Gönderi

İsnadın Yaygınlık Kazanması ve Sahih Hadisi Kabul Şartlarının Gelişimi
Bir hadisin metin adı verilen bir sabit "gövdesi" ve ayırt edici niteliği "kesintisi bir zincir" (ittisal) olan sisiletüs sened veya isnad'ı bulunması gerektiği kuralı, 8. yüzyıl ortasında [hicri 150 ler] bu denli kesinleştirilmiş durumda mıdır? Hayır. O çağın pek çok uleması hala, hadisleri eksik senet silsileleriyle aktarmak anlamına gelen irsal yöntemini kullanmaktadır. - 9. yüzyıldaki [hicri 200ler ] ardılları bu hadisleri tamamen dışlamasalar da, onları bu nedenle suçlayacaklardır. [Mesela Şafii (ölümü hicri 204) , mürsel hadisi delil olarak kabul etmez. Kabulü için muttasıl olarak rivayet edilmiş, başka isnadı olması gerektiğini söyler. ] Aslında kural 9. yüzyıl ortasından önce [hicri 230 lar] yerli yerine oturmayacaktır. Bu nedenle birçok ulema, kullandıkları yöntemin kesinliğine bağlı saygınlıkları olmasına karşın, hadisleri "kesintili" bir silsileyle (mürsel, mevkuf) aktarmış ; 9., 10. ve 11. yüzyıl [hicri 200 - hicri 490lara kadar] Hadis uzmanları da bu yöntemi eleştirmiştir. Dipnot 92: 9. yüzyılda [hicri 175 ler] "Malik [b. Enes (ö. 179/795)] aşağı yukarı her zaman güvenilir insanlara dayanarak irsal yöntemini kullanırdı." görüşünü ileri süren Ebu Zur'a er-Razi [ö. 264/878] gibi bir muhaddis ortaya çıkmıştır. Bunlara uygulanan ölçütbilim gelişimini büyük ölçüde Buhari'ye (ö. 256/869) ve Müslim'e (ö. 261/874), bu tür malzemelerin iki büyük toplayıcısına borçludur. Hadisler için katı kabul edilebilirlik koşullarını ilk tanımlayanlar bu Muhaddisler olmuş, diğer kuralların yanı sıra, nakledilen bilgiyi hemen ve art arda duymuş, birbirlerine çağdaş ve güvenilir (tadil) olarak tanımlanan kişiler üzerine kurulu muttasıl (kesintisiz) senet silsilesi zorunluluğunu da getirmişlerdir. Dipnot 93: Daha 8. yüzyılın sonunda [hicri 200 civarı] meşhur Risale'siyle hadislerin kabul edilebilirlik kurallarını açıklayan Şafii de bu görev için sahayı hazırlamıştı.
Sayfa 35
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.