Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

https://soundcloud.com/cosmopolitanworlddream
Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?. Bal yiyen arısından gocunmaz.. Güneşin ışığı pisliğe vursa bile pislenmez, ışıktır o. Eğri ayağın gölgesi de eğridir. Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar. Satrançta piyon yola çıkar da, sonunda yüce vezir olur. Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış. Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun? Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi? Sen çiçek olup etrafa gülücükler saçmaya söz ver. Toprak olup seni başının üstünde taşıyan bulunur. Allah’a ulaşacak birçok yol var. Ben Aşk’ı seçtim. Padişahın adamlarından biri, zindanın burcunu yıksa, zindancının gönlü bu yüzden kırılır mı hiç? Hiçbir şeyden haberi olmayan cansızlardan, gelişip boy atan bitkiye, bitkiden yaşayış, derde uğrayış varlığına, sonra güzelim akıl, fikir, ayırt ediş varlığına geldin. Dünya pazarının sermayesi altındır. Öte alemin sermayesi ise; aşk ve daim nemli iki göz. Gönlüm bağdır, gözüm bulut. Bulut ağladı mı bağ yeşerir. Mum gibi yaş dök ki gönül evin aydınlansın. Söküklerini dik sözlerinin, dilini kalbine yanaştır; dilinle söylediğini kalbinle de söyle. Kalbinden geçmeyeni diline değdirme. Her diken gül vermez. Hiç derede kuru toprak bulunur mu? Sen ise bir havuz başında yer açılmasını bile istemedin kendine. Biz ne yerler açıyoruz kendimize, kul hakkını yiye yiye, eze eze, üze üze, neleri kimlerden kapmaya çabalıyoruz… İki yüz batman bala, bir okka sirke döksen, balın içinde erir, gider. Balı tattın mı sirkenin tadını bulamazsın fakat tartarsan bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır. İki parmağını gözünün ucuna koy bir şey görebiliyor musun bu dünyadan sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir insan gözden ibarettir aslında, geri kalan cesettir göz ise ancak gerçek dostu görendir insan gözdür, görüştür, gerisi ettir insanın gözü neyi görüyorsa değeri o kadardır. Yine gel, yine gel, her ne olursan ol yine gel İster kafir, ateşe tapan, putperest ol yine gel Bizim bu dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. Yüz defa tövbeni bozmuş olsun da yine gel. Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi? Ana karnındaki çocuğa doğmak, dünyadan göçmektir. Minareden düşenin parçası bulunur, bulunur da; Gönülden düşenin parçası bulunmaz ..! Zıddı meydana çıkaran, onun zıddı olan şeydir. Bal, sirkeyle belirir. Rengi kara bile olsa, bir kişi seninle aynı maksadı güdüyorsa, ona ak de, senin rengindedir. Terazide arpa altınla yoldaş olur ama bu, arpanın da altın gibi değerli olmasından değildir. Adalet nedir? – Ağaçları sulamak. Zulüm nedir? – Dikene su vermek. Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur. Can, doğan kuşuna benzer, beden ona bir tuzak. Felsefeye sarılan kişinin aklı, akılla anlaşılabilen şeylere bağlanmış kalmıştır. Mevlana sözleri Oltandaki et lokması, balık avlamak içindir. Öyle lokma ne bağıştır ne cömertlik. Güzel söyle de halk, yüzyıllar boyunca okusun. Tanrı’nın dokuduğu kumaş ne yıpranır, ne eskir. Aşk şeriatı, bütün dinlerden ayrıdır. Aşıkların şeriatı da Allah’tır, mezhebi de. Sen, değerinle ve düşüncenle iki aleme bedelsin. Ama ne yapayım ki kendi değerini blmiyorsun. Kendini ucuza satma, çünkü değerin yüksektir. Biz birleştirmek için geldik, ayırmak için değil. Güzel üslupla söz söyleyenleriz; Mesih’in talebesiyiz; nice ölülere tuttuk da can üfürdük biz. Tapımızda (yolumuzda) riyazat yok; burada hep lütuf var, bağış var. Hep sevgi, hep gönül alış, hep aşk, hep huzur var burada. İnsanlar günahları ile övünüyor sevaplarıyla alay ediyorlarsa şeytan yüreklerinde tavaf ediyor demektir. Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez. Sen, yerdeki yeşillik gibisin, ayağın bağlı. Bir yel esti mi, tam inanca ulaşmadan başını sallarsın. Biliyorum, sığmazsın hiçbir yere bu sevdayla, dünya sana dar. Ama dayan gönlüm. Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var. Herkesin bir derdi var; Her derdin bir acısı.. Acılarım katlanılmaz değil ama bir de tuz basanı var.. Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur. Hani bir hayvan vardır, porsuktur adı. Dayak yedikçe semirir, büyür, köteği yedikçe daha iyileşir, sopa vuruldukça semirir, insan da gerçekte porsuktur, çünkü o da dert, mihnet sopasıyla büyür, semizleşir. Niçin çocuk dokuz ayda yaratılmakta? Çünkü Allah’ın adeti bir şeyi yavaşlıkla yapmaktır. Sabır, kurtuluşun anahtarıdır. Sabırlı kuş, bütün kuşlardan daha iyi uçar. Ey gönül ses etme! bekle! Ya nasip de Rabbine bırak…. Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı? Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın. İnsanları iyi tanıyın, her insanı fena bilip kötülemeyin, her insanı da iyi bilip övmeyin. Kabiliyetsiz olmak bir kusur değildir. Ama Karaktersiz olmak çok büyük bir kusurdur. Ey sevgili.. Biz seninle bir salkımın iki aşık üzümüyken, başka şişelerde şarap olmuşuz, başka hayallerde harap olmuşuz… Pirenin ısırışından meydana gelen yanış, seni yılan soktu mu yok olur gider. Padişah, töhmet altına alınanı Karun’a çevirir. Artık suçsuzu ne hale kor, onu sen düşün. Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var. Kara yüzlüye ha sabun, ha kara boya. Malını-mülkünü ver de bir gönül al; al da o gönül, mezarda o kapkara gecede ışık versin sana. İki parmağının ucunu gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyorsun diye bu alem yok değildir. Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir. Nakşı da müşahede edersin nakkaşı da; devlet yaygısını da onu döşeyeni de. Topraktan yaratılan beden kabadır karadır; ama cila kabul eder onu cilala! Hilal gerçekte noksanlık kabul etmez; görünüşteki bu noksanlık yavaş yavaş dolunay haline gelmek olgunluk kazanmak içindir. Yolumuz yar ile gül bahçesine uğradı; Ben gafletle güle nazar edince dedi ki yar : Muhabbetin şartı bu mudur, utan yaptığından! Ben varken güle bakmak nasıl elinden gelir? İnsan gözdür, görüştür, gerisi ettir. İnsanın gözü neyi görüyorsa, değeri o kadardır. Ey gönül! Mideleri bozulmuş hastalara bal yedirme; kör kişilere de, göze ait sözler söyleme. Mala mevkiye aşık olan gönül ya bu toprağa zebundur ya kara suya! Senin aynan niçin sır vermiyor biliyor musun? Üzerindeki pas duruyor da ondan. Bütün akıllı kişiler, dünyalık düşünmekte, hırkalarını dikmekteler! Halbuki, aşıkların içlerindeki ateş, hırkaları yakıp durmadadır. Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir. Dünya tuzaktır. Yemi de istek. İstek tuzaklarından kaçının. Yüzün rengi, kalplerin casusudur.
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.