Gönderi

Bir Germiyen’lı gelmiş, -“Bu pazarın vergisini bana sat.” demektedir. Osman Gazi Hân şaşırıyor, "Vergi nedir ki?" diye soruyor. Adam, “Pazara ne gelse ben ondan para alırım" diye cevap vermiştir. Osman Gazi Hân büsbütün şaşırıyor: "Senin bu pazara gelenlerden alacağın mı vardır ki, para istersin?" Adam açıklıyor: "Hânım; bu töredir. Bütün memleketlerde vardır ki, pâdişah olanlar alır." Osman Gazi Hân öğrenmek istiyor: "Bunu Tanrı mı buyurdu, yoksa beğler kendileri mi yapmıştır?" "Hânım töredir; beğler komuştur." Cevap Osman Gazi Hân’ı çok öfkelendiriyor; Osmancık'laştırıyor: - “Bir kişinin kazandığı başkasının olur mu? Ben onun malına ne koydum ki, bana akçe ver diyeyim? Bre kişi; var git. Gayri bu sözü bana deme ki, sana ziyanım dokunur." Ve, Osman Gazi Hân, bu olayı, Dünyâ’nın en akıl almaz şeyini görmüş gibi, bir sohbet toplantısında ağabeyi Gündüz'le Kumral Abdal ve Yahşı Fakı'ya anlatıyor.. neşelensinler, gülsünler diye. Ne var ki, beklediği olmuyor; Yahşı Fakı, “Hânım" diyor; “âdettir ve Germiyanlı doğrusun söylemiştir. Pazarı bekleyenler bir nesnecik verirler." Osman Gazi Hân düşünüyor, soruyor, soruşturuyor, neden sonra, "Mâdem ki öyledir, bir yük getirip satan herkes iki akçe versin" diyor. Fakat ekliyor: - “Satamayan bir şey vermesin." Ve bir emirle yasallaştırıyor... - “Kim bu kanunumu bozarsa, Allah onun dinini de dünyâsını da bozsun. Kime bir tımar verirsem elinden sebepsiz yere almasınlar. O ölünce oğluna versinler. Çok küçük olsa dahi versinler. O, savaşacak hâle gelinceye kadar sefer vaktinde hizmetkârları sefere gitsin. Her kim bu kanunu tutarsa Allah râzı olsun; eğer neslime bu kanundan başka bir kanun koyduracak olurlarsa edenden ve ettirenden Allah râzı olmasın."
Sayfa 336Kitabı okudu
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.