Gönderi

281 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Herkese merhabalar; bir şeyler yazma konusunda zerre becerisi olmayan ben, cahil cesaretine tutulup inceleme yazmaya karar verdim. Umuyorum ki kafa üstü yere çakılıp henüz başlamadan biten bir inceleme yazma serüvenim olmaz. Girizgah kısmını fazla abartmadan vira bismillah deyip başlayayım.  Öncelikle belirtmek isterim ki Stefan Zweig seven bir insanım. Kitaplarını okurken hep 'yav bu adam şu kadar sayfaya nasıl bu kadar duygu sığdırmış' diye düşünüp 'ay ben şok, ben iptal' modunda okurum kendilerini. Gel gelelim ki bu kitap pek duygu içerikli değil. Genel olarak dünya tarihinde önemli yeri olan olayları anlatmış. Kitapta 14 farklı olay anlatılmış. Tek tek hepsi hakkında yorum yapmam halinde inceleme çok uzun olacağı gibi bence gereği de yok. Beni çok etkileyen ve hakkında yorum yapmak istediklerime değinip hemen bitirmek istiyorum.                      ----------Spoiler alert----------- *"Güney kutbu için mücadele" beni en çok etkileyenlerden. Bu bölümde henüz keşfedilmeyen bu bölgeyi ilk keşfeden olmak için zorlu bir yolculuğa çıkmayı göze alabilen, bu uğurda yeni doğan çocuğunu bile bırakan İngiliz kaptan Scott komutasında ki insanlar anlatılıyor. Beni etkileyen kısım binbir uğraş, zahmet ve hevesle vardıkları kutup bölgesinin çok kısa bir zaman farkıyla Norveçli Amundsen tarafından keşfedilmiş olduğunu farkettikleri kısımdı. O hayal kırıklığı, verdikleri mücadelenin boşa gittiğini düşündükleri için dönüş yolunda ki umutsuzluk ve bıkkınlıkları ve son olarak karşılaştıkları talihsizlikler yüzünden ölüp buzdan camsı tabutlarında aylarca kalmaları beni çok etkiledi. Kaptan Scott'ın ölmeden önce kendi ailesine, ülkesine ve ölen arkadaşlarının ailelerine elleri soğuktan tutmaz oluncaya kadar mektuplar yazması, ölürken arkadaşına sarılıp ölmesi oldukça duygusal ve hayran olunacak bir davranıştı benim için. Ben onun yerinde olsam ağlamaktan mektup falan yazamazdım açıkçası :(( *"Eldorado'nun keşfi", bu bölümde anlatılan adama ilk başta kızmakla birlikte sonuna üzüldüm açıkçası. Zenginliğin bir adamın kapısını birden fazla nasıl çalabileceğini ve bu zenginlik giderken fırsat bu fırsattır diyen hayatın nasıl ağır darbeler vurabileceğini gördüm. Üzüldüm sana J. A. Suter.  *"Waterloo'da yazıyı değiştiren an" bu bölümde ise gerektiğinde sorumluluk ve risk alabilmenin önemini gördüm. Basit bir adam olarak nitelendirilen Mareşal Grouchy'nin risk alamadığı için koca Napoléon'un nasıl yerle bir olduğunu okudum. "Adam dünyaya karşı savaştı, basit bir adamın risk alamadı diye yerle bir oldu ya la" dedim içimden. "Eeeeyyyy Napoléon sen kimsin yha, bi adamın seni yerle bir etmeye yetti,görüyon mu " diye de devam ettim düşüncelerime. Neyse buraları geçelim. Skip skip skip.  *"Bizans'ın fethi" diğer bölümlerde az konuşmuşum gibi hakkında en fazla yorum yapmak istediğim bölüm. Pek tabi olarak insanların bizim gibi düşünmesini bekleyemeyiz. O yüzden yazarın Fatih Sultan Mehmet hakkında yazdığı şeylere hiç yorum yapmayacağım. Benim değinmek istediğim kısım yazarın belirttiği gibi şans eseri olarak bu şehrin fethedilmediği. İki kitabı kaynak olarak gösterip yorum yapmak istiyorum. Bunlardan ilki Aytunç Altındal'ın
Türkiye ve Ortodokslar
Türkiye ve Ortodokslar
 adlı kitabı. Bu kitap; fetih sırasında Roma ve İstanbul'un arasının dini sebepler yüzünden açık olduğunu, İstanbul, Roma ve papanın üstünlüğünü tanımadığı için yardım alamadığını anlatıyor. Bu anlaşmazlık yüzünden ve siyasi sebeplerle Papalık Osmanlı ordusuna yardım edip Macaristan'dan topçular gönderiyor ve bu adamlar tarihin en güçlü toplarını döküyorlar. Bir önce ki adımda ise Italya'dan en güvendikleri adamları gönderip Rumelihisarı'nın yapılmasına katkıda bulunmușlardı deniyor. (bkz: sayfa 60-62 Alfa Yayınları) Bir diğer kitap ise yine Aytunç Altındal'ın 
Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri
 adlı kitabı. Bu kitapta da aynı şeyler 157-162 sayfaları arasında anlatılıyor (Alfa Yayınları) o yüzden tekrar yazmayacağım yazan şeyleri. Demek istediğim Zweig'in anlattığı gibi Macar adamın daha çok para için Osmanlı'ya yardım edip açık unutulan bir kapı sayesinde bu zaferin kazanılmadığı. (böyle yazdığın için üzgünüm Zweig)  Huhhh bu kadar yazıdan sonra toparlanam gerekirse okuyun bu kitabı arkadaşlar. Güzeldir. Diğer  Stefan Zweig kitapları kadar duygu yüklü olmasada anlatımı yeter diyorum. İncelememi buraya kadar okuyanlara da ayrıca teşekkür ederim (Ne azim varmış sizde.) İyi okumalarınız, mutlu günleriniz olsun
İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği Anlar
İnsanlığın Yıldızının Yükseldiği AnlarStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20195,6bin okunma
··
88 görüntüleme
ismail okurunun profil resmi
Beni etkileyen yerleri incelemenize almissiniz zaten ben gayet guzel ve hoş bir dille anlatmişsiniz emeginize sağlik Okuduğum bir eseri başkasindan yorumunu dinlemek hoşuma gidiyor Bu arada çabuk bitirdin benim gibi 1 ayda bitirmedin 🤣 Tekrardan emegine saglik
Merve okurunun profil resmi
Okuduğun ve beğendiğin için ben teşekkür ederim İsmail 🤗🌼
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.