Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
8/10 puan verdi
Kitabın ön sözünde de yer aldığı gibi eser, uzun dönemli bir tarihsel perspektifteki milliyetçilikle ilgilidir. Hobsbawm, kitabına başlarken söz ettiği öncelikli şey, herhangi bir topluluğu “millet” sınıfına sokan hemen her yaklaşımın, o topluluğun bir “millet” olmasını başka temellere oturtulmadıkça, benzer itirazlarla her zaman yüz yüze gelecek olmasıdır. Hobsbawm’a göre millet ancak “ulus devlet”le ilişkilendirildiği kadarıyla bir toplumsal birimdir. Ve bununla ilişkilendirmedikçe milleti ve milliyeti tartışmanın bir mantığı yoktur. Ve aynı zamanda “Millet” özgül ve tarihsel bakımdan yakın bir döneme aittir."Millet” ancak belli bir modern teritoryal devletle, “ulus devlet”le ilişkilendirildiği kadarıyla bir toplumsal birimdir; bununla ilişkilendirilmedikçe milleti ve milliyeti tartışmanın hiçbir yararı yoktur. Kısacası analitik düzlemde milliyetçilik milletlerden önce gelir Milletler devletleri ve milliyetçilikleri yaratmaz,doğru olan bunun tam tersidir. Yine Hobsbawm’a göre “millet”in kesin tanımının 1925 yılına kadar olmadığını ancak o tarihlere gelindiğinde “aynı etnik kökene sahip olan, genelde aynı dili konuşan ve ortak bir geleceği paylaşan insanların oluşturduğu kolektif” olarak tarif edildiğinden söz eder. Yine 19. Yüzyılın başlarına gelindiğinde ulus devletlerin sayısının çok az olduğundan ve zihinleri kurcalayan sorunun şu ya da bu temelde bir “milliyet” olarak sınıflandırılabilen çeşitli Avrupa halklarından hangilerinin bir devlet olma aşamasına ulaşacakları ve bunun yanı sıra var olan devletlerden hangilerinin “millet” niteliği taşıdığıydı. Hobsbawm’ın değindiği bir konu da Modern Devlettir.Ona göre modern devlet, yönettiği insanların hepsini kucaklayan(tercihen sürekli ve bölünmemiş) bir toprak parçasıdır ve kendisi gibi diğer toprak parçalarından belirgin sınır çizgileriyle ayrılıyordu. Aynı zamanda hükümet ile uyruk ya da yurttaş, kaçınılmaz olarak daha önce rastlanmayan gündelik bağlarla birbirleriyle bağlı olduğunda söz eder. Hobsbawm’a göre Fransız Devrim’in ardından ortaya çıkan millet kavramının il başlarda üyelerinin politik seçimiyle yaratılan bir millet olduğunda söz eder. Öyle ki bu devrimci millet kavramı, kuşkusuz ABD’de saf biçimde hala varlığını korumaktadır. Yani kim Amerikalı olmak istiyorsa Amerikalıdır. Değinilen bir diğer konu da Devletlerin, “millet” imajı ile mirasını yaymak , “millet”e bağlılık duygusu aşılamak ve herkesi( genellikle bu amaçla gelenekler icat ederek, hatta milletler icat ederek) ülkeye ve bayrağa bağlamak üzere, kendi halklarıyla iletişim kurmak için, gün geçtikçe güçlenen aygıtlardan, öncelikle ilkokullardan yararlanıldığından söz eder. Kitabından dilin işlevini ve önemini de ayrıntılı olarak tartışan Hobsbawn, devletlerin kuruluş aşamasında halkın ancak küçük bir parçasının “milli” dili bildiğini ve milli/dilsel birliğin, ancak bir lehçenin diğerlerine siyasal güç, zorunlu eğitim ve ekonomik baskı ile hâkimkılınması ile oluştuğunu söylemektedir.Buna göre, milliyetçilik, devlet iktidarında tezahür etmekle beraber, teknolojik ve ekonomik gelişmelerin bir ürünü olarak da belirmekte ve tarihileşmektedir. Milliyetçilik ideologlarına göre, dil bir milletin ruhuydu ve ileride göreceğimiz üzere gün geçtikçe daha fazla, milliyetin can alıcı kriterini temsil ediyordu. Öyle ki bir süre sonra Hobsbawm’a göre her insanın yalnızca bir milliyet değil aynı zamanda dilsel bir milliyet seçmeye zorlandığından söz eder. Yine bir milleti tanımlamanın etnik- dilsel kriterinin fiilen çok geç başat hale geldiğini söyler. Yine Hobsbawm’ın değindiği bir mevzu zamanla milli kimliğin, kendini modern, şehirleşmiş ve yüksek teknolojili toplumlarda ifade etmek için yeni araçlara başvurduğundan, bunları da modern kitlesel medya ile gerçekleştirmeye çalıştığında söz eder. Öyle ki popüler ideolojiler, bu araçlarla standartlaşabilir, homojenleşebilir ve dönüştürülebilir, hem de açıkça özel çıkar sahipleri ve devletler tarafından maksatlı propaganda amacına yönelik kullanabilirdi. Mesela spor karşılaşmalarının devletlerin birliğini sembolize ettiğinde milletler arasında dostça rekabet sembolik mücadelelerle zararsız biçimde yatıştırılacak gruplar arası gerginilkler için bir emniyet supabı haline geldiğinden söz eder. Kitabın temel savını oluşturan şey ise, “milli mesele”yi değerlendirirken, temsil ettiği gerçeklikten ziyade, “millet” kavramıyla, yani “milliyetçilik”le başlamanın çok daha yararlı olduğudur. Çünkü milliyetçiliğin kavramsallaştırdığı bir “millet” geleceğe dönük olarak tanımlanabilirken, gerçek “millet”, ancak a posteriori olarak tanımlanabilir.
Milletler ve Milliyetçilik
Milletler ve MilliyetçilikEric J. Hobsbawm · Ayrıntı Yayınları · 1993104 okunma
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.