Gönderi

352 syf.
9/10 puan verdi
Genelde aşırı şekilde övülen, parlatılan ve güncel olan şeylere karşı hep mesafeli olmuşumdur. Kitabı okuyunca kitaba olan ilginin az bile olduğunu hatta ülkemizde daha fazla anlaşılmayı beklediği kanaatine vardım. Kitap herkesin malumu distopya türüne girdiği söylenen bir tür çerçevesinde yazılmış. 1950’li yıllarda 1984 veya geleceği tasvir olarak almış. Genel kanı yazıldığı yıllarda iki kutuplu dünya düzeninde, kapitalizme karşı sosyalizmi yerdiği ve bireysel hakların sınırlandırıldığı tek tip insan yetiştirme ve tek fikir üzerinde insanların fikirlerinin yok sayıldığı düzene karşı yazdığı düşünülse de zannımca yazar zaten yaşanılan gerçekleri anlatmanın üzerinde bir şeylerden bahsediyor olmalı. Mesela böyle bir ülke yokta; İsmini demokrasi (cumhuriyet) ve özgürlük olduğunu iddia ederek ve alttan alta baskı ve totaliterizmin dibine vuran rejimlere karşı insanı uyarmak amacına hizmet etmek gibi. Bir diğeri özellikle dilin insan düşüncelerin aktarmada fikirlerin ve toplumun ilerlemesinde veya geri kalmasında en önemli etkenlerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Kavramları anlatırken karşıtlıkları tezatları dikkatimize sunması kitabın ana karakteristiği diyebiliriz. Şöyleki; Yazara göre totaliter rejim halk için güzel görünen kavramları kullanarak o kavramın tam zıttını insanlara uygulayarak rejimini sürdürebilir. Mesela gerçek bakanlığı verileri kendine göre değiştirip sürekli propaganda yaparak herşeyi güllük gülistanlık gösterebilir. Barış bakanlığı orduyu ve savaşı ,sevgi bakanlığı her türlü şiddetin ve işkencenin yapıldığı bir bakanlığı temsil eder. Yazar zıtlıklarla kelimede kastedilen fikrin zamanla hakiki manasını kaybetmesinin amaçlandığına dikkat çekmiştir. Kitabın ve yazarın en çok dikkat çektiği diğer konu ise dilin çürütülmesi yozlaştırılması ve dil ile insan düşüncelerinin kısıtlanabilmesi ve dumura uğratılmasına yaptığı vurgu olduğunu düşünüyorum. Kitabı okurken en çok dikkatimi çeken diğer bir husus bu örneklerin uzak uzak doğuda bir ülkeye inanılmaz uyması ve oturması beni düşündürdü. Mesela bu sistemle 30 yıl boyunca totaliter tek partili bir rejimi Cumhuriyet veya özgürlük getirilmiş diye gösterebilirsiniz. Dil Kurumu diye bir kurum kurup dilin saf arı hale getirilmesi amaçlandığına inandırılıp 30 yıl öncenin dilini bile anlaşılmayacak hale getirebilirsiniz. Yüzyıllarca biriktirdiğiniz kültürel hafızanızı bir harf değişimi ile yok edebilir ve buna çağdaşlık atfedebilirsiniz. Cemil Meriç “kamus namustur” diyor. Ne ironiki bu kelimeleri bile şu an tam şekliyle yazamıyoruz çünkü Dil Kurumunun şapka inkIlabıyla bu gereksiz ayrıntıdan sizi kurtarmış gibi gösterilebilir. (Buradaki Kamus=sözlük namus ise kanun, yasa veya şimdiki atfedilen ilk akla gelen anlamda dahildir). Toplumları toplum yapan yazılı veya yazılı olmayan kültürel aktarımları anayasaları veya yasaları örf, adet ve gelenekleridir. Bunların tamamı da kelimelerden ve bu kelimelerin hafızada bir karşılığı olmasına dayalıdır. Kelimelerle düşünür kelimelerle anlar ve eylemde bulunuruz. Yazar kelime ve yansıttıkları kavramların rejim tarafından özellikle değiştirilip yerine inanılması istenen kavramın getirildiğini söyler. 2X2=5 gibi istenilen kelime veya kavramın adeta beyne çakarak kabul ettirilmesi örneğini verir. Yine örnek olarak din kurumu kurup amaç o dinin içini boşaltmak olabilir. (ki laiklik diye bir kavramla anayasanızda tüm dinlere inançlara eşit bir şekilde yaklaşmanızı söylemesine rağmen yapılabilir). Savaş açıp ismini barışı amaçlıyoruz diyebilirisiniz.. Yine savaşla insanlara özgürlük getiriyoruz diyebilirsiniz. Bu kavramlar çoğaltılabilir. Özetle bu kitabın ana umdesi dilin kitleleri ve bireyi dumura uğratma veya yönlendirmede ne kadar büyük bir araç olabileceğini düşündürüyor. Ve dahi düşündürdüğü birçok şey olmasına rağmen büyük biraderi fazla kızdırmayalım diyerek konuya son vereyim. Okuyarak kendimizi bu tehlikeye karşı koruyabilirmiyiz bilemiyorum ama galiba bu ne amaçla neyi okuduğunuza göre değişir sanırım.
1984
1984George Orwell · Pearson Education · 2008166.9k okunma
·
8 views
Sultannn okurunun profil resmi
Çok güzel açıklamışsınız, düşüncelerinize sağlık. Bir an gözümün önüne, evlerimizde bizi gözetleyen büyük birader geldi. Kitabı okurken her an büyük birader tarafından gözetlendiğini hissediyor insan. Ne korkunç bir his. Uzun zaman kitabın etkisinden çıkamamıştım. Yine de konuşmayalım, büyük birader her an bizi duyabilir :-)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.