Ünlü İngiliz edebiyatçı Rudyard Kipling’in dediği gibi “Hayatta başarılı olanlar,
kendilerine gereken bilgileri öğrenmekten bir an geri kalmazlar ve olayların sebeplerini
her zaman araştırırlar”. Öğrenmek ve başarılı olmak için hiç şüphesiz düzenli bir şekilde
çalışmamız, önümüzdeki işe yeterli zaman ayırmamız ve konsantre olmamız gerekir.
Ancak bazı insanlar için yeni bir şeyler öğrenmek ya da öğrendiklerini hatırlamak ve
uygulamak diğerlerine göre çok daha kolay olur. Peki nedir bu işin sırrı? Pınar Dündar
“Öğrenme Yönteminizi Değiştirin” başlıklı yazısında klasik öğrenme ve çalışma yöntemlerinin her koşulda işe yaramayabileceğini, çalışırken ara sıra farklı yöntemler denemenin zihnimizin verimini artırabileceğini anlatıyor. Kimi ilginç yöntemler öğrenme sürecinde tahmin edemeyeceğiniz kadar olumlu etkiler yaratabilir. Denemekte fayda var!
Ali Sinan Sertöz bu ay çok ilginç bir konuyu ele alıyor. “Açık Anahtar Gizli Şifreleme”
başlıklı yazısında şifrelemenin tarihini ilginç örneklerle anlatırken bu işin püf noktalarını da gözler önüne seriyor. Tuncay Baydemir “Her Tarafım Ağrıyor!” derken aslında kronik ağrıların gelişiminin ve oluşmasının hayli karmaşık olduğunun altını çiziyor. Mahir
Ocak bu ay kuantum devrelerinin mekaniğinden ve fiziksel süreçlerin nedenselliğinden
bahsediyor. Yener Coşkun ve Esra Alp yazılarında iktisatçıların kendi alanlarında olan
biteni anlamak için nasıl fizik bilimine yöneldiklerini ele alıyor. Tuba Sarıgül’ün “Kuzey Kore’nin Nükleer Denemelerinin İzleri Yerin Altında Gizli” başlıklı yazısını ve İhsan
Erdem Kayral’ın ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nün Kurucularından
Prof. Dr. Ahmet Rumeli ile yaptığı söyleşiyi de zevkle okuyacağınıza eminim.