Gönderi

132 syf.
10/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Nejat Andronicus
YouTube kitap kanalımda Shakespeare'in hayatı, mutlaka okunması gereken kitapları ve kronolojik okuma sırası hakkında bilgi edinebilirsiniz: ytbe.one/rGxh2RVjmNU Nejat İşler'in Barda adlı filmini izleyen var mı aramızda? 1997 yılında Ankara'da bir barda gerçekleşen ve bir grup gence uygulanan tecavüz, işkence ve cinayeti konu edinen bu film ile kendisinden yaklaşık 400 yıl önce 1594 yılında yazılmış Titus Andronicus adlı oyun arasında nasıl bir bağ kurabiliriz? İçerisinde en az beş adet bıçaklanma, iki adet boğaz kesilmesi, bir adet el kesilmesi, bir adet tecavüz ve bir adet de dil kesilmesi geçen ve tiyatroda icra edilmesi en zor oyunların birinden bahsediyorum. Barda filminde de Nejat İşler yani Selim, "Yaşadığınız hayat bedava sizin" der ve aslında başaramadıkları ve elde edemedikleri her şey için başkalarını suçlar, bunun için o gece grubuyla birlikte akla hayale gelmeyecek suçlar işleyip masum insanlara işkence ederler. Peki, işkence edilenin haklılığı ve zalimin cezalandırılması söz konusu ise bu oyunun seyircisi olan bizler hangi taraftayızdır?
Titus Andronicus
Titus Andronicus
kitabı Shakespeare'in yazdığı ilk tragedyadır. Bu da bizi değerli çevirmen Özdemir Nutku'nun
Dram Sanatı
Dram Sanatı
kitabına yönlendirir: "Bu dönemin ve bütün çağların en önemli tragedya yazarı hiç kuşkusuz Shakespeare'dir." (s. 54) Özdemir Nutku'ya göre hiç şüphesiz, bir oyunun oyun ya da bir tragedyanın da tragedya olmasını sağlayan şey seyircidir veya seyircinin o oyun içerisine girebilmesidir. Peki, Barda filmiyle Titus Andronicus kitabında seyirci hangi tarafta durur? Bizim için yazılmış kitapları okuyan okurlar, kaydedilmiş şarkıları dinleyen dinleyiciler, çekilmiş dizileri ve filmleri izleyen izleyicilerin hepsi aslında birer seyircidir ve her seyirci de okuduğu, dinlediği, izlediği şeyleri kendi seyir ve ödül-ceza anlayışına göre değerlendirme lüksüne sahiptir. Biz Barda filmindeki işkenceleri de Titus Andronicus kitabındaki vahşetleri de gördüğümüzde kendi ceza anlayışımızı ve kavrayışımızı sorgularız. Hedefini şaşırmış ve şiddete karşı başka türde bir şiddet doğuran bu içi kof şiddet aslında Terör, Şiddet ve Toplum kitabında şu alıntıyla birlikte özetlenmiştir: "Bugün gelmiş olduğumuz yerde, siyasi, sosyolojik, antropolojik ve sanatsal anlamda her türlü şiddet öğesinin kullanımı, hedefsiz, telos’suz ve töz’süz, nereye gittiği belli olmayan ve kendi etrafında, kendi ekseninde dönen bir şiddetin dağılması üzerine kuruludur." Sarsılan eril hakimiyetin tekrar kurulmaya çalışılması ve erkek hegemonyasının gerek kadın üzerinde gerekse de bir devlet üzerinde sağlanmaya çalışılması hem Barda filminde Nejat İşler'in grubunun o mekanı sahiplenmesinde hem de Titus Andronicus kitabında Titus ve Romalıların kendi hükümdarlıklarını korumayı istemesinde ortaya çıkar. Bu konuda da Alman siyaset bilimci Hannah Arendt'in çok yerinde bir görüşü vardır: "Birinin mutlak hâkimiyetini kurduğu yerde diğeri barınamaz. Şiddet iktidarın tehlikeye girdiği anda ortaya çıkar." (s. 104,
Şiddet Üzerine
Şiddet Üzerine
) Diğer bir mevzu da namus ve cinsellik konusu mesela. Kadınlık, erkekliğin kanıtlanmasının narsistik bir şekilde uygulanmaya çalışıldığı, kadın cinsinin erkek için bir araç sayılıp erkeğin onun üzerinde istediği gibi hakimiyet kurabileceği nedensiz bir şiddet döngüsünün içerisinde sıkışmıştır. Barda filmiyle Titus Andronicus'un bu yüzden birbirlerine çok benzediğini düşünüyorum. Erken dönem Shakespeare'in karakter tasarımları açısından en başarılı eserlerinden biri olduğunu çok rahat söyleyebilirim.
Titus Andronicus
Titus AndronicusWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2014827 okunma
··
1.645 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.