Metroda giderken insan düşüncelere dalar ; karamsar, biraz intihara meyilli, bazen de boş şeyler. Varoluşsal sancıları, yaşanmışlıkların veya "yaşanamamış"lıkların yarattığı yorgunluğu omuzlarında hisseder. Vagondaki diğer insanları kendi yarattığı kalıpların içine sokmaya çalışır, herkesin kendi içinde çok farklı hikayeler taşımalarına rağmen. Belki o kalabalık içindeki yalnızlığına ve tekdüze yaşamına yoldaş arar ama metrodan indiğinde yine yalnız yaşamına devam eder. Her kesimden insan vardır orda, sosyolojik bir deney alanı gibi. Yazar bu kitapta bana bunları anımsattı.