Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 1 hours
Merhaba sevgili arkadaşlar daha önce kısa bir inceleme yapmıştım bu kitap ile ilgili. Ancak bu kitabın pek fazla kişi tarafından okunmadığını fark edince , yeniden bir inceleme yapma kararı aldım. Böylelikle belki kitabı okumak isteyecek başka arkadaşlar da olabilir diye düşündüm. Bu kitabın üzerine biraz fazla düşmüş olmamın sebebi kesinlikle kitabın güzelliğinden kaynaklıdır. Bütün okurların bu kitap ile tanışması gerektiğini düşünüyorum. Okurların pişman olmayacağı bir kitaptır. Alıntıları az ancak hikayesi çok akıcı ve etkileyici. ●Edebiyat> kurgu > roman türü olan bu kitabın yazarı olan bige bilgen ile ilgili pek fazla bilgiye ulaşamamakla birlikte toplamda yazmış olduğu 5 kitap olduğunu söyleyebilirim. Öncelikle; -Aşk affetmez -Seni o sanmıştım -seninle evlenir miyim? -Çığ gibi Ve son olarak - "kelebekler çizdim kalbime" kitabıdır. Benim bige bilgen ile tanışmamı sağlayan ilk kitabı çok sevdiğim bir arkadaşımın hediye ettiği "kelebekler çizdim kalbime" kitabı ile oldu. Burdan arkadaşıma da yeniden teşekkür etmek istiyorum. :) Bige Bilgen'in diğer 4 kitabını henüz okumam mümkün olmadı ama kütüphaneme eklemek istiyorum yakın zamanda. Ve umarım onlar için de sizinle paylaşabileceğim bir inceleme hazırlayacağım. Çok uzatmadan incelememe geçeyim istiyorum. . "Kelebekler çizdim kalbime" kitabının giriş bölümünde küçük bir kız çocuğunun bahçede gördüğü kelebekleri annesini çağırarak göstermek istemesi ile başlıyor. Ancak annesi akşam gelecek olan misafirleri için mutfakta hazırlık yapmaktadır ve kızını geçiştirerek akşam için giyeceği elbiseyi düşünmeye başlar. Küçük kız bu arada dışarı çıkmıştır yeniden. Annesi derin düşünceler içinde dalmış haldeyken pencereden içeri devasa bir kelebeğin girdiğini görür . Bu kelebek gökkuşağı gibi rengarenk ve gerçekten çok büyük bir kelebektir. İlk kez bu kadar büyük bir kelebekle karşılaştığı için korkar ve adeta büyülenmiş gibi onu izlemeye başlar. Bir an kızının onu çağırarak bahçede kelebekler olduğunu söylediğini hatırlar ve kızına bakmak için pencereye yönelecekken etrafa, hatta heryere rengarenk boyaların damladığını fark eder . Kanatlarından rengarenk boyalar damlayan bir kelebek görünce panikler kızını görmek için hızlıca bahçeye koşar. Kızı havuz başında gökyüzünde uçan kelebekleri izliyordur. Kadın kasabanın tümünün kelebeklerle kaplı olduğunu görür. Gümüşlük'teki tüm insanlar sokağa çıkmış bu kelebekleri izliyordur. Kadın bu gördüğü manzara karşısında dehşete düşer. Kızı annesinin yüzündeki korkuyu fark eder ve "korkma anne... Onlar bize zarar vermez " der. Annesi bu cümleden sonra yeniden dönüp kelebeklere bakar ve gerçekten zararsız göründüklerini düşünür. Peki bu rengarenk sıvı neydi? Boya mı diye düşünür. Kızı annesinin aklındakileri okumuş gibi yanıtlar; "Boya değil o, kelebekler ağlıyor anne... görmüyor musun? kelebekler ağlıyor. " ● Bu giriş kısmı zaten beni meraklandıran ilk bölüm oldu. Daha sonra hikayenin kahramanlarını ve hayatlarını tanıtan küçük bir bölüm yer alıyor. Biraz sıkıcı gelebilir bu kısım ancak kesinlikle okumaya devam etmelisiniz . Zaten verilen detaylar size hikayeye daha çok hakim olabilmeniz adına karakterlerle özdeşleştirmek için verilen detaylardır. Önce zengin ve köklü bir ailenin tek oğlu olan orhan'dan bahis geçiyor. Orhan'ın ihtişamlı ve herkesin gıpta ettiği bir hayatı vardır. Herşey muhteşemdir, ancak Orhan hayatından memnun değildir. Hayati bir karar alması gerektiğini hissediyordur. Orhan annesi Nezihe hanım ve babası Cüneyt beyin istediği kişi değil, bambaşka bir kendi olmak için elindeki tüm imkanları, ihtişamlı hayatını elinin tersiyle itip tüm bağlarından kurtulması gerektiğini biliyordu. Hayata yeniden ve sıfırdan başlamalıydı. Orhan zengin bir ailenin oğlu olduğu için vazgeçmek üzere olduğu bu hayatta, geride bırakacağı o kadar çok şey vardı ki, herkesin bay mükemmel olarak parmakla gösterdiği, ailesinin medari iftiharı ve koca bir petrol şirketinin başıydı o , aman Allahım kaybedecek ne kadar çok şeyi vardı.. Ama Orhan bunların hepsinden vazgeçip sade ve nezih bir hayat yaşamak istiyordu. Bir gün Orhan yatı ile küçük bir geziye çıkar Marmara'ya oradan egeyi gezmeye başlar. Bu gezinti sırasında ege'de hayatının kararını verir ve artık herşeyi geride bırakacak, yepyeni bir sayfa açacak, sil baştan hayata başlayacaktı. Bu kararı aldığı gün gümüşlük iskelesine demirlemiştir yatını. Gümüşlük kasabasında biraz zaman geçirdikten sonra bu kasabayı çok sevmiş ve yeni hayatına burada başlamaya karar vermiştir. Gümüşlük'te bir pansiyon odası tutar kendine. tanımlı mekanlar, tanımlı işler, tanımlı ilişkiler artık burada hiç biri yoktur. Hepsini geride bırakmış bazen pansiyonda, bazen yatında kalacak, bohem bir hayat yaşayacaktı. Resim çizmeyi seven Orhan bununla ilgili kısa bir dönem ders almış ve yeteneği ile kısa sürede ün salmıştır. Kaldığı pansiyonda bir süre resim ile ilgilendikten sonra yaptığı resimler artık ne pansiyondaki odasina nede yatına sığmamaya başlayınca pansiyonun karşısında bir atölye tutar kendisine. Orada resim çizip satışını yaparak bir anlamda yerleşik düzene geçmiş olacaktı artık. Sonrasında hikayenin 2.ci önemli ismi Sevda'dan bahis geçer. Sevda orhan'dan farklı biridir. Hırçın, isyankar kendi ideolojileri peşinde dedim dedik biridir. Sevda'nın annesi Necla hanım ve babası Haldun bey kızlarının devlet memuru olup düzenli bir maaş almasını isterken Sevda'nın tek istediği ressam olmaktır. Sevda'nın Orhan ile ortak yönü ikisininde ressamlığa gönül vermiş olmalarıdır. Orhan'ın da çizdiği çoğu resim kelebek resmi idi. Sevda'nın da galerisinde kelebek çizimleri oldukça fazladır. İkisi de kelebekler resmi çizmeyi çok severler. Buda başka bir ortak özellikleridir. Sevda resmin akademik eğitimini alıyor ve kendi gibi sanata gönül veren arkadaşlar edinmeyi seviyordur. Sevda ilk sevdiği kişi tarafından aldatılmış ve bunun acısı onun için hala tazedir. Çok sevdiği uğruna eğitim hayatını sonlandırdığı murat onu başka bir kız ile aldatmıştır. Bu kötü durumdan sonra erkeklere karşı olan güveni zedelenmis kimseye artık güvenip sevemiyordur. Sevda hem çok üzgün hemde hayalleri yarım kaldığı için oldukça hassas bi dönem geçirmektedir. Ailesinin ressamlık yapmak istemesine karşı sert tutumları gün geçtikçe artmış ,Sevda ailesinden ayrılarak atölye olarak kullandığı evinde yaşamaya başlamıştır. Sevda da aynı Orhan gibi burda hem resim yapıp satıyor, hemde acısını unutmak için boyalarla figürlerin dünyasına karışıp gidiyordur. Bu sırada bu güzel aşkı katledecek olan 3.ü kişi Nesrin'den bahsedilmiştir. Nesrin doğma büyüme gümüşlük'lü bir kadındır. Güzel sayılabilecek yüzü ve fiziği vardır. Babası o küçükken ölmüş annesi Müjgan hanım ile yaşamaktadır. Müjgan hanım pansiyonun sahibidir. Nesrin evlenme çağına gelince genç bir mühendise gönül vermiş ve evlenme kararı almışlardır. fakat bahtı karaydı Nesrin'in evlendikten 3 ay sonra eşi bir gece aniden kalp krizi geçirerek vefat eder ve Nesrin genç yaşında dul kalır. Nesrin bu durumdan büyük yara almış ve uzun bir süre kimseyi sevememiş yeni bir birliktelik istememiştir. Annesinin yanına pansiyonda dönerek annesiyle çalışmaya devam etmiştir. Bu durum Orhan gelinceye kadar devam eder. Orhan gümüşlük'e gelince Nesrin'in pansiyonun da kalmaya başlamıştır. Nesrin ise orhan'a hep yardımcı olmuş bu sırada da bu eğitimli, yakışıklı, ve duygusal adama aşık olmuştur. Yalnız Orhan Nesrin'i yalnızca iyi bir dost olarak görmektedir. ●Kitabın bu tanıtım bölümü bittikten sonra hikaye başlıyor. Sevda anne ve babasının baskılarından bunalmış olup artık hiç kimse ile konuşmamaya başlar. Bunu fark eden kız kardeşi Sırma ablası ile konuşmak için yanına gider , kısa bir konuşma faslından sonra Sevda Sırma'ya tatile çıkma teklifinde bulunur ve bunun için ailesinden 1 haftalik izin koparmasını ister. Sırma da bu teklifi kabul ederek aileden bunun iznini alır. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Sevda, Sırma ve sırma'nın erkek arkadaşı Hakan beraber gümüşlük'e doğru yol alırlar. Sevda ve orhan'ın tanışması gümüşlük'te olacaktır . Ve o büyük aşk'a gümüşlük kasabası şahitlik edecektir... ● Evet arkadaşlar incelemem tahmin ettiğimden de uzun oldu burada sonlandırmak zorundayım. Hikayenin kalan ve asıl can alıcı kısmını anlatarak sonunu söylemek istemiyorum. Okuyacaklar için bu sürpriz olarak kalsın. Sade bir dille anlatılan büyük bir aşk hikayesidir. Beni gayet memnun eden sonunda hıçkırıklara boğan ve uzun süre etkisinde kaldığım bir kitap oldu. Hem bir solukta okumak isteyecek, hemde veda etmemek için bitmesini istemeyeceğiniz çok güzel bir hikaye. :) Kitabın yazarı olan Bige Bilgen'i gönülden kutlarım ve okuyacak arkadaşlar için şimdiden keyifli okumalar dilerim ... Hoşçakalın :)
Kelebekler Çizdim Kalbime
Kelebekler Çizdim KalbimeBige Bilgen · Feniks Yayınları · 201221 okunma
·
74 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.