Gönderi

Hayırlı ramazanlar
—ALINTI— “Serçe Allah’a küsmüştü. Günler geçiyordu ve serçe hiçbir şey söylemiyordu. İçine kapanmış derin bir hüzne boğulmuştu. Artık Rabbine bir şey demiyor ve onunla konuşmuyordu! Melekler merakla Allah’a serçeyi soruyorlardı ve her defasında Allah, meleklere “o gelecek” diye cevap veriyordu. “Çünkü onun sesini duyacak tek kulak benim ve onun minik kalbindeki derdini anlayacak olan da tek benim” diyordu. Bir zaman sonra serçe, kalbi hüzün, gözü yaşla dolu bir halde bir ağacın dalına kondu. Hiçbir şey söylemiyor; sessiz sessiz bekliyordu. Allah Teâla serçeye seslendi! Söyle bana! Canını sıkan ve kalbini hüzne boğan derdin nedir senin? Melekler, serçe ne söyleyecek diye merakla ona bakıyordu. Serçe mahzun biraz da sitemli ses tonuyla: “Yorulduğumda dinlendiğim, üşüdüğümde sığındığım küçücük bir yuvam vardı. Kimseyi rahatsız etmiyordum ve kocaman Dünya’da da, ufacık bir yerdi; kimsenin yerini dar etmiyordu. Sen onu da bana çok gördün. Neydi o zamansız fırtına? Esip yıktı yuvamı ve beni yuvasız bıraktı…” Serçe artık konuşamadı ve sözleri boğazında düğümlendi. Sessizlik, Arş-ı Rahman’da yankılanıyordu ve melekler başlarını eğmiş, Allah’ın vereceği cevabı bekliyordu. Allah Teâlâ: “Sen, o yuvanda dinlenirken, seni avlamak isteyen bir yılan yuvana doğru geliyordu. Seni yılandan korumak için fırtınaya emrettim, yuvanı yıksın diye. Böylelikle sen oradan uzaklaşarak, yılandan kurtulmuş oldun. Nice belalar var ki, muhabbetimle senden uzaklaştırdım. Şimdi sen ise, kuşatıcı muhabbetimi görmüyor, geçici belalardan dolayı bana düşman oluyorsun.” Bu beklenmedik hitap karşısında serçenin gözleri doldu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı ve onu çok seven Allah’ın şefkat ve merhametine hayran kaldı. Utangaç bir sesle ancak: “AFFET ALLAHIM” diyebildi. Ve gönülden gelen bu söz, Arş-ı İlahi’de yankılandı. “AFFET ALLAHIM!” İnsan, belâ ve musibetlerle karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz bir varlıktır. İnsanın bu tarzda değişik ve sık imtihana tâbi tutulması, değersizliğinden değildir. Öyle olsaydı, en fazla denenen ve imtihana mâruz kalanlar, Allah’a en yakın kimseler olan PEYGAMBERLER ve derecesine göre diğer iyi insanlar olur muydu? Nitekim sıkıntılara en fazla mübtelâ olan Allah Resûlü (s.a.s.): “Erkek olsun, kadın olsun mü’min, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan, malından belâ eksik olmaz.” (Tirmizi, Zühd 57) buyurmuşlardır.
··
17 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.