Hükümdar yaşlanmıştı. Uzaklara bakarken sarayın çevresinin ne kadar değiştiğini düşünmeye başlamış ama bu değişim karşısında kendisinin ve sarayının aynı kaldığını fark etmişti. Hükümdar uzun bir gecenin sabahında sarayının en görkemli salonunun tam orasında durarak hizmetkârlara “ Bana Gök, Deniz ve Toprak’ı çağırın!” dedi. Kızı Gök, oğulları Deniz ve Toprak’a “ Halkın arasında dolaşan vezirlerimden, mutsuz insanların sayısının arttığını işittim. Bugüne kadar kendimi ve ailemi düşündüm. Yüksek duvarlarla çevrili bir saray içerisinde kendi mutluluğumu inşa etmeye çalıştım. Ancak yalnız başına duyulan mutluluğun tam bir mutluluk olmadığını anladım.” dedi. Hükümdar evlatlarına yaşlı babasının ona armağan ettiği yeryüzünde en hızlı ve uzağa giden okları gösterdi. “Çok uzaklara gidebilen bu üç oku, üç ayrı yöne atacağım. Her biriniz okların gittiği kadar uzağa gideceksiniz. Sizlerden, gittiğiniz üç ayrı yönden benim, halkımın, tüm halkların ve insanlığın mutlu olabileceği on adet kural getirmenizi istiyorum.” dedi. Ve işte hikâye burada daha da anlam kazandı. Gök, Deniz ve Toprak üç farklı yöne giderek toplam otuz kuralı bulmak için yola çıkarlar. ??Bu kitap kesinlikle her çocuğun kütüphanesinde olmalıdır. Hatta sevgili öğretmenlerimiz daha adil, insan haklarına saygılı bir düzen yaratılması adına çocuklarımızı yetiştirirken zorunlu olarak okullarda okutulmalıdır. Bizler yok edilen toplumsal hakları bugün televizyondan izlemekteyiz. Toplumlar yitirilmiş hakların yeniden kazanılması, aydınlık yarınların yaratılması için emek sarf etmekte hatta bu uğurda ölmektedirler. Yetiştirmekle yükümlü olduğumuz çocuklarımız belki bizim onlara kurduğumuz dünyadan daha güzel bir dünya kurarlar. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 30 maddesini konu alan kitabımızı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Ben altını çize çize okudum.

Gök, Deniz ve ToprakFeridun Büyükyıldız · Can Çocuk Yayınları · 201816 okunma

··

1 artı 1'leme

·

34 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Sade