Gönderi

koyun
a) Koyun çoğu kez sıcak iklimde yaşamaktadır. Bu yüzden derisinde böyle kutupta yaşayan hayvanlara mahsus kıllı deriye kesinlikle muhtaç değildir. Nitekim onun kuşağında yaşayan hayvanların tümünde kıllı deriler vardır (inek vs.). Koyun ise, Afrika'da yaşasa bile, bu zengin tüyü taşır ve bu yün sırf insanlar için bu hayvanlara mon­te edilmiştir. Tabii bir takım ukalâlar çıkıp "Yün olumuş ne olmuş, biz sentetik kumaş yapıyoruz" diyebilir. İşte hikmetlerin en incesi burdadır. Yünün taklidini yapmak mümkün olmamıştır. Yün lifleri elektronları vücuttan dışa attığı halde, tüm sentetik kumaşlar elektronu toplayıp depo etmektedir. Bu konuda yaptığım bir TV konuşması dünya yüncülerinin Londra'daki merkezleri tarafından büyük ilgiyle benimsenmiştir. Şimdi âyetin "Ellerimizle işleyip yaptıklarımızdan" cümlesinin sırrını anladınız mı? Yün taklid edilemez, tüm tabii lifler sun'i olarak taklid edildiği halde yün taklid edilemez. b) Koyunun eti de kendi ihtiyacının ötesinde yağ ve protein taşır. Özellikle koyun benzeri hayvanlar gerek protein açısından gerek yağ açısından çok zayıf dokudadır. c) Koyunun sütü de ihtiyacından fazladır. d) Asıl koyunun sırrı bereket hikmetindedir. Bereket matematik ihtimal kuralını aşmak demektir. Bereketi basit ölçüde tasavvufta şöyle tarif ederler: Koyun: Yılda bir kez doğrurur, durmadan yenir. Köpek: Yılda 2 kez 6'şar tane doğurur, herkes yemek şöyle dursun onu besler, öyle iken kıyamete kadar koyun sayısı artar. Köpekten daima fazladır. Elbette bereketi kolay kolay dile getirmek mümkün değildir. Zira o, Fahr-i Kâinat efendimizin hikmetidir. Mü'minlerin bunca maddî manevî baskılara rağmen sayılarının artması gibi bir hikmet. Dünyada bir bakın, müslüman nüfus bir milyara ulaştı.
Sayfa 91 - Damla YayıneviKitabı okudu
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.