Gönderi

456 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
İthal Kara Muratla biraz inziva bol macera.
Nicholai Hell: Dünyanın en yüksek ücretini alan bir tetikçi. Annesi Rus, babası Alman, Şangay’da doğmuş ve bir Japon generali tarafından, Japon felsefesiyle büyütülmüş. Japon strateji oyunu olan ‘Go’yu çok iyi oynayan, yedi dili anadili gibi konuşabilen bir mistik. Çıplak el, kalem ya da kartla çok basit şekilde insanları öldürebilecek yeteneğe sahip inanılmaz bir karakter. Üstün düzeydeki 'yakın algılama' yeteneği sayesinde fotoğrafı bile çekilemeyen profesyonel terörist avcısı, korkusuz mağaracı, yenilmez savaşçı ve gerçek bir filozof. Sizin de zihninizde biraz Ezel dizisindeki Ramiz Dayı biraz da milli kahramanımız Kara Murat canlandı mı? Bence benziyorlar. Ancak mapus damında boş durmayıp Nirvana’ya ulaşmış Ramiz karakterinden ve farklı olarak Nicholai Hell, saydığım bütün bu özelliklerle birlikte basitliğin güzelliği olarak tanımlanan şibumiyi arayan bir münzevi. İnanılmaz zeki, bilgili, donanımlı, karizmatik, cesur, olağanüstü birtakım melekelerle donanmış, ancak bir o kadar da alçakgönüllü ultra süper bir kahraman. Bu arada sokaktan kurtarmak için evine aldığı iki kız kardeşle aynı yatağı paylaşacak ya da dostunun birlikte olduğu kadının gönlünü yapmak için onunla birkaç gece geçirecek kadar iyiniyetli olduğunu belirtmeden geçmeyelim. Bir de sahip olduğu şanslı genlerden dolayı yaşını asla göstermeyen bir görünüşe sahip olduğunu da. Etkilendiniz mi? Benim cevabım maalesef hayır. Çünkü gerçeklikten böylesine uzak ve şişirilmiş karakterler bende etkileyicilikten ziyade sentetik bir tat bırakıyor. Bahsi geçen şibumi felsefesi harikulade. Ancak bu masrafsız felsefenin, yoğun çabayla sadeleştirilmeye çalışılmış Hell’in lüks hayat tarzıyla ilgisi olmadığını, hatta karakterin bu felsefeyle çeliştiğini düşünüyorum. İşte bu olağanüstü olduğu kadar sadeliğin güzelliğine ulaşmaya çalışan kahramanımız Nicholai Hell, günün birinde amansız ve acımasız bir dövüşe katılmak üzere emekli olarak yaşadığı muhteşem ama sade şatosundan çıkıyor. Bu macera boyunca da ikinci dünya savaşında Japonya’nın durumundan dünyadaki gizli örgütlerin çalışma prensiplerine kadar birçok konu ele alınıyor. Münih Olimpiyatlarında öldürülen İsrail asıllı Yahudiler, Kara Eylülcüler, Kızıl Ordu, Filistin Kurtuluş Örgütü, Nanking Katliamı, ABD‘nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı atom bombası gibi birçok gerçek olay ve oluşuma değiniliyor. Ayrıca birçok kişinin yabancısı olduğu şibumi, go oyunu, çeşitli ev aletleriyle adam öldürme, mağaracılık, Bask kültürü, gibi farklı konularla okuma süreci zenginleştiriliyor. Kitabın bütünününe yedirilememiş olsa da sunduğu şibumi felsefesi etkileyici. Ancak kitabın tarzı ve yazım biçimi bu felsefenin aksine biraz abartılı. Sanki yazar bu felsefeyi anlatmak için yola çıkmasına rağmen, süreç içerisinde fikrini Hollywood tarzı yüksek bütçeli bir aksiyon filmi senaryosu çekeyim diye güncellemiş. Hikaye boyunca kurgu eş zamanlı olarak yürütülüyor, nihayetinde zamanlar ve şahıslar birleştiriliyor. Yazarın tasvir yeteneği oldukça belirgin. Kitabın iki ayrı kısmında toplam 60 sayfadan fazlası bir mağarada geçiyor; pek kimsenin bilmediği bir spor olan mağaracılıkla ilgili bu bölümler kimine sıkıcı gelebilir ancak benim ilgimi çekti. Zaten kitabın beğendiğim tarafı çok farklı konu ve kültürlerle ilgili bilgiler, politik eleştiriler içermesi. Batı kültürünün yozlaşmış değerleri çok ciddi şekilde eleştirilirken, Japon kültürünün kendine özgü ahlaki ve kültürel değerleri de güzel bir şekilde anlatılıyor. Özellikle Amerikan toplumu hakkındaki inanılmaz zekice yapılmış, kısa ve öz eleştiriler ve analizler oldukça etkileyici. Tipik Amerikan bakış açısıyla Arap karakter üzerinden milliyetine yönelik aşağılamalarsa gözden kaçmayacak kadar yoğun. Dikkatimi çeken noktalardan bir diğeri, kitaptaki tüm kadın karakterlerin cinsel birer nesneden öte değer taşımıyor olması. Muhteşem karakterimiz Hell’in kadınlar konusundaki düşünce ve eylemleri, kendi açısından onu diğer insanlardan ayrı noktaya taşıyor olsa da bu bakış açısı rahatsız ediyor. Bu ayrıntı, felsefenin ikinci planda kalıp aksiyonun yoğunlaştığı bölümlerde daha da artıyor. Kişisel rahatlığı ve hazzı en tepeye koyan Japon ahlakını övüp Amerikan kültürünü yermesine rağmen saldırganlık, temel içgüdülerle hareket etme, ahlakı değersizleştirme ile örülü bir zemini olduğu düşüncesi uyandırıyor. Kitabın yazarı çok farklı bir kişi. Amerika’da yaşayan Trevanian takma isimli yazarın kim olduğu uzun yıllar bilinmiyormuş, sonraları Amerikalı profesör Rodney Whitaker olduğu anlaşılmış. İlgi alanları oldukça geniş. Bunlardan biri mağaracılık ve bu anlamda kitabında bu bilgisini konuşturuyor. Daha önceki kitaplarında yazdığı şiddet içerikleri sebebiyle intihar edenler olmuş, profesyonel şekilde hırsızlıklar yapılmış, insanlar kendilerine zarar vermiş. Yazar toplum güvenliği için şiddet ve cinsellik içeren bölümleri kitaplarından çıkarmış. Beyazperdeye aktarılan İnfazcı adlı eserin de sahibi olduğunu belirtmekte yarar var. Yaşamının sonuna doğru kimliğini açıklayan yazar, ölmeden evvel İnci Sokağı adlı otobiyografik romanını okuruyla buluşturmuş. Vasiyetine uygun olarak mezarının yeri hiç açıklanmamış. Değerlendirmemin sonunda kitabın başarılı ve farklı bir polisiye olduğunu, ancak bende başucu kitabı etkisi uyandırmadığını söyleyebilirim. Çok daha iyi kitaplar okumuştum. Açıkçası bana, iddia edildiği gibi tamamen bambaşka bir bakış açısı kazandırmadı. Hatta oluşturmak istediği felsefi bakış açısına rağmen birçok konuda çelişkiler barındırdığını düşünüyorum. Elbette bazı kıymetli bilgiler ve isabetli analizler içeriyor ancak hikayenin tümünü ele aldığımda kitabın beklentimi karşıladığını söyleyemem. Okumanızı isterim ancak okumadan önce benim gibi büyük beklentilere girmemeniz tavsiyemdir. İyi okumalar dilerim.
Şibumi
ŞibumiTrevanian · E Yayınları · 20238,1bin okunma
··
84 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Bir kadın ayna karşısında saçlarını kesiyor Bir tarafdan da adama konuşuyor Güzellik de para gibidir Varlığında önemli bir şey değil dersin:) Hell deki sentetik tat ve samimiyetsiz gelen çelişen felsefe ne diyordum Buymuş demek👍🏻
Tuğba okurunun profil resmi
Naylon kokusu, nerde olsa tanırız. 😊 İddia büyük olunca çelişkiler göze batıyor, felsefeyi de silip süpürüyor bi yerde. Hiçliğe ermeye çalışırken yolu kaybetmişse demek Hell reyis. Değişik.
Sâki okurunun profil resmi
Eline sağlık. Merak ettiğim kitaplardan biriydi. Her yönüyle çok açıklayıcı bir inceleme olmuş 👏👏👏
Tuğba okurunun profil resmi
Ne demek efendim, asıl ben teşekkür ederim. 😊 Hayranları kusura bakmamıştır umarım.
1 sonraki yanıtı göster
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık Tuğba Hanım çok güzel ve eleştirileri de yerli yerinde bir inceleme olmuş.
Tuğba okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Fatma hanım. Yazara hakkını teslim edelim derken eseri göklere çıkarıp, satır aralarındaki tatsızlıkları görmezden gelmek olmuyor. Böylesi donanımlı ve zeki bi yazarın ya da yarattığı olağanüstü karakterin kadına bakış açısı rahatsız edici. Ortaya koyduğu iddia ile çelişmesi de.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.