Gönderi

272 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Kitap Kemal Sayar' ın okuduğum ikinci kitabı. İlk kitabı şiirlerle küçük ruha dokunan hikayelerle gelişiyordu. Onu okuduktan sonra açıkçası böyle bir kitap olmasını beklemiyordum Hüzün Hastalığı' nın. Bildiğimiz üzere Kemal Sayar bir psikiyatrist ve bu mesleki kimliğini kendi benliğinden ayrı tutabilmiş bir psikiyatrist benim fikrime göre. Kitabımız denemeler şeklinde ilerliyor. Bazı bazı kısa bazı bazı uzun şekilde yazılmış denemeleri yazarımızın. Kitabın adı bizleri yanıltmasın hüzün hastalığına yazarımız kendi değil batının veyahut modern tıbbın, psikiyatrinin deyimiyle değiniyor. Ve psikiyatrinin her şeye bir etiket yapıştırması bir ad bulmaya çalışması insanları ayrıştırma hastalığı!! elimizde tek kalan belki de bizi biz yapan insan yapan hüznümüze de minör depresyon adını vermeyi kendine bir hak olarak görüyor. Ve tabiki bu psikiyatri dediğimiz alanın yanıldığı alanlar da olabiliyor. Çünkü psikiyatrinin hastalık dediği şey aslında kültürel süzgeçten geçtiği zaman belkş de bazı ülkeler için hastalık olmayabiliyor. Yazarımızın örneğiyle İran ve Hindistanda dertli içine kapanık kendi halinde insan ideal insandır. Fakat gelgelelim bu tür bir insanı alıp Amerikaya götürdüğünüz zaman muhtemeldir ki deli diyeceklerdir ve hemen bir kategorilendirme yapacaklardır. Deli demişken Psikiyatri elimizden deli olma hakkımızı almaya çalışıyor. Hem de deli olmak delirmek bütün bu olanlada dur demek anlamına gelirken. Psikiyatrinin dini tamamen iyileştirmede saf dışı bırakması veya iletişimi yani insan insana iletişimi pek önemsememesi; psikiyatrinin hastayı tam iyileştirme ama az da olsa ilerleme olsun olsun ki para kazanalim!! Mantığı modern tıptaki amaçla sanırım aynı amacı taşıyor. Tabiki pazar arayışı. Bedenlerimiz zaten birer pazar yeri olmuşken; alınan apandistler, kesilen karınlar, verilen kemoterapiler... şimdi de ruha bir saldırı bir pazar arayışı içine giriyor modern hayatın modern tıbbı indirgersek modern psikiyatrisi. Dinin iyileşmelerde ehlileştirmede ve rehabilite etmedeki desteği yadsınamaz bir gerçekken bunu göz ardı etmeleri neye hizmet olabilir ki? Kaldı ki eskiden kişinin şahsi seçimi olan ve günah sayılan şeylerin şuan birer hastalığa çevrilmesi de tesadüf olamaz sanıyorum. Alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, sigara bağımlılığı.. gibi gibi durumlar günah iken kaşla göz arası nasıl buralara kadar geldi? Durun bir düşünelim tabiki ilaç satmak için satarken başka hastalıklar çıkarmak ve bu sefer de başka pazara başka kurban.. bu böyle böyle gider. Halbuki manen dinginlenmiş veyahut dini vecibeleri yerine getirmek isteyen insan emin olun yeri gelir jet hızıyla bunları terkeder. Fakat tabiki de bu istenmiyor. Avm de alışveriş çılgınlığı da artık bir hastalık olarak görülür oldu? Sebep bize bu empoze edildi "benim canım sıkılınca alışveriş yapmasam kendime gelemem asla hemen gidip bikaç alış-veriş yapıp rahatlamam lazım" mantığı diziler, reklamlar, filmlerle verildi. Ve sonra bu bir hastalık dendi. Çok farklı oyunlar döndüğü kesin kukla gibi bizi oynattıkları da tabi öte taraftan benim seçimim benim kararım sloganını da alttan veriyolar ki bunu söylediğiniz eleştirdiğiniz kişinin anında size tabiri caizse cırlasın "benim seçimim, benim kararım!!!" Bu yazdıklarım ilk bölümdü. İkinci bölümde daha çok psikiyatrinin kendine has kavramlarıyla beraber açıklamalarını yapıyor ve dürüst olmak gerekirse bu kitabın bu bölümü bi süre sonra dönüp bir daha okumam gerekecek. Bana fazlaca yabancı kelime vardı. Ele aldığı diğer konularan biri de ölüm ve yaşlılıktan korkan bir modern tıp ve psikiyatri. Bu tabi neye sebep oldu estetikler ve gelsin paralar kurulsun pazarlar. Bir de beyin ölümünün gerçekleşmesi ve beyin ölümü gerçekleşen kişinin fişinin çekişmesi durumu var. Vücut sıcak kalp atıyor ama kişinin kişilik hakları gözardı edilerek yakınlarına çekelim fişi deniyor. Neden tabiki bir pazar arayışı daha organ nakli. Yazılacak çok şey var altını çizmeye kalksam hepsi çizilecek bir kitap kesinlikle okunmalı diyorum. Tavsiyedir. Alıntılar: -Hayatlarımız modern zamanlarda ev hayatı/iş hayatı/eğlence hayatı diye bölümleneli beri, yanımızdan maskelerimizi eksik etmiyoruz. Biz daima üstün ve güçlü olmak, öyle görünmek istiyoruz. -Üstelik her gün daha bir karmaşıklaşan hayat modern insana yeni stres odakları yaratıyor. -Geleneksel toplumlarda deliler toplum içinde ayakta tutulurlardı. Horlanmaz ve hapsedilmezlerdi. Modern toplumlarda itilip kakılıyor, tımar ediliyor, hizaya sokuluyorlar
Hüzün Hastalığı
Hüzün HastalığıKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20181,355 okunma
··
532 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.