Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
'Sana, beni asla tanımamış olan sana'(spoiler içerir)
Herkese merhaba yeni bir inceleme ile karşınızdayım . Kitabı beğendim ,dili akıcı , okurun merakını diri tutabilecek bir kitaptı. Fazla uzatmadan kitap hakkında incelememe geçmek isiyorum. Yüreğinize dokunması dileği ile... Esrarengiz genç kadının ünlü yazar r. ile tek taraflı ilişkisi, ki ne platonik aşktır bu ne de normal bir aşk ilişkisine benzer, aşkın ya da aşk obsesyonunun kişide yaşadığının en büyük kanıtıdır. Türkiye'den bir şair olsa, 'aşk tek kişiliktir' derdi buna. ne diyorduk, bilinmeyen kadının davranış süreci patolojik olmakla birlikte samimiydi ,gerçekti; her ne kadar romantik duygusallıkla kınanabilir düzeyde olsa da. R. tarafından çarçabuk unutulmuş olsa da ondan bir çocuk doğurarak yitirdiği fallus'un yerine canlı bir varlık ikame eder, böylece akıp giden yıllar bir nebze olsun katlanılabilir bir renge bürünür. N itekim doğan çocuk tıpkı babasına benzemektedir, dolayısıyla kadın artık onun sevgisini, ilgisini ve şefkatini daha az özleyecektir. Çocuğunun bakımı nedeniyle de olsa, bu bir kılıftır ve ikiyüzlü viktoryen Avrupa'nın bir eleştirisini içerir, fahişeliği seçmesi varolan düzene karşı bir başkaldırıdır ve bu aynı zamanda bay r'den alınan gizli bir intikamdır da; onun bundan hiç haberi olmasa da. ama gene de bir dönem gelir, r. onunla para karşılığı birlikte olur. Bu detay, erkeksi uygarlığının vurdumduymazlığına dönük bir başka vurgudur. genç kadının r'nin uşağı tarafından tanınması ise iki toplumsal sınıfın bir şekilde de olsa birbirine yakın olduğunun bir ispatıdır. r. onunla üç kez temas kurmuştur ama onu her defasında başka biri zannetmiştir. Uşak ise genç kadını ilk kez çocukken görmesine rağmen hemen ayrımsar. bu kısa dalgalı ilişkiler bütünü Zweig'ın her zamanki burjuvazi karşıtı tutumunun bir sonucudur. R. bu yanıyla ne denli vurdumduymaz, tavsamaz bir kişilik olduğunu belli eder (bunu sanatçı egosantrizmi ile okumak lazım), elbette bilinmeyen kadının bakış açısından. Kendi sınıfı haricindekilere ya tepeden bakmaktadır ya da onlarla kısa dalgalı ilişkiler kurup hemen unutmaktadır. Gene bu detay, halktan, gerçeklerden, gerçekçi insan ilişkilerinden kopuk avrupa edebiyatına dair bir eleştiri içerir; çünkü R.önünde sonunda nam salmış bir edebiyatçıdır. (stefan zweig'a bu noktada tek bir sitem: büyük usta, neden bay R'nin edebi kimliğiyle ilgili hiç renk vermedin? kimdir bu adam, roman mı yazar, hikâye mi? eserlerini okuyanlar onun hakkında ne düşünüyorlardı? muammadır.) Aşk tek kişiliktir, dedik. peki, aşk ölümsüz müdür? bilinmeyen kadının cephesinden bakıldığın öyledir. Kendisi de öldükten sonra aşkının ölümsüzlüğü nasıl sürecektir peki? İşte Zweig'ın parlak çözümü: Bir mektup bırakacaktır geride. Hem R'den intikam alacaktır hem de yaşamı ve mutlak aşkı bir sanat eserine dönüşecektir. ayrıca bu tutku dolu mektup belki de r'ye ölümün ve ölümsüz aşkın ne demek olabileceğini öğretecektir. öyleyse bilinmeyen kadın huzur içinde ölüp çocuğuyla öte dünyada yeniden buluşabileceğinin düşünü kurabilir. Kuracaktır... İşte platonik aşkların mı demeliyim yoksa saplantılı bir kadının hikayesi mi ? Buna karar veremedim . Her okurun şahsi fikri olacağını düşünüyorum . Fakat bunu eklemeliyim ki kitap bittiği zaman etkisinden çıkmamadığım gibi o mektup R. nasıl geldi soruları cevapsız kaldı.. Fazla uzattım sanırım. Konuyu kapattalım bakalım ben etkilendim . Umarım sizler de etkilenirsiniz . Yüreğinize dokunması dileği ile ...
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Panama Yayıncılık · 2019227,3bin okunma
··
56 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.