İsmine Bakıp, Aldanılmaması Gereken Kitaplarda Bugün.Kitabın ismi yanlış canımın içi yanlış. Keşke kitabın adını "Peçe Farz'' falan koysaydın, o da çok dikkat çekerdi. Hiç olmazsa içerik ve başlık bu kadar taban tabana zıt olmazdı. En büyük endişelerimden biri kitabın ismine bakıp birisi kitabı okuyup, kapanmaya kalksa vazgeçer hayatı boyunca bir daha asla kapanmaya kalkmaz. Çünkü kitap kadından soyutlanmış bir toplum istiyor.
İncelemeye başlamadan önce bir konuya değinmek istiyorum. Tesettürün tek bir şekli yoktur; kültüre, geleneğe, çevreye, aileye, ülkeye... vs. göre değişen bir olgudur tesettür. Temel tesettür ayetlerinden olan Nur Suresi 31 ve Ahzab Suresi 59. ayetleri tesettürden bahsetmiş: Bol olmalı, dış kıyafet olmalı, yakalara inmeli (yakadan kasıt nedir, ihtilaf vardır denk gelirse bir ara yazarım inşallah) gibi temel şeyler belirlenmiştir ama renk, şekil, boyut gibi şeyler kültürden kültüre değişen şeyler olmuştur. Mesela Endonezya veya Malezya'da yaşayan bir kadının tesettürü ile Mısır'daki ya da İran'daki bir kadının tesettürü arasında dağlar kadar fark vardır. Türkiye ise karma bir ülkedir.
Daha açacak olursak, Endonezya ve çevresinde giyinen bir kadına baktığınız zaman üstüne gökkuşağı inmiş gibi hissediyorsunuz. O kadar renkli giyiniyorlar ki. Yine İran kadın tesettürüne siyahtan başka bir renk yokmuş gibi baştan aşağı koyu renkler ile giyinir çoğunluk kadınlar. Geçen sene Mekke'de bulunmuştum. O kadar farklı kültür ve o kadar farklı şekillerde giyinen kadınlar vardı ki. Hiç kimsenin bir diğerine dönüp bu nasıl giyim dediğini görmedim, çünkü diyemezler. Çünkü tesettür bir şekle ya da bir renge indirgenemez.
Kitaba dönecek olursak, bir araştırma-inceleme tarzı kitap falan beklemeyin. En nefret ettiğim şeylerden biri yazarların kitaplarda savunduğu görüşe yer verip, karşı teze hiç yokmuş gibi girmeyip, sanki doğru olan kendi kararları gibi kitaba başlayıp bitirmeleri. İsmail Mukaddem kimdir bilmiyorum hakkında bir bilgiye ulaşamadım ama az çok kitabı bir miktar okuyunca ataerkil bir kültürün çok iyi bir savunucusu olduğunu söyleyebilirim.
Kitapta aşırı derecede zorlama te'viller var. Tesettür ile ilgili ayet ve hadisleri öyle bir evirip çevirmiş ki en son şu hükme karar vermiş: "mü'min bir kadının başörtü şekli çarşaf olmalıdır."
Tamam saygı duyuyorum senin görüşün amenna ama abi bana şunu açıkla Allah aşkına tesettürün şeklinde çarşaf yoktur gibi ayet ve hadis yorumlarını insan hiç mi almaz? Hiç mi bir karşı delil verip tezini savunmaz? Bu nasıl kitap adıdır Allah'tan kork.
Kitap sacece kadının ayakkabısına kadar her tarafının gözükmesinin haram olduğunu savunuyor. Ayakkabısına kadar!
Delili ne? Yok. Karşıt delil vermişse bile öyle bir kıvırmış ki 'o yanlış bak zaruretten farz olan bu' şeklinde anlatmış.
Tesettürün belli bir şekli ve rengi vardır diyen birine bir tek bunu söyleyeceğim: yurt dışı gezisi yap. Örf, adet, gelenekte kesin bir hüküm yoksa (ki yok) değişik şekillerde olabilir.
Çarşaf farz değil. Siyah farz değil. Peçe farz değil. Kuran ve sünneti okuyan biri kendi de anlar ne farz diye. Kendi kendinize din uydurup, o dini şekle bürümeyin.
Yoksa tabiri caizse bir siz kurtulursunuz, geriye kalan herkes geberir. Ki Kur'an'ı bir defa bile okuyan adam Allah'ın adil olduğunu bilir.
Din ahlaktır arkadaşlar. İyilik, güzelliktir. Çarşaf seni cennete götürmeyecek, siyah seni daha dindar yapmayacak. Zorlamayın.
Kimseye bir şeyi dikte etmeyin. Hey neden çarşaf giyiyorsun diyemezsin sen kimseye. Ben ferace giyiyorum, diğeri dizlerinin aşağısına kadar tunik-geniş pantolon giyiyor. Karışmayın. İkisi de Kuran ve sünnete ve diğer ülkelerde giyilen tesettür çeşitlerinden.
Tekrar ediyorum 'tesettürün belli bir şekli de rengi de yoktur.' Sınırlar belli. Burada onlara girmeyeceğim.
Okuyun arkadaşlar. Okuyun. Tezleri de anti-tezleri de okuyun. Hayatınıza uygulayacağınız bir şeyi tek bir kaynağa indirgemeyin. Alanınızda en iyisi olun.
Ameller niyetlere göredir. Allah görüyor. Zor bir din inmedi ama insanlar öyle bir hale getirdi ki şekilcilikten başka bir şey kalmadı. Kur'an'ı güzel ses var diye dinleyip, anlamını bilmemeye benziyor bu.
Kitabı yarısına kadar okuyup, bıraktım. Dayanamadım. Tavsiye etmiyorum. Kanser edebilir. Ruh sağlığınıza yazık etmeyin. Ve en önemlisi saygı duymayı öğrenin. Selam ve dua ile.
