Gönderi

“Bir sünger ya da izmaritin içindeki aktif kömür üç boyutludur. Bununla birlikte emilimin gerçekleştiği yüzeyler iki boyutludur. Bu örneklerde çok boyutlu yapıların devasa miktarda az boyutlu yapı ihtiva edebildiğini görürsün. Ama makroskobik düzeyde mesele çok boyutlu boşluğun az boyutlu boşluğu ihtiva etme kapasitesidir. Tanrı, büyük patlama sırasında makroskobik dünyayı sadece üç uzaysal boyut ve bir de zaman boyutuyla yaratmış. Ama bu daha yüksek boyutların var olmadığı anlamına gelmez. Mikro ölçekte, daha doğrusu kuantum diyarında, boyut sayısı yediye kadar çıkar. Buna dört boyutlu makroskobik etmenler de eklenince, temel parçacıklar on bir boyutlu uzay zamanı içerisinde kalıyor.” “Ne olmuş yani?” “Ben sadece şu gerçeği açıklamak istiyorum: Evrende bir uygarlığın teknolojik gelişmişliği mikro boyutları kontrol etme ve ondan faydalanma yetisiyle ölçülür. Mikro boyutları kontrol etmeden temel parçacıklardan yararlanmak, çıplak ve kıllı atalarımızın mağaralarda ateş yakmaya başladığında yaptığı şeyle aynıdır. Kimyasal reaksiyonları kontrol etmek, mikro boyutlara hükmedemediğimiz için, mikro parçacıkları yönlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Tabii ki bu kontrol çeşidi de ilkelden gelişmişe kadar bir yelpazeye sahiptir: Ateşten buhar motorlarına ve sonra da jeneratörlere kadar geldik. Artık insanlar mikro partiküllerin tek boyutlu kontrolünde zirveye ulaşmış durumda. Bilgisayar ve nano materyallerimiz var. Ama bunların hepsi mikro boyutun kilitleri açılmadan başarıldı. Evrendeki daha gelişmiş bir medeniyet açısından bakıldığında, ateş, bilgisayar ve Nanoteknoloji temelde birbirinden farklı değildir. Hepsi aynı seviyededir. İnsanları böcek gibi görmesinin sebebi bu. Ve ne yazık ki ben bunun doğru olduğunu düşünüyorum.”
Sayfa 344
·
3 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.