Gönderi

225 syf.
9/10 puan verdi
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Bugün çok önemli bir yazar ile tanıştım…PEYAMİ SAFA. Betimlemeleri ile bana hastane köşelerinde ıstırap çektiren,sağlıklıyım diye şükrettiren,imkansız bir aşkı derinden hissettiren… Yaptığı kusursuz psikolojik tahlilleri ve mükemmel edebi ifadeleriyle bu durum böyle de anlatılabiliyor muymuş diye şaşırtan bir yazar; Peyami Safa. Bu ismi aklınız da iyi tutun çünkü bu eserini okumaya başladığınız an her eserine saldıracağınız bir adam. KİTAP NE ANLATIYOR? 7 yıl süregelen hastalıktan dolayı 15 yaşındaki bir çocuğun çektiği acılar ve akrabası olan kendinden büyük nüzhet’e olan derin aşkı anlatılmaktadır kısaca. Peyami Safa yani meşhur takma adıyla Server Bedi bu romanı bize 3 bölümde aktarıyor; Hasta çocuğun annesiyle beraber oturduğu fakir ev, uzaktan akrabaları olan emekli bir Paşa’nın köşkü ve en sonunda çilenin başladığı meşhur dokuzuncu hariciye koğuşu. Dokuzuncu Hariciye koğuşu anlaşıldğı üzere yazarın tedavi gördüğü hastanedir. Kitabın en can alıcı yeri de buradan itibaren başlıyor bence. Kitapta üzerinde gerçekten durmak istediğim ve okuyan herkesin çok beğendiği kitaptan tasvirleme örnekleri sunmak istiyorum size; Ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm. (Bacağının ağrısından) "beklemesini onlar kadar bilen yoktur" (Hastanede sıra bekleyen hastalar için) ‘’Nüzhet bana yalan söyledi. Bunu onun yüzüne vurmak istiyorum. Hakikat yalana karşı beni mücadeleye memur ediyor. ‘’ Ve sonra gelen çok etkilendiğim en içten söz... ‘’Dünyanın hiçbir Nüzhet'i yalan söylememelidir.’’ (Sevdiği kızın ona yalan söylediğini düşündüğünde) Buraya bütün etkilendiğim sözleri yazsam büyük ihtimalle yeni bir kitap ortaya çıkacak bunun farkındayım.Siz burada okurken aslında soğumuş bir yemeği yiyorsunuz sıcak yemek istiyorsanız kitabı okumanız lazım. Çünkü ancak böyle hissedilir bütün tadı.Eee edebi haz da kitap bittiğin de tadı damağınızda kalan değil midr?. Böyle bir eser Dokuzuncu Hariciye Koğuşu. Şimdi sıkı durun romanın ortaya çıkışı da çok ilginçtir; Peyami Safa ile Nazım Hikmet aynı dergide çalışmalarıyla birlikte biri muhafazakar biri solcu olmasına rağmen çok yakın arkadaş olurlar.(Tuhaflık bunun neresinde demeyin canım o zaman için zor şeyler bunlar) İkisi iyi başlayan sıkı dostluklarına rağmen çok sonraları araları açılır ünlü iki düşman olurlar ve edebiyat camiasında çok ses getirirler. Biz biraz daha başa yani Nazım Hikmet ile Peyami Safa’nın aralarından su sızmadığı o zamana gidelim sizinle şimdilik. İşte o zamanlardan bir gün; Peyami Safa ile Nazım Hikmet bir arkadaşının evinde oturmaya giderler.Sohbet ederken Peyami Safa anlatır küçüklüğünde başından geçen talihsiz olayları. Nazım Hikmet çok etkilenir ve neden hayatını romana dökmüyorsun diye teşvik eder.Bu ısrarlar sonucunda Peyami Safa ikna olur ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ortaya çıkar. Bakın bu roman ile ilgili ne diyor sevgili Nazım Hikmet; ‘Ben, Peyami'nin bu son romanını üç defa okudum. Otuz defa daha okuyabilirim ve okuyacağım... Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu, Çalıkuşu'na ağlayanların anlaması kabil değildir. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, on bin, yüz bin, bir milyon satardı. Eğer ızdırabı, azabı ve neşeyi coşkun bir ciddiyetle duyan öz ve halis halk kitleleri okuma ve yazma bilselerdi’ Peyami Safa bu romanı Nazım Hikmete ithaf eder yani onun adına sunar. Araları bozulduktan sonra da bunu kaldırmaz sebebini soranlara da;O zamanki duygum öyleydi, o şekilde devam etmesi gerekir.” cevabını verir. Peki Peyami Safa bu kadar başarılıydı da neden çok ses getirmedi? Peyami Safa nın muhafazakar tarafı aslında o zaman ki sanat ve edebiyat camiası tarafından adeta ambargoya uğramasına sebep olmuştur. Üniversitede hoca, köşe yazarı ya da program yapımcıları olmuş insanlar daha çok kendi ideolojilerine yakın kişileri halka anlatmayı tercih etmiş olduklarından adeta Peyami Safa yokmuş gibi davranmışlardır.Özellikle Nazım Hikmet ile olan kapışmalarından sonra ona karşı büyük br cephe oluşmaya başlamıştır. Bakın Atilla İlhan’a Peyami Safa ve eserlerini sorunca, ne cevap veriyor: “O gelecekte okunacak romanlar yazdı.” Bu cümle bile aslında o zamanın ruh halinin özetiydi. Sonuç olarak kitaptan öğrendiğim Peyami Safa’nın çocukluğunda yaşadığı sıkıntıları tutunda sonradan yazarken ki uğradığı haksızlıklar beni çok üzmüştür. Bu kitap bence okunmayı çok hak ediyor… Ve okuyun çünkü ne demişler ; Bilen unutur kitap unutmaz… İyi okumalar
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102.6k okunma
··
348 views
Bir Âşık ı Mehcûr okurunun profil resmi
Gerek yazar ile ilgili gerekse de kitapla ilgili verilen bilgiler doğrultusunda yapılabilecek en iyi en muhteşem incelemeyi yapmışsınız Gökhan bey.Emeğinize sağlık. :))
GöKhAn✓ okurunun profil resmi
Bu cümlelerinizle beni onurlandırdınız. Tşk ederim dilan hanım.:)
1 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.