anılarından oluşuyor ve meraklısı olunmadığı sürece herkesin okuyacağı bir kitap olmadığını düşünüyorum. Kitabı okurken tıpkı İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” kitabını okuduğum zamanki duygular içerisine girdim. “Anlatılan her şeyi anlamak veya söylenen her şeyi uygulamak zorunda değilim, söylenen veya yapılması önerilen şeyleri yapmak için imkanım olmayabilir, okuduklarımın bendeki asıl etkisi bakış açımı genişletmek, at gözlüklerini biraz daha genişletebilmek ve kendime vizyon katabilmek” düşüncesiyle okudum her iki kitabı da. Bu kitap da meslek hayatıma dair bakış açımı genişletebilmemi, vizyonumu biraz daha genişletebilmemi sağladı. Her mesleğin kendi içinde değerli ve gerekli olduğuna inanıyorum ancak doktorluğun diğer mesleklerden çok daha ayrı bir yerde olduğunu düşünüyorum. Böyle düşünmemin nedeni sadece “insan canıyla uğraşmak veya mucizeler yaratıldığını” düşünmem değil. Nedeni bu mesleğin gerçekten tüm hayatınızı ele geçirmesine ve size türlü sıkıntılar, sinir, stres vb. kötü durumları yaşatmasına rağmen yine tüm ilgiyi kendine istiyor olması. Hiçkimsenin kendisini yoran, can sıkan birine veya bir duruma ilgi ve sevgi göstermek istediğini sanmıyorum. Okuduklarımdan ve gördüklerimden yola çıkarak bir kez daha anlıyorum ki bu iş sadece parası iyi veya garanti meslek şeklinde bakılıp seçilecek meslek değil. Bu mesleğe harcanan emeği çok daha az sinir stres ile başka bir işe harcayıp çok daha fazla paralar kazanılabilir, sadece para için bu alana giren insanlar maalesef hayal kırıklığına uğrayacaktır -tabi iyi doktor olmak isteyenler için konuşuyorum, para ve garanti meslek olması açısından da bu mesleği seçen ve işinde iyi olan insanlar var ancak ben bu mesleğe sevdalanmadan yapılamayacağını düşünenlerdenim- Cerrahın anılarını, vakalarını, vermek zorunda olduğu kararları, kurtardığı hayatları, kurtaramadığı hastaları, değiştirdiği hayatları gördükçe bu meslekten hem daha çok korkuyorum hem de daha çok bağlanıyorum. Verdiğin bir karar hastanın felaketi de kurtulma şansı da olabiliyor ve yaşanacakların sana bağlı olması, bunun baskısı bile bu mesleğin sadece para için yapılmaya değer olmadığını gösteriyor. Kimi yerde oldukça ilginç, kimi yerde oldukça sıradan vakalar vardı ancak okurken vakaların teknik ayrıntılarından ziyade, beyin gibi muhteşem ancak bir o kadar gizemli ve hastalıklarının çözülmesinin zor olduğu bir yapının nasıl da bizi hem vezir hem rezil ettiğine odaklandım. Beyin çok korunaklı, her tarafından geçilmez zırhlarla kaplı bir alan ancak kitabın adından da anlaşılacağı gibi “beynine bir kez hava değmeye görsün”, o mükemmel yapıyı koruyan zırh beynin en büyük düşmanı oluverir. Sadece kitabın isminden, kafatasının beynin hem dostu hem düşmanı olduğu durumlardan bile birçok ders, birçok felsefi görüş çıkarılabilir ancak düşündüklerimi verimli bir şekilde aktarma konusunda yeteri kadar iyi olduğuma inanmadığım için diyebileceklerim şimdilik sınırlı. Beni meslek hayatım konusunda düşünmeye iten, kimi zaman duygulandıran, kimi zaman “acaba doktor olmanın zorluğu ile baş edebilecek miyim?” şeklinde kendimi sorgulatan bir kitap oldu. Bazı yerlerde teknik ifadelerden dolayı henüz bir öğrenci olduğum için sıkılsam da kitabı okuyan kişilerin dersler çıkaracağına, okuduklarının hoşuna gideceğine inanıyorum ve iyi okumalar diliyorum.
Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün
Beynine Bir Kez Hava Değmeye GörsünFrank T. Vertosick Jr. · Tübitak Yayınları · 20211,045 okunma
·
515 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.