Gönderi

"Bu yazı serisi, 1891 tarihinde Kavalada Elizabeth adında bir yahudi fahişesinden doğan ve babalığı sebzeci olan «Apostolos Grozos» tarafından yazılmıştır. Apostolos Grozos 1915 de Kavaladan Selâniğe giden ve Balkanların komünist mübeşşiri Bulgar yahudisi ve farmason üstadı «Avram Benaroyas» ile temasa geçerek komünizme ve farmasonluğa duhulü ile mâruf sergerdeler arasına karışanlardandır. Kendisi faal bir farmason, bir komünist olduğundan, Doğu Makedonyadaki bütün işçilerini teşkilâtlandırarak kısa zamanda Yunanistanın «Tütün İşçileri Sendikası — K.O.E.» genel başkanlığına getirilmiş ve 1920 de mezkûr sendikanın genel temsilsicî olarak Makedonyaya gönderilmiştir. Lenin, dünyanın muhtelif yerlerinden Moskovaya gelen birçok farmason anarşistlerle birlikte Apostolos Grozos'u da «Kuut» adındaki casusluk mektebine kaydettirerek üç sene tedrise tâbi tutulmuş ve müteâkiben «Polit Büro» nun direktifiyle Yunanistana gönderilmiştir. Senelerce «K.O.B.» sendikasının başkanlığını yapan bu hâin, Batı Trakya, Doğu Makedonya ve İpros gibi eyaletlerde komünizmi yayarak Yunan millî iktisadiyatına ağır darbeler indirmiştir. Tahsil itibariyle ilk okul mezunu olmasına rağmen, bir devre mebusluk dahi yapmıştır. Elyevm Özbekistan'daki on dört kadar Yunan komünistlerinin «Garandok Grictski» dedikleri kızıl kolonilerin başkanı ve Kremlin nezdinde Yunanistanın komünist genel başkanıdır. 1948 de Gramos'ta teşekkül eden kukla cumhuriyetin müessislerindendir. Mâhud idarenin naşiri efkâra «Halk Cephesi — Laiko Metopo» gazetesinde zaman zaman birçok makaleler neşretmiştir. Aşağıya aldığımız yazı 1,2,3,4, ve 5 Eylül 1949 tarihini taşımaktadır ve aynen iktibas edilmiştir. Farmason - komünist olması ve «Kuut» adındaki kızıl casusluk mektebinde yıllarca ders görmesi, bizce mechul olan esrarengiz siyasî hâdiselere vâkıf olmasını te'yid etmektedir: ... Her devlette olduğu gibi, Türkiye'de de komünizme rehberlik eden ve devletin mütesanid idaresini yıkmağa çalışanlar farmason - komünistlerdir. Bu unsurlar; mütareke yıllarında farmason - dönmelerle birlikte çalışarak komünizmi Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar yaymışlardı. Mezkûr tarihte Lenin'in gizli direktifleriyle farmason - komünistler, şu marşı yüzlerce adet teksir ederek İç Anadolu'ya kadar dağıtmışlardır: "-Anadolu şurâlar hükümeti var olsun, İşçilerin emeği üzerine yâr olsun; Uyan mihmetle çalışan yoksul, çıplak hemşehri, İnkılâba durma koş dünyanın hür rençberi" Anadolu'nun bâzı yerlerinde bu marşı terennüm edenler varsa, bu başarımızı şüphesiz farmason - komünistlere borçluyuz. Onlar Kremlin'in en sadık ileri karakollarıdır. Ankara'da "İştirâkiyyun Firmasını" ve Eskişehir'de "Sosyalist" partisini tesis ederek, millî Türk birliğine en ağır darbeyi indirenler, Yahudi dönmeleriyle farmason - komünist yoldaşlarımızdır. Eğer karşımıza her yerde YEŞİL SARIKLI HOCALAR ÇIKMAMIŞ OLSAYDI, BUGÜN TÜRKİYE SOVYETLERİN BÜYÜK ŞÛRALAR ÜYESİ OLACAKTI. Anadolu'nun yerli halkı Türkler, anti Slavist ve komünizme de son derece düşmandırlar. Zira bu doktrini, Slavu - Siyonistlerin Sovyetlerde dikte ederek, Pan-İslâmizme ağır darbeler indirdiklerini bilmektedirler. Bunun içindir ki, bize ve fedakâr yoldaşlarımız farmason - komünistlerle Yahudi dönmelerine karşı müthiş bir antipati mevcuttur. Eğer hakikaten Türkiye'de bu dostlarımız olmasa, Kremlin birçok zorluklarla karşılaşacaktır. Bütün bu âmiller "Polit-Büro"nun dikkat nazarını çekmekte ve Kremlin rüessası, her vesile ile bu zümreyi takdir etmektedir. Muteassıp-askerler, belki bugün bu zümreyi hakir görüyorlarsa da, yarın er-geç takdir edeceklerdir. Zira onlar aydınlar zümresini teşkil etmektedir ve doktrinlerimizi formalize eden bunlardır. Morfolojik otorite; farmason - komünistlerin inhisarı altındadır. GENÇLİĞİ SEKSÜEL İŞTİGALE SEVKEDEREK "HOMOSEKSÜELLİĞİ" UMUMİLEŞTİRMEĞE VAR GÜÇLERİYLE ÇALIŞMAKTADIRLAR. Çünkü karşımızda tahribi elzem olan kuvvet Müteassip - Asker gençliğin bünyesidir. İradenin ve fikrin tahribi müteâkıbendir. Bilhassa son yıllarda Türkiyenin birçok yerlerinde çıkan günlük, haftalık, magazin ve buna benzer neşir organlarında, müstehcen resimler hep gizli maksatlarımıza istinaden intisar etmektedir. Batı ülkelerindeki farmason - komünistler; ancak bu gizli doktrinlerimizi formalize etmekle batı dünyasındaki gençliği din, vatan, ahlâk ve milliyet mefhumlarından tecrid etmişler ve böylelikle onları soysuzlaştırıp melânkolik bir hayata intibak ettirebilmişlerdir. Eğer Türk gençliğini de farmason - komünistlerin vasıtasıyla inhisarımıza almağa muvaffak olabilirsek, beklediğimiz zafer gerçekleşmiş olacaktır. Türk burjuvazisi, askerî - müteassıp ve reaksiyonerdir. Böyle olduğu halde dönmeler, komünistlere para yardımında bulunarak «Yarımay» mecmuasının neşrini temin ettiler. Böylelikle kızıl proleteryanın aydınları, farmasonların muvafakati ile en sert yazıları mezkûr mecmuada neşretmeğe muvaffak oldular. Kemâl Atatürk'ün Türkiyesindeki farmasonlarda, bugün iki cereyan birbiriyle mücadele halindedir. Bunların bir kısmı siyonizme meyletmiştir, diğerleri de komünizmi içtimaî yükselmek için daha aktif telâkki ettiklerinden, dâvamıza hizmeti şiar edinmişlerdir. Nitekim köy enstitüleri ile diğer birçok eğitim müesseselerinde bugün, burcu burcu komünistlik kokmaktadır. Bu kızıl kokuyu komünist farmasonlar yaymışlardır. İşte Kremlin'e sadakat böyle olur! Hasan Âli Yücel, Hakkı Tonguç, Sabahaddin Âli, Pertev Nail, Behice Boran, Niyazi Berkes, Muzaffer Şerif ve Ahmed Emin Yalman gibi kıdemli farmason, komünist mücahidlerimiz dâvamızın samimîliğini ifade eden çetin mücadelelerle üstünlüğümüzü isbat etmişlerdir. Türk gençliğine tahakküm edebilmek için, maarif şûrasına hâkim olmak ve tedrisatı natüralizme inhisar ettirmek, an'aneye, dinî mefhumlara ve ahlâkî düsturlara nihaî öldürücü darbeyi indirmek icabediyor ki, işte bu arzumuz farmason - komünist kardeşlerimizin hummalı gayretleriyle kısmen de olsa gerçekleşmiş bulunuyor. Yoldaşımız büyük üstad Nâzım Hikmet’in affı için farmason - komünistler, tahminin fevkinde bir gayret sarfederek aydınlar üzerinde tesir icra ettiler. Orta ve yüksek tedrisat, Türkiyede farmason-komünistlerin tahakkümü altındadır. Kemalizm, biz komünistler için paravanadır. Bu sebeple kemâlizmi, kızıl proleteryayı ihtilâla sevkedinceye kadar, Türkiyede daima destekleyeceğiz. Beşinci kolumuz farmason - komünistler ve dâvamızın müdafileri, dönme yazarlardır. Basın ve yayın bunların inhisarına girdiği zaman, militarist burjuva günden güne basitleşerek müdafaa imkânlarından mahrum edilecek ve kızıl proleterya ihtilâline zemin hazırlayacaktır. Kemalizm, müsbet reformu sembolize etmekte ise de, biz komünistler için asla! Zira Kemâl Atatürk, farmason localarını faaliyetten men ederken komünizme de hayat hakkı vermiyordu. Bunun içindir ki, Kemalizm ile komünizm, yekdiğerine muhasım birer doktrinlerdir. Biz; ilhamını materyalizmden alan ve natüralizmi aktifleştiren kızıl felsefeyi dikte etmekle vazifeliyiz. Önderlerimiz her yerde olduğu gibi, Türkiyede de farmason - komünistlerdir.” Milis Generali Cevat Rıfat Atilhan, Menemen Hadisesinin İçyüzü, S:32-40, Aykurt Neşriyatı, İzmir, 1970.
Sayfa 32 - Aykurt NeşriyatKitabı okudu
·
68 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.