Gönderi

Ahmed Arif'in 33 Kurşun'u nereden gelir?
Türkiye ile İran sınırında zaman zaman meydana gelen sınır ihlalleri ve ‘koyun kaçırma’ olaylarını önlemek için halktan oluşan bazı çeteler kurulur. Bunlar da yapılan ihlallere karşılık verirler. Bu çetelerin kanunsuz olduğu gerekçesiyle Van valiliği, dağıtılması emrini verir. Ancak bu ihlallerden menfaat sağlayan Özalp Kaymakamı Hilmi Tuncel, Hudut Tabur Komutanı Binbaşı Şükrü Tüter ve Özalp Jandarma Komutanı Yüzbaşı Vasfı Bayraktar bu emri dinlemezler, çetecilik faaliyetleri ile hayvan talan ettirmeye devam etmektedirler. Sınırın öbür tarafında bulunan Türkiye’nin dostu Mıhemedê Mısto’nun çok sayıda hayvanı talan edilerek Türkiye’ye getirilir. Mıhemedê Mısto, Türk yetkililere başvurarak, hayvanlarının geri verilmesini ister. Ancak olumlu cevap verilmez. Kaymakam Hilmi Tuncel, “Gelip karını da koynundan alacağız” diye haber gönderir. Bunun üzerine Mısto, adamları ile birlikte sınırı geçerek dörtyüz kadar hayvanı İran’a götürür. Özalp’taki yetkililer olayı farklı gösteren ve abartan raporlarla yetkilileri yanıltmaya çalışırlar. Özalp’de arzuhalcilik yapan Rıfat siminde bir şahıs, arazi meselesinde ihtilaflı olduğu 40 kişinin ismini Mısto’nun işbirlikçileri olarak yetkililere verir. Bu 40 kişi mahkemeye sevk edilir. 35 kişi serbest bırakılır, 5 kişi ise tutuklanır. Yetkililer, yanıltan raporlar göndermeye devam ederler. Bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı Ordu Müfettişi Orgeneral Mustafa Muğlalı’yı, İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı ise Tümgeneral Cevat Yalım ve Tuğgeneral Rasim Saltuk’u müfettiş olarak Özalp’e gönderir. 24 Temmuz 1943 yılında Vali’nin evinde bir toplantı yapılır ve Orgeneral Muğlalı, bu 40 köylünün öldürülmesi gerektiğini söyler. Tümgeneral Cevat Yalım buna itiraz eder. Mustafa Muğlalı görüşünde ısrar eder, 25 Temmuz günü serbest bırakılanların tekrar yakalanması için emir verir. Bu 35 kişiden 33’ü yeniden yakalanır. Bu yakalanan kişiler arasında, bir kadın, 11 yaşında bir çocuk, kıtasından izinli gelen bir muvazzaf çavuş ile bir de er vardır. Org. Muğlalı, 26 Temmuz günü bu kişilerin öldürülmesi için yazılı emir verir. Kadın serbest bırakılır, 32 kişi ise infaz için askerlere teslim edilir. Bu kişiler feryat ve figanlar arasında elleri bağlı bir vaziyette Çilli Gediği’ne götürülerek silahlarla taranarak öldürülür. Mağdurların üzeri aranır, para ve saatleri alınır. Öldü sanılan bir kişi yaralı olarak İran’a kaçar. Bu yaralı kişi ise 7 ay sonra ölür. 31 kişi ise olay yerinde can verir. Tutuklu kalan 5 kişi ise suçsuz bulunarak, mahkeme tarafından serbest bırakılır. Olay resmî yetkililer tarafından örtbas edilir; ancak Şair Ahmed Arif, bu hazin olayı anlattığı ‘33 Kurşun’ şiiri ile ölümsüzleştirir.
··
53 görüntüleme
Dijwar okurunun profil resmi
1946 yılında Demokrat Parti TBMM’ye girince bu olayı gündeme getirir. Soruşturma açılır. Mustafa Muğlalı 1950 tarihinde 20 yıl ağır hapis cezasına çarptırılır. Askerî Yargıtay kararı bozar. Org. Muğlalı tutuklu iken 11 Aralık 1952 tarihinde ölür. 30 Nisan 1958 tarihli Meclis Araştırma Komisyonu raporundan özetleyerek sunduğumuz bu vahşi olay, can ve mal güvenliğini sağlamakla görevli yetkililer tarafından işlendi. Türkiye eksiğiyle birlikte çok partili sisteme geçmeseydi, belki olay gündeme bile getirilmeyecekti. Suçluluğu Meclis Araştırma Raporu ve mahkemeler tarafından belirlenmiş olan Org. Muğlalı’nın itibarı, 28 Şubat 1997 tarihinden sonra Van’da bir askeri kışlaya ismi verilerek iade edildi.
Ronî roza okurunun profil resmi
Kürdün sahibi kürdür , Katliamlara dur diyecekte Kürttür Lakin. Kürtler gücünün farkında olmadan başkalarına minnet ediyor . Roboski katliamını sorsanız kim hatırlar veya hut diğer katliamları.. Kürdün hafızası nankör kürde herşeyi unutuyor çok çabuk.....
Ronî roza okurunun profil resmi
Açık herşey
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.