Gönderi

152 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 36 hours
Kitaba nasıl başlayayım, ne şekilde incelemeye çalışayım bilmiyorum. Zira kitaptaki her sayfa çok önemli ve bilinmesi gerekenlerden oluşuyor. Aslında bir kaç yerde tekrara düşülmüş ama olsundu. Kitapta, yazar Marx hakkında söylenen sözlerin, yapılan yorumların haksızlığından bahsediyor. Ve bunu yapan kimselerin, hem Marksist hem de Kapitalist olduklarını, delilleriyle birlikte çok güzel ifade ediyor. Marx'ın Tanrı'yla bir sorunu olmadığından bahsediyor mesela. Hani "Din, afyondur." sözüne atıf yapanlar var ya, o sözün, o anlamdan ibaret olmadığını anlatıyor. Marx'ın ne din ile ne de milliyet ile derdi olmadığını, tek derdinin "sosyalist" bir yasam olduğunu anlatıyor. Peki nedir Sosyalist Yaşam? Marx'a göre sosyalizm, insanları özgürleştirici yöntemin ilk basamağı. Peki insanlar nasıl özgürleşir? Marx'a göre özgürlük, az şeye sahip olmaktır. Ve sahip olduklarının seni tahakküm altına almamasıdır. Diyor ya Nâzım "yok edin insanın, insana kulluğunu" diye, işte bu Marx'ın özgürlük anlayışı. Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi'nde, en tepede yer alan "kendini gerçekleştirme" evresine nasıl ulaşılacağını söylüyor Marx; kendini yaratmak ile. Peki içinde yaşadığı toplumun nimetlerini, özel mülkiyet adıyla cebine indirenlerin çok olduğu bir toplumda kaç kişi kendisini yaratabilir? Işte bu yüzden Marx, özel mülkiyete karşı. Stalinist Rusya'da oldugu gibi, tüm kaynakların devlet tarafından yönetilmesine de karşı Marx. Işte bu yüzden "halkın tamamının ekonomik hayatta işbirliği yapması ve aktif rol alması gerektiğini" söylüyor. Proleteryayı savunuyor evet ama proletaryanın üstünlüğü eline geçirip burjuvayla savaşmasını savunmuyor. Çünkü Marx insanlar arası üstünlük savaşını saçma buluyor. Marx'ın felsefesinde, bir beyin hücrelerinin birlikte ve sorumluluk alarak işbirliği ve dayanışma ile bilgi üretmesi gibi, sosyal hayata herkesin katılımını istiyor. Işte kapitalizme de bu noktada karşı çıkıyor. Kapitalizm, kanserli bir hücredir çünkü. Ve kanserli hücre, en yakınından başlayarak diğer hücrelere de kanser bulaştırıp vücudu öldürüyor ya hani, işte kapitalizm... Marx için bir diğer konu, yabancılaşma. Bu yabancılaşma, aslında dinde bahsedilen putperestlik. Öyle ki, kapitalist düzende, meta önem kazanıyor. Ve insanlar metalar uğruna yaşıyor. Kendi ihtiyaçları için değil, metalarının ihtiyaçları için çalışıyor. Bu da insanı kendine yabancılaştırıyor. Ve insan, tıpkı taştan put yapıp sonra da onların önünde ibadet eden cahiller gibi, kendi ürettikleri metalardan medet ummaya başlıyor. Marx bu tipteki insanlara "eşya-insan" diyor. Işte bu yüzden Marx, insanın yabancılaşmasının önüne geçmek istiyor. Bunun da yolu tabi ki Sosyalizm.... Herkes aynı parayı kazansın, herkes aynı evde otursun mantığında değil Marx. Marx diyor ki; insanlar para kazanmak zorunda oldukları için kendilerini heba etmesin. Insanlar ekonomi yüzünden hayattan soğumasın. Herkes kendi üzerine düşen sorumluluğu, bilgi ve yeteneklerine göre yerine getirse, zaten ortada ne sömüren kalır ne de sömürülen. Birileri bin odali evlerde sefa sürecek diye halk neden tek odalı barakalarda sürünsün diyor. Insanların para kazanma, malk mülk edinme ve gösteriş yapma hırslarını elinden alsak, sizce dünya çok daha güvenli ve mutlu olmaz mıydı??? Insanların kendilerini korumak için, herhangi bir kitleye girdiğini itiraf eden Marx, buna da son derece karşı. Çünkü bu, fanatiklik psikolojisini doğuruyor. Marx buna da karşı geliyor. Varoluşçu Felsefenin ete kemiğe bürünmüş hali, tek bir halkın, zümrenin, dini grubunun değil; tüm canlıların salahiyetini savunuyor Marx. FROMM, kitapta Marx'ı "mesih" olarak ifade ediyor. O'nun düşüncesinin peygamberler ile aynı olduğunu ancak kökeninin din olmamasından ötürü, yeterince anlaşılmadığını söylüyor. Geçtiğimiz hafta; kapitalist düzenin aktörlerinden olan bir ismin yazdığı "bir ekonomik tetikçinin itirafları" kitabını okuduktan sonra, Marx'i daha da iyi anladığımı düşünüyorum. Hatta az bile demiş. Sözün kısası, bir çok kişinin ütopya adıyla kaleme aldığı ne varsa, Marx bunları felsefe haline getirmiş, sonra toplumsal hayata uygulama biçimini düşünmüş ve işçilerden başlamış. Çünkü isçiler, bu halkadaki en mazlum insanlar.... Ben belki derdimi anlatamadım ancak bu kitapta, Marx'ın derdini çok iyi anlayabiliyorsunuz. Zaten önemli olan da o değil mi?
Marx'ın İnsan Anlayışı
Marx'ın İnsan AnlayışıErich Fromm · Say Yayınları · 2014209 okunma
··
284 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.