Gönderi

Geçmişlerin Ardından Kur'an Okumak
Ma’kıl b. Yesâr’dan (r.a) rivâyet edildiğine göre Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:“Ölülerinize Yâsîn okuyunuz”157. AÇIKLAMA Hadisin isnâdı hakkında şu teknik bilginin verilmesinde fayda vardır:Rivâyetin “Ebû Osman ve leyse bi’n-Nehdî an Ebîh” şeklindeki isnad zinciri tartışılmış; Ali b. el-Medînî (v. 234/848) ve Zehebî (v. 748/1347) gibi âlimler onun için meçhul, Münzirî meşhur değil derken, İbn Hıbbân (v. 354/965) onu es-Sikât mda zikretmiş, İbn Hacer el-Askalânî de (v. 852/1448) et-Takrîb’inde onun makbul olduğunu ifade etmiştir158.Yemenli hadis ve fıkıh âlimi Şevkânî (v. 1250/1834), bahis konusu hadisin isnadının hasen olduğu görüşündedir159. İbn Hıbbân Sahihinde, “Ölülerinize Yâsîn okuyunuz” hadisini zikrettikten sonra, Ebû Hâtim’den naklen bununla ölmek üzere olan kimsenin kastedildiğini (men hadarathul-meniyye) ve “Ölülerinize kelime-i tevhidi (lâ ilâhe illallah) telkin ediniz” hadisinin de bu mânada olduğunu söyler160.Nitekim Ebû Zerr el-Gıfârî (r.a) ile Ebu’d-Derdâ (r.a), Rasûl-i Ekrem’den şu rivâyette bulunmuşlardır:“Ölen/ ölmek üzere olan birisinin yanında Yâsîn okunursa, Allah onun halini hafifletir”161 .Bu demektir ki, ölüm döşeğinde/ hâlet-i ihtizarda bulunan bir hasta üzerine Yâsîn sûresini okumak, ruhun bedenden ayrılışını kolaylaştıran faydalı bir ameldir. Bu hususta bir ihtilaf yoktur. Ölmüşlerin ardından veya kabir üzerine Yâsîn sûresini okumak ise ulemâ arasında münakaşa konusu olmuştur. Şevkânî, söz konusu münakaşaya yer verdikten sonra şu değerlendirmeyi yapar:“Hadisin lafzı ölüler hakkında gayet açıktır. Onun, ölmek üzere olan diri kimseye (muhtazar) şümulü mecazdır. Mecâza ise ancak bir karine (delil, ipucu) olması halinde gidilir162. Cemaat halinde ölünün yanında veya kabri üzerine Yâsîn okumak ile mescitte veya evinde Kuranın tamamını (hatim) veya bir kısmını ölü için okumak arasında bir fark yoktur163. “İnsanın, özel olarak kabrin yanında veya uzağında Kuran okuyarak, vefat eden ana babası, yakınları ve dostlarının, genel olarak Müslüman geçmişlerin ruhlarına hediye etmesi câiz ve mümkün müdür?” suâline İbnü’s-Salâh (v. 643/1245) şu cevabı verir:“Bu mevzuda fakihler arasında farklı görüşler var. Halkın ekseriyetinin amel ve tatbikâtı bunun cevaz ve imkânını gösterir. Bunu istediğinde insan, “Allahım, (Kur an’dan) okudukları mı falana ulaştır!” demeli ve böylelikle onu dua kılmalıdır. Bu hususta yakın ile uzak değişmez”164 .İbn Hacer el-Askalânî de kendisine sorulan “kırâatin sevabı ölüye ulaşır mı?” suâline şu cevabı verir:“Bu meşhur bir meseledir. Bu mevzuda ben bir risale yazdım. Hâsıl-ı kelam, mütekaddim ulemânın ekseriyeti, okunan Kur’an’ın sevabının ölüye ulaşacağı görüşündedir. Tercih edilen görüş ise, bu amelin müstehap olması ve çokça yapılmasıdır. Ayrıca bu mesele (sevabın ölüye ulaşması) hakkında kat’i bir şey söylemekten geri durmaktır”165. Bu demektir ki, okunan Kuran ve bağışlanan sevap, makbul ve müstecâb olup olmadığı bilinmeyen dua mesabesindedir. Yüce Kuran, şu beyanı ile gelmiş-geçmiş müminleri dua, hayır ve rahmetle yâd edenleri över:“Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla, iman edenlere karşı kalplerimizde hiçbir kin bırakma. Rabbimiz, şüphesiz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin!”166. Meşhur hadis âlimi Yahya b. Maîn (v. 233/847), kendisine kabir yanında kırâat meselesi sorulduğunda, Abdullah İbn Ömer’in bunu müstehap görerek Bakara sûresinin baş ve son tarafını başı ucunda okunmasını vasiyet ettiğine dair bilgiyi naklederek cevap vermiştir167. Ayrıca Ahmed b. Hanbel (v. 241/855), kendisine seleften bir haber ulaşmadığından defin esnasında kabir yanında Kuran okumayı önceleri kabul etmediği halde, sonraları Abdullah b. Ömer’in kabri yanında Bakara sûresinin ilk ve son âyetlerinin okunmasını emrettiğine/ vasiyet ettiğine dair sağlam bilgiye sahip olduğunda ilk görüşünden vazgeçmiş ve okumaya ruhsat vermiştir. Ensar’dan bazılarının kabri başında Bakara sûresinin Ne var ki, Kuranın ihlâs ile yani, hiçbir maddi menfaat beklentisi olmaksızın yalnız Allah rızasını kazanmak için okunması lazımdır. Nitekim “Yâsîn Kuran’ın kalbidir. Allah’ı ve âhiret gününü düşünerek onu okuyan kimse mutlaka bağışlanır. Onu ölülerinize okuyun!”169 ve “Kuranı okuyun lâkin (lafız ve mânada) haddi aşmayın. Onunla amelden uzaklaşmayın. Onu menfaat aracı olarak kullanmayın/geçim vasıtası yapmayın ve onunla servetinizi çoğaltmayın!”170 hadisi bu hususu açıklar. Aksi halde okunan Kuranın ne okuyucuya ne de ölmek üzere veya ölmüş olana faydası dokunur. .... **** 157.Ebû Dâvud, Cenâiz, 20; İbn Mâce, Cenâiz, 4; Ahmed b. Hanbel, V, 26, 27;Nesâî, Amelul-yevm ve’l-leyle, s. 308; Beyhakî, es-Sünenul-kübrâ, III, 38 158.Bkz. Mizzî, Tehzîbul-kemâl, XXXIV, 74-76; İbn Hacer, Takrîbü’t-tehzîb, s. 657. 159 Şevkânî, İrşâdus-sâil, s. 46. Şuayb el-Arnavut (bkz. İbh Hıbbân, a.g.e.,VII, 269 dn.), hadisin isnadını zayıf olarak değerlendirir. Bu konuda onun, Şevkânî’nin her iki eserindeki tesbiti tahlil etmediği görülür. 160 îbn Hıbbân, Sahih, VII, 269-271. 161 Şevkânî, Neylü’l-evtâr, IV, 52. 162 Şevkânî, a.g.e., IV, 52. 163 Şevkânî, İrşâdü’s-sâil, s. 46 164.İbnü’s-Salâh, Fetâvâ, s. 59. 165 İbn Hacer, Fetâvâ, s. 20. 166 Haşr 59/10 167 Rivâyet için bkz. Beyhakî, es-Sünenul-kübrâ, IV, 56. 168 Bkz. İbn Teymiyye, Mecmuu l-fetâvâ, XXIV, 176; İbnü’I-Kayyim, er-Rûh s. 12. İbnü’I-Kayyim, Abdülhakk (el-İşbîlî)’den naklettiği haberi, Abdul lah b. Ömer’in kabri yanında (inde kabrih) Bakara sûresinin okunmasın emrettiği, İbn Teymiyye ise defni esnasında (inde defnih) okunmasın vasiyyet ettiği şeklinde verir. İbn Teymiyye, definden sonra bir şey nak ledilmediğinden yapılacak bir uygulamanın bidat olduğunu da söyler. 169 Ahmed b. Hanbel, V, 26; Şevkânî, a.g.e., IV, 52. Verilen isnad zinciri, an racülin ar ebîh an Ma kıl b. Yesâr şeklinde olup bünyesinde meçhul ve mübhem râvi taşır.170 Ahmed b. Hanbel, III, 428,444; Tahâvî, Şerhu maâni’l-âsâr, III, 17-18, IV, 127.
·
46 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.