Gönderi

Dorian’ın etkisi
Dorian'ın gerçekten de ilginç bir geçmişi vardı; onu adeta şekillendirmiş, daha da mükemmel bir hale getirmişti. Her mükemmel varlığın ardında da mutlaka bir trajedi vardı. Sanki en sıradan çiçeğin açması için bile dünyanın şiddetli doğum sancıları çekmesi gerekiyordu... Geçen gece kulüpte yemek masasında, şaşkın gözler ve ürkek bir zevkle aralanmış dudaklarla karşısında oturur; kırmızı mum yüzünde yeni yeni ortaya çıkan uyanışın rengini daha da kırmızıya boyarken nasıl da büyüleyiciydi. Onunla konuşmak nadide bir kemanı çalmak gibiydi; yayın her bir dokunuşuna, titreyişine karşılık veriyordu... Onunla etkileşim içinde olmanın başka hiçbir şeye benzemeyen, hayranlık uyandırıcı bir boyutu vardı. Ruhunu böyle zarif bir biçime üfleyip orada bir süre demlenmeye bırakmanın; fikirlerinin, içine tutku ve gençliğin melodisi eklenerek kişide yeniden yansıtılmasının, karakterini sinsi bir sıvı ya da parfümmüşçesine başkasına bulaştırmanın keyfi çok büyüktü; belki de bizimki gibi kısıtlanmış ve bayağı bir çağda; zevklerin son derece bedensel, amaçların son derece sıradan olduğu bir devirde bize kalan en büyük keyifti bu... Kaderin garip bir cilvesi sonucu Basil'in stüdyosunda tanıştığı bu gencin harika bir karakteri vardı; en azından harika bir karaktere dönüştürülebilecek bir mayası. Antik Yunan'dan bize miras kalan mermer heykellere has o zarafet, gençliğin o bembeyaz saflığı, duruluğu ondaydı. Onu sokamayacağınız şekil yoktu; bir Titan'a da dönüşebilirdi, bir oyuncağa da. Böylesi bir güzelliğin solup gitmeye mahkum olması ne büyük talihsizlikti! Ya Basil! Onun durumu da psikolojik açıdan epey ilginçti! Nelere sahip olduğunun farkında bile olmayan birinin sırf varlığı bile, sanatına yepyeni bir üslup, yaşamına bambaşka bir bakış açısı getirmeye yetmişti. Kırlarda kimselere görünmeyen, ormanın loş karanlığında yaşayan sessiz sedasız bir ruh ansızın mistik bir orman perisi gibi belirdiğinde hiç korkmamıştı çünkü ruhunun derinliklerinde onu arayıp durmuştu. O mucizevi şey ona göründüğünde ruhunda müthiş bir ilham uyanmış, daha önce hiçbir özelliği olmayan şekil ve desenler bambaşka ve çok daha yüce bir şeyin gölgeleriymişçesine ansızın sembolik bir önem kazanmıştı. Bütün bunlar öyle tuhaftı ki! Lord Henry tarihte de buna benzer bir şey olduğunu anımsadı. Platon, tefekküre dalan o sanatçı değil miydi bunu ilk kez analiz eden? Onu soneler halinde renkli mermerlere oyan Buonarroti (Michelangelo) değil miydi? Ama yine de çağımız için garipti bu... Evet, Dorian Gray o harika portreyi yapan ressam için farkında olmadan ne ifade ediyorsa, ressam da Dorian Gray için öyle bir önem arz etmeye çalışacaktı. Üzerinde tahakküm kurmaya çalışacaktı ki zaten şimdiden büyük ölçüde kurmuş sayılırdı. O muhteşem ruha sahip olmak isteyecekti. Aşk ve ölümün meyvesi olan o çocukta olağanüstü, büyüleyici bir şey vardı.
·
40 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.