Gönderi

307 syf.
·
Not rated
·
Read in 8 hours
Selamlar - [ ] Devlet kitabını sevgili melisacığımla ile tekrar okuyup yorumlama fırsatım oldu. Bu serüvende eğitimimin felsefe ağırlıklı olmadığı için muhakkak eksik gördüğünüz yerler olacaktır . Bunları şimdiden mazur görmenizi isterim. Adımımı bu eserim içine atarken içine düştüğümü farketmediğimi hissediyor ve bu dehlizden çıkmaya çalışan biri gibi görüyorum kendimi . Bu yüzden tedirginliğimi anlamanızı bekliyorum . 2500 yıl önce kaleme alınmış bu eseri çığlığını hissediyor ve varlığımızda bir oya gibi işlendiğini görüyorum. Okumanın ve elimden geldiğince Zorlu sindirme sürecinden sonra incelememi paylaşıyorum. Eserin incelemesini yapmadan önce yazarı hakkında İnternet ansiklopedisinden Kolayca erişebileceğimiz kısımlara değinmek istiyorum. Milattan Önce 428 – 348 yılları arasında yaşamış antik yunan filozofudur.Politik felsefenin kurucusu kabul edilir. Sokrates yazılı bir kaynak bırakmadığı için yaşamı düşünceleri ile ilgili bilgileri Platon ve Krenephon gibi dolaylı anlatımlarla günümüze ulaşır . Sokrates’in ölümü Platon’u 18 yıllık yunan topraklarında inziva diyebileceğimiz bir yaşantı tarfından Atinaya gelir. Burada akademia kurar .O bu Üniversitelerin kurulumu için ön hazırlık görevi görür. Üniversitelerde ilk önce fen bilimleri fakültelerinin kurulması üniversite mantığının platona dayandığını gözlemleyebiliriz. Şimdi sizlerle beraber bir kahve molası verip eserin içeriğine göz atmak istiyorum. Eser yapısal korkudur. Mesneviler gibi akıl mantık ölçülerini aşan olaylara yer verilmemiştir. Sahnelerden takribi oluşturulmuştur ve bu eserdeSahne seyirci ilişkisi aranmalıdır. Kitabı entelektüel olarak okumak istiyorsak belirli bir bilgi birikimi elde ederiz fakat benimsemek ve Özümsemek için birkaç defa okunması gereken nadir eserlerdendir. Kitabımız katmanlardan oluşur. Bu katmanlar arası transferde karışıklık gözlenmez. Sağlam zemin üzerinde sosyolojiye antropolojiye Siyasal felsefeye siyasi rejimler teorisine İktidar teorisini toplumsal sınıf teorisine kolaylıkla geçiş yapar. Kitabın incelemesine geçecek olursam kitap sahnesi ikilemi arasında olduğu için sizin benim yani okuyan kişinin yorumlamasına izin verecektir. Bu kitabı bitirdiğiniz zaman Platon şunu demek istemiştir asla diyemeyeceğimiz yoruma açık zihin meşgale tarlası olarak her gün bizi aç olduğumuzu varsayarak sofraya davet eden misafirperver ev sahibi olacaktır . Ev sahibi demişken Athena’nın önde gelen yaşlılarından servet sahibi Kepholus un evine gidiyoruz. Gelenekçi, düz kafa olan bu insan aileyi temsil eder. Kepholus un Zenginliğinin temelleri araştırılır. Kim kazandı? Eğer serveti kendi edinilmişliğiyse İki kat daha parayı seveceğini belirtir ve bu insanların çekilmez olduklarından dem vurur. Bu yaşlı adam için servetin getirdiği iyilik nedir sorusuyla toplumdaki kişileri kendi istediği dehlize doğru çeker. Daha sonra birinci kitapla bu yaşlı adama veda ederiz.Peki kendinle hesaplastım adil olmadığım yer var mı diye düşündüm diyen bu adamdan adaletin borç mu olabileceğini düşündüren neydi?Bunu düşünürken Sokrates’in tezleri çürütmek için Öne koyduğu örnekleri inceleyelim . Siz varsayalım bir insandan borç silah alıyorsunuz bu insanCinnet geçirdiği an sizden filan istiyor peki siz bu çılgın adama silahını verir misiniz? O zaman şu sonuca çıkıyor her durumda borç ödenmeyecekini bilmemiz gerekir. Peki adalet dosta yarar düşmana zarar olarak düşünebilir miyiz? Yine Sokrates’in sorularla çürütmeye şöyle devam ediyor. Peki dost ve düşmanı nasıl seçeriz erdemleri kullanmayı doğru olduğunda göstermeyi dostluk veya düşmanlık olarak mı algılamalıyım. Peki diyelim dostlara yarar düşmana zarar sağlayacağım bugün dost gördüğümle yarın düşman göreceğimiz kişiyi kestirebiliyor muyuz ? Ve farz edelim Ben kötü isem bu olanlar benim adalet duygumu daha çok sarsmaz mı? Diyerek dil oyunları yaparken sokrates Sofist devreye girer. Güzel sözler söyleyip iyi nutuk çekiyorsun Sen söyle o vakit adalet nedir? Tabi sorduğumuz insan sokrates olunca bilmemezlik sanatının Üstadı soruyu sofiste yönlendirir . Ve bu açmazın içinde öğrencileriyle kalır . Güçlü olanın işine yarayandır adalet der güçlü olandan kasıt kanun koyuculardır.Ve bu sırada sokrates güçlü olan kanun koyucu neden kendisine kanın koysun diyerek bir benzetmeye koyuluyor seyislik benzetmesini kullanıp attın işine yarayanı seyis önemser diyor. Kafası iyice karışan karakterler güçsüz olanın işine yarayan mıdır adalet sorusunu yöneltir. Sanat icat eden sanata tabiidir.O sanatın dışında ona hakim olan değildir elbette.Tekrar karakterler kafalarındaki şu sorulara cevap arar . Eyri doğruya baskın çıkar mı? Doğru adam kazançsız kalır mı?Tabi bu benim aklıma Erten Eğilmez in ve başrolünde Şener Şen ve Ayşen Gruda nın oynadığı 1984 yapımı Türk komedi filmi aklıma geliyor. İnsanın hayvani yanına(iş kısmına ) hitap eden cümleler kurduğumu görüyorum. Bir kahve arası vermişken adaletin benim kafamda ne anlama geldiğini düşünüyor ve bir kez dahaKaramsarlaşıyordum. Toplumsal adaletten bir anda bireysel adalete süzülür kitap. Birey adaletsizlikten rahatsız olursa bu durumdan nevrozlar yaşar bunu takıntı haline getirip kendini toplumdan soyutlar . Aklımıza şu soru geliyor peki adil olanın hayatı mutlu mudur? Adil insan iyi yaşar iyi yaşayan mutlu ve talihlidir . Diyerek orta Öncül olarak iyi yaşamı kullanır ve 2500 yıl önce mantık çerçevesinde akıl yürütme yapmış olur tabii kahvemi yudumlarken bu yoğun anlatımda olayları yakalamak açıklamak oldukça zor olduğunu bir kez daha kavrıyorum. Adalet İş görme (işlev) midir ? İşini görebilen adaletli Erdem’li denilebilir mi??Tabi bunun cevaplarabilmesi için nefs denen gerçekliğin Altını çizer. Nefs can mıdır akıl mıdır yaşamakmıdır diyerek sizi bu soruyla başbaşa bırakıyorum. Daha sonra sokrates işini görebilme ile alakalı farklı bir örneği geçer KULAĞIN duyması gözde olabilir mi? Peki nes yaşamak demekse kulakta gözde yaşıyor buradan bir sonuca varılır mı? Neyiz iyi mi veya kötü mü? Nefsi siz karşıdan korkudan temellendirmeseniz adalete ulaşır mısınız? İşinizin ne kadar da zorlaştığını görebiliyor musunuz aslında adalet en iyi ve en kötü şeyin arasındadır.Aretea saklı olan hakikattir doxa ise mevcut olan hakikattir . Peki yaygın tanı olan adalet tanımı olan korku temmellli ile adalete varılır mı ? Kötü olanın kanun belasından çekinmesini kaleme alır . Tabi yan pencereden herkesin bir içindeki o nefsin azgın halini göstermek için Aklımda kaldığı kadarıyla nakledeceğim Çoban koyunları güdüyorken yer deprem ve fırtınayla açılır . Çoban şaşırır efsaneden başka tunçtan bir atla karşılaşır. Ve insan boyundan büyük bir varlık da bir yüzük bulur ve bunu eline takar. Krala bilgi vermek için toplantıya gider. Yüzünü çevirdiği zaman görünmez olduğunun farkına varır. Bunu birkaç defa deneyerek tılsımını kesinleştirir. Kralın adamlarının arasına karışarak kraliçeyi baştan çıkarır ve en sonunda kraliçe ile işbirliği yaparak kralı öldürür ve yerine geçer. Şimdi burada nefsani arzular kişiyi her istediğini Arz ettiği tüm şeyleri yapma gücü veriyor peki iyi kötü dediğimizİki insan bu yüzü takarsa tanrı dahil kimse görmezse kendi isteğiyleAdaleti sağlar mı insan yoksa kendi adaletsizliğe uğrar diye mi adaleti savunur ? Peki bizler adaletsiz insana nasıl gözlemleyeceğiniz biliyor musunuz? Adaletsiz insan ne yapar ne yapar adaletin gölgesi altına sığınır. Eğer adaletsiz kişi beceriksizse İşte o vakit kendini ele verir. Mesela sokrates baldıran zehri içmeseydi erdemliğinden bahsedilebilir miydi? Tabi adalet kavramını irdelerken toplumun nasıl oluştuğunu Platon’un toplumu nasıl gördüğüne değineceğim . Çatalhöyük mesela insanlar İşbirliği ve ihtiyaçlarının giderilmesi için bir araya gelmiştir tabi sayıları artan insanların bir arada kalması zor olsada birbirleriyle katkı gösterecek şekilde yaşamaları hayatlarını kolaylaştırmıştır Platona göre Toplum Üretici yönetici ve koruyuculardan oluşur. Üreticiler kol güçleriyle çalışır yöneticiler zihin güçleriyle çalışır. Koruyucular ise toplumda kilit noktadır koruyucular Üreticiler yöneticiler akla monarşiye sahip Sahibi felsefe eğitim görmüş olması beklenir. İyi koruyucu görmek istiyorsak belirli fedakarlıklar isteriz mesela aile kurumunun koruyuculardan kaldırılması beklenir iyi genlerin kuşaklara aktarılmasına dayanır. Koruculukdan söz açılmışken kadın bu üçlü yapıda koruyucu Üretici yönetici olabilir. Tabii kadınım asker olabilmesi için şöyle bir etkileyici sahne çizer kadınlarınYapamayıp erkeklerin yapabildiği bir şey yoktur. Onları at sırtında savaş meydanına getireceğiz ve yaşlının arkasında olacak şekilde bekleteceğiz Eğer kan görmeye tahammül ederse O vakit koruyucular içerisine alacağız koruyucular peki neden ihtiyaç duyarız? Bu savaşların temeli nüfusun fazla toprağın az olması beslenme barınma gibi sorunların ortaya çıkmasından kaynaklanır. Bir Toplum başka bir toplumun toprağımı kullanmak ister işte burada savaşlar ortaya çıkar Yunanların beş yılın üç yılı savaştadırKısa aralar vererek savaşa devam ederler. İkinci erdemleri ise bu topluluğun cesarettir sert dayanıklı olmalarıdır.Ve bu kişilerin maddeyi kaygılarının olmaması gerekir herkes yapması gerekeni yapacak devlet ise bunun karşılığında bireyin ihtiyaçlarını karşılayacak. Böylelikle maddi hırsın önü de kapatılmış olacak. Askerlerin öfke kuvveti yani gazap önemli bir yer teşkil eder asker için onuru taviz verilmeyecek yargısı haline getirirBenim için eğitim şaşırtıcı ve arzulu hiç olduğunu belirtmek isterim. İnsanlığı beden bir nefsten oluştuğunu kabul eder . Beden için idman News için ise müziğin kullanılması gerektiğini düşünüyor. Şu an bu Çağ’da müzik ruhun gıda sıdır cümlesinin temelidir . Tabi şu an bana bu söz birazda altı boşaltılmış bir safsata haline gelmiş yapı gibi gözüküyor. İnsan eğitimi terbiye ilk başta bu iki yapı altında yapılması gerektiğini düşünüyorPeki askerlerin bedenini idmanla nefsini müziktende doyurması ne sağlayacaktır. Müzik yumuşak huy idmanlar sertlik verecektir . Ve insan bınun tam ortasında olmalıdır . Bu terbiye ile köpek kurda dönüşmez benzetmesini yapıyor ve asker halka saldırmaz diyor. Site içinde bilge yürekli Ölçülü müzikal ahenk sağlanmalıdır. Hiç şunu düşündünüz mü Üretici yönetici olmak isterse veya yönetici asker olmak isterse asker Üretici olmak isterse hiyerarşiye ne olur? Sokratese göre başkasının işine karışmak en büyük suçtur ve bu suçu temellendirme de şöyle düşündürür asker yönetici Üretici yeteneklerine göre baştan ayrılır ve bu yönde eğitim beridir az ulan aklı değil akıl arzular yönetmelidir. Yine şöyle bir örnek verebiliriz sürücü ve iki atını düşünelim biri siyah renkli biri beyaz renkli atımız olsun kötü nefs olan siyah at beyaz olan isein hepsi olsun o zaman boyu at bu yoldan çıkmadan yürüyebilmesi için siyah atın terbiyesi yani eğitimi gerekli bu eğitimin gönüllülük esasğına dayanması gerekir insan ilim irfan sofrasınaAç oturmalıdır doymak nedir bilmeyen haris olmalıdırDuyma bilmeyen ve her bilgiyi hakikati temaşa etmeyi seven bir birey haline gelmelidir. Kılavuzuna uyan olmalıdır Burada kılavuzdan bahsedilen sofas uyan kişi ise filozoftur. Peki. Müziğin iyileştirici etkisiniEğitimde etkili olduğunu öğrendik. Ve eğitimlerin en üstün olduğunu söyledik - [ ] Formal bilimlerin varlığı rüya görür ve sebebinin açıklamasını beklerNesneyi araştırmas sebebine yönelik araştırma yapar. Peki eğitimin bilgili olması gerekiyorsa bu bilgi tasnifini nasıl yapmamız gerekiyor. Uzun bir çizgiyle Ele alalım alt üç noksan kısım - [ ] Üst kısım ise hakikat olsun görünmeyen kısımda ışık yani zahiri suret vardır ve onun bir üstü Zahir’i yani sureti gösteren nesne ayna vardır bunun bir üstündeyse görünen kısım yani hipotez vardır hipotezin bir üstüyse iddaadır hipotezi çıkıldı an hipotez çürütülemeli ve hipotezi sıçrama tahtası gibi kullanmalıyız. Daha sonraBir kahve molası daha verip sizlere Mağara istiharesini Nasıl anlatacağımı düşünmeye başlıyorum. Mağara istiharesinde mağaranın karanlık ışığın olmadığı yer olarak tasvir edilmesi bilgisiz insanı gösterir ve kapısının var olması insanın her zaman bu karanlıktan aydınlığa çıkabilme ihtimalini gösterir.Bu arada ayaklarına boyunlarına çocukluğundan beri zincirler takılı olan bireyler arka tepeden yanan ateşin önünden geçen çok sesli kuklacılar çok sessiz kuklacıları seçmektedir zincirlere vurulmuş kişi sadece gölgeleri idrak eder yani sureti tanır nesneyi tanımlayanmaz mahpuslar kaldırıldı zaman adım adım geçiş yapılmalı az önce bilgi tasnif ettiğimiz adımlarla ilerlenmelidir ilk önce nesneye bakmalı daha sonra ateşe bakmalıyız eğer direk ateşe bakarsak gözlerimizi kaybedebiliriz oysa gözlerimizin kamaşması beklenen durum olmalıdırİçimden şu soruyu atamıyorum hakikati gören göz hayal ister mi? O zaman bilgiye tasnifinde birinci bölüme bilim ikinci bölüme anlamaya dayanan bilgi üçüncü bölümü inanma dördüncü bölüme ise bulanık görüntü diyebilir miyiz bu sınıflandırma bizi kaybolmuşlukdan sıyırır . Yönetim biçimlerine 8.09 ve onuncu kitaplarda vurgu yapar hanedanlık timokrasi oligarşi demokrasi tiranlık Yönetim biçimi hakkında olumlu ve olumsuz yönleri eleştirilir ve işte burada kral filozof mu filozof kral mı sözü beyan edilirArtık sonlara doğru yaklaştığımız da hissediyorsunuz ve ben de sabırsızlığın hep bu yazdıklarımı tekrardan okumanın hevesi içine gidiyorum. Son sahnede logos artık burada yerini Mitosa Bırakır . Savaş meydanında bir er ölür reenkarnasyon İle tekrar dünyaya gelir tabi herru istisnasız unutkanlık nehrinde yıkanmalıdır fakat bu ruh ya az kalmış olacak ya da hiç yıkanmamış olacak ki tüm gerçekliği dünyada görür inanan ve bu uğurda Savaşan insanlar olur tanrıyla dost nefis ile ölümSüzleşir. Peki 21. yüzyılda neden 2500 sene önce yazılmış bu kitap okuyoruz? Çünkü bana göre 2500 yıldır halanda adaleti ARıyoruz .Eğer bu bahse kapatılmış bir olay olsaydı tekrar kapağını kim kaldırırdı ki Diye düşünüyorum bu kitap sizin için nereye bakacağınızı nasıl düşüneceğinizi öğretebilir fakat size yeniden bir çift göz vereceğini inanıyorsanız yanılıyorsunuz dünyanızı at gözlüklerinden Sıyrılıp hayatı geniş ferah olarak görmeniz için yazılmış ender kitaplardan biridir teşekkürler Platon.
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Tutku Yayınevi · 026.9k okunma
·
507 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.