Gönderi

Sorunlu bir yaşam yoktur, sorunları var eden insanlar vardır, önce bunu anlamalısın. Yaşam nasıl sorunlu olabilir? O bir boşluktur, onun içi kalabalık değildir, kalabalık olan senin zihnindir ve yaşam daima boşluğun dansına eşlik eder. Onun içinde sevginin evi vardır ve insanlar bu boşlukta kurulmuş olan sevgi evini ona kattığı anlamlar ile şekillendirir. Öncelikle sen kendini yaşamdan ayrı tutmak ile büyük bir bölünmeyi gerçekleştiriyorsun. Bu evden uzaklaşmaktır ve evden uzaklaştığında sorunlar, savaşlar ardı ardına birbirini takip etmeye başlar. İnsanlar sorunsuz bir yaşam ister, insanlar sevgi ister, insanlar dünyada barışı ve huzuru ister; fakat önce bunları kendi içinde sağlamalısın. Bu, onları dışarıda istemekle olacak bir mesele değildir, senin içsel güzelleşmenle ilgili durumdur. Bir kez kendi içindeki bütünlüğe eriştiğinde bütün cevaplar senin önünde tezahür etmeye başlar. Önce ol! Varlığın olgunlaşmasına odaklı kal, bunu zihni kullanarak yapabilirsin. Fakat sen zihnin seni kullanmasına izin veriyorsun, hayır, zihni sen kullanacaksın ve ancak onu iyice tanıdıktan sonra zihnin ötesine geçebilirsin. Zihnin ötesinde olan her yer sevgi ve mutluluk alanıdır. Yaşadığın tüm bu problemler, ıstıraplar fark eden ile fark edilenin özdeşleşmesinden doğar. Sen bütün sorunları düşüncelerin ile besledin ve onlar her geçen gün daha büyük bir enerji topluluğuna dönüşmeye başladı. Bu enerjiyi yaratan sensin! Şimdi yaşamı suçluyorsun, “o bana hep kötü yüzünü gösteriyor” diye isyanlardasın ve bu durumu kendin yarattığının farkında değilsin! Olan biten her şey senin düşüncelerinden yola çıkarak gerçekleşti ve düşünceler kendi özünden ayrı olduğun için oradadır. Dünyanın içinde olduğun fikri seni güçsüz kılıyor, sen dünyanın içinde değilsin, dünya senin içindedir, bunu unutma! Eğer farkındalığın gelişmemişse yaşam her nefes alışında sana zehir tadı vermeye başlar…
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.