Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Cinselliğin hayatımızda bu kadar yer kapladığı bir dünyada cinsellik hakkında konuşmanın günümüzde bile bu kadar ayıp karşılanmasına rağmen bu ayıpla(!) yaklaşık 200 sene önce korkusuzca yüzleşen ve en derinlerine kadar sorgulamamızı sağlayan Sade ve Masoch gibi yazarlar iyi ki var. Daha önceden Sade’ın 2 kitabını okumuştum ve Justine (Erdemle kırbaçlanan kadın) kitabıyla en sevdiğim 3 yazar arasına girmeyi başarmıştı. Hâl böyle olunca Sadizmden sonra Mazoşizmin de isim babasıyla tanışmak gerekiyordu benim için. Ve benim için iki tip kitap vardır; birincisi bittiğinde biten kitaplar, ikincisi bittiğinde başlayan kitaplar ve güzel kitabın ayrımı benim için budur. Kürklü Venüs de benim için iyi kitaptır, okumak gerekir. Ama yine de şunu söylemeyelim ki Sade’ın çarpıcılığı ve yıkıcılığını Masoch’ta bulamadım. İkisi de Hristiyanlığın insanın masumca ve en doğal duygularına karşı olan düşmanlığını gaddarca bulur ve Hristiyan ikiyüzlülüğüyle alay eder. Duygulara ve tutkulara savaş açmayı alçakça bulur ve “varoluşu sadece zevk değerli kılar” der. Hristiyanlık sufizmi eleştirisini ağır sahnelerle gözler önüne serer. Ama Masoch, Sade kadar cesur olamayıp daha çok aşkta eşitlik ve egemenlik konusunu gerçekçi bir şekilde işlemiş. Kadını bir defne gibi gömmek isteyen erkek egoizmine karşı çıkarak kadının pagan zamanlarda olduğu kadar sekste özgür olmasını istemiş. Doğal olan hiçbir şeyi kulak ardı etmemeyi savunmuş ve kadının köle ya da efendi durumunda olması zorunluluğuna şu şekilde karşı çıkmış: “Kadın, erkeğin düşmanıdır ve erkeğin sadece kölesi veya despotu olabilir ama asla dostu olamaz. Kadın bu konumuna ancak, erkekle eşit haklara sahip olduğunda, eğitim ve iş yoluyla erkeklerle aynı düzeye geldiği zaman ulaşacaktır” der. Kadının eşitliğini ve sağlıklı bir şekilde aşk hayatı yaşamasını savunan Masoch zararlı ve tehlikeli bulunurken, kadını sosyal hayattan dışlayan İş hayatından yoksun bırakan miras hakkını bile çok gören kadına hak olarak dayak yemeyi, kuma olmayı, adet görür görmez evlenmeyi, erkeğin tarlası olmayı, yarım şahitlik hakkını veren kitaplar kutsal kabul edilip sürekli tapınılıyor. Hadi kitaba geri dönelim, kitabın sonunda Deleuze’un son sözü benim görmediğim bazı şeyleri görmeme yardımcı oldu ve bence son sözü kitaba başlamadan önce okusaydım daha faydalı olurdu. Siyasi olduğunu hiç düşünmemiştim. Masoch ve Sade’ın bir şekilde yasaları, devlet otoritesini, kanunların bağlayıcılığını insanların seks ilişkileriyle ilişkilendirerek anlatmış. Kitabın bitince başladığını söylemiştim ve benim için kitaptan sonraki bazı sorular: 1. Ahlakın sınırları var mıdır varsa bunu ne belirler? 2. Neden ahlaklı olmalıyız? Yoksa olmamalı mıyız? 3. Neden rough seks severiz? Bu acı duyuş ya da verişin verdiği haz hayatın diğer alanlarında da var mı? 4. Aşk ilişkisinde hiyerarşi kaçınılmaz bir sonuç mudur? Homoseksüel olsun heteroseksüel olsun aktif ve pasif rollerini oynamak zorunda mıyız? 5. Erken çocukluk dönemimizden itibaren bize çekici gelen bazı kıyafet takı vs. gibi unsurlar (Bu kitapta kadının kürküydü) neden bu kadar çekici geliyor?
Kürklü Venüs
Kürklü VenüsLeopold von Sacher-Masoch · Ayrıntı Yayınları · 2019571 okunma
·
241 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.